1960’larda Vietnam Savaşı’na karşı ve insan hakları için kitlesel öğrenci başkaldırıları yaşandı. Bu başkaldırılar günümüzde İsrail’in saldırılarına karşı kampüslerde direnenler için önemli dersler taşıyor.

68’lerden 5 ders
Fotoğraf: AA

Jeremy GONG

İsrail destekçileri Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi'ndeki (UCLA) Filistin dayanışma kampına karşı koymak için toplanmıştı. Toplanan grubun sadece birkaç saat içinde barış yanlısı bir grup öğrenciyi kışkırttıklarını, ittiklerini ve tükürdüklerini gördüm. İsrail bayrağına sarılı genç bir adam, “Siz teröristsiniz, iğrençsiniz" diye bağırdı.

Bu görüntü bana 1960'ların başlarında Amerika'nın güneyinde ırk ayrımını sona erdirmek için oturma eylemleri ve yürüyüşler düzenleyen siyah ve beyaz öğrencileri caydırmaya çalışan ama başaramayan beyaz çeteleri hatırlattı. Üç gece sonra Siyonistler havai fişek attılar ve kampı yok etmeye çalıştılar.

Ancak, giderek büyüyen öğrenci protestoları barış ve adalet için Filistin hareketinin daha güçlü bir aşamasını temsil ediyor, kolayca yıldırılıp engellenemeyecek bir hareket gibi görünüyor.

UCLA'deki eylem karşıtlarıyla karşılaşmamın bir gün sonrasında, on yıldan daha uzun bir süre önce gittiğim Occidental College'da kamp kuruldu. Kamp alanına uğradım ve öğrencilerle hareketin talep ettikleri ve çizgilerini koruma çabaları hakkında konuştum. Oxy'den ayrıldığım yıllardan bu zamana kadar büyük bir değişim yaşandığını gözlemledim. Aktivizm ve radikal politika, benimle aynı nesildeki öğrenciler arasında genellikle marjinal bulunan kavramlardı. Fakat artık durum böyle değil.

Karşılaştırmalar doğal olarak, milyonlarca öğrencinin savaşa ve insan haklarına karşı yıkıcı protesto hareketlerine katıldığı 1960'lara dayandırılıyor.  '60'lar yeni sol için kafa karışıklığı ve kaosla sona erdi. O dönemde neyin doğru neyin yanlış gittiği konusunda bir değerlendirme yapmak bugünkü çabalarımıza yön vermek adına önemlidir.

1. KİTLE HAREKETLERİ KAZANIM ELDE EDİYOR

1960'lardan çıkarabileceğimiz en önemli ders, sıradan insanların dünyayı değiştirebileceğidir. 1950'lerde, ABD siyasi kültürü Soğuk Savaş anlayışıyla domine ediliyordu. İnsanlar militarizme veya ırkçılığa karşı seslerini yükseltmekten korkuyorlardı.

Ancak, sonraki on yıl boyunca, büyük oranda kitlesel öğrenci hareketlerinin katkısıyla, milyonlarca insanın bilincinde bir dönüşüm yaşandı. Bu hareketler, ayrımcılığı sona erdirmeye yardımcı oldu ve protestoyu Amerikan hayatının bir parçası haline getirdi.

Bu hareketlerin gücünün anahtarı, kitlesel ve rahatsız edici eylemlere odaklanmaktı. Bu, sistemi içeriden değiştirmeyi amaçlayan siyasi lobilerden veya seçim kampanyalarından çok daha etkiliydi;  1930'larda milyonlarca işçi, kitlesel eylemlerin gücüyle sendikaları ve yaşam standartlarını iyileştirdiği gibi, 1960'lardaki gençler de önemli kazanımlar elde etmek için yürüdü.

Bu hareketler aynı zamanda son derece demokratikti. 1962'de Demokratik Toplum İçin Öğrenciler (SDS) "katılımcı demokrasi"yi ilan etti. Bu arada Parker'ın grubu Bağımsız Sosyalist Kulüp (ISC), bürokratlar tarafından yönetilmek yerine sıradan işçi sınıfının öncülük ettiği "aşağıdan sosyalizmi" destekledi. Güneydeki sivil haklar hareketinin ve kuzey kampüslerindeki öğrenci meclislerinin kitlesel kilise toplantılarında genç aktivistler, demokrasinin kendisinin kalıcı bir katılım kazanabileceğini gördüler; bu da gündelik hareketin giderek daha fazla katılımcısının kendilerini organizatör ve hatta lider olarak görmesini sağladı. Bugün öğrenciler okullarında geniş tabanlı eylemler düzenliyor ve kitlesel hareketin gücünü yeniden öğreniyorlar. Hareket olgunlaştıkça, organizatörlerin amaçlarını gerçekleştirmek için kapsayıcı, demokratik ve ezber bozan bir yaklaşımla devam etmeleri gerekecek.

2. ULUSAL ORGANİZAYON

1960’ta Güney'deki siyah öğrenciler isyan dolu bir on yılın fitilini ateşlediler ve Kuzey Carolina'nın Greensboro kentinde başlayan oturma eylemleri aracılığıyla dünyaya kitlesel eylemin gücünü öğrettiler. Aynı yılın 1 Şubat'ında, on yedi yaşındaki dört siyah öğrenci, Jim Crow'un aşağılanmasına dur demek için sadece beyazlara özel olarak ayırılmış bir öğle yemeği masasına oturup kahve sipariş ederek ülke çapında bir deprem başlattılar. Öğrencilerin destekçileri ile ırkçı protestocular arasındaki çatışma kafenin geçici olarak kapanmasına neden olduğundan, eylemleri büyük bir mücadeleyi alevlendirdi.

Mücadeleleri yayıldı. Nisan ortasına gelindiğinde, ayrımcılığa maruz kalan güney eyaletlerinin her birinde elli bin öğrenci oturma eylemlerine katıldı ve öğrenciler Kuzey'de grevler yapmaya başladı. Hareket giderek büyüdü. Bazı iş yerleri ve hatta bazı şehir merkezleri ayrımcılığı sona erdirmeyi kabul ettiler. Ulusal örgütler devreye girdi. Tecrübeli insan hakları liderleri Ella Baker ve Martin Luther King Jr.'ın yardımıyla, Nisan 1960'ta 56 okuldan 150 oturma eylemi aktivisti, hafta sonu bir konferans için bir araya geldi ve Öğrenci Şiddetsiz Koordinasyon Komitesi'ni (SNCC) kuran bir konferans düzenledi.

Irkçı beyaz siyasi liderlerin ve Ku Klux Klan'ın şiddetli baskısına karşı, SNCC aktivistleri Güney'de özgürlük gezileri, seçmen kayıt kampanyaları ve yürüyüşler düzenlediler. Grubun militan tavırları olmadan, Kongre'nin 1964 ve 1965'te önemli sivil hak yasalarını geçireceğini ve etkili bir şekilde Jim Crow yasalarını sonlandıracağını hayal etmek oldukça zor.

Bugün öğrenciler yaz aylarından sonrasını koordine etmek için son derece etkili, demokratik, kitleci bir örgüte ihtiyaç duyuyor. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceği kesin olmamakla birlikte bu ihtiyacı giderebilmek için Adalet için Filistin Öğrencileri (SJP) uygun olabilir.

3. AKTİVİSTLER KAMPÜS DIŞINA ÇIKMALI

1964 Eylül'ünde, California Üniversitesi, Berkeley, siyasi grupların kampüste stant açmasını yasakladı. 1964 Mississippi Özgürlük Yazı'nda SNCC ve diğer gruplarla örgütlenmek için yeni dönmüş Berkeley öğrencilerinin kısmen liderliğinde, UC Berkeley'deki aktivistler boyun eğmeyi reddetti. Stant açmaya devam ettiler. Ardından siyasi konuşmaların cezalandırılmasına tepki olarak otuz iki saatlik kitlesel bir gösteri başlatıldı. Böylelikle Özgür Konuşma Hareketi (FSM) doğdu.

Sonraki iki ay boyunca, Berkeley mücadelesi giderek kızıştı fakat sofistike bir muhalefetle karşılaştı. 2 Aralık'ta, Mario Savio'nun efsanevi konuşmasının ardından bin 200 öğrenci Sproul Hall'u işgal etti.

Lisansüstü öğrencileri zaten 4 Aralık'ta boykot için plan yapıyorlardı. FSM aktivistleri, yerel sendikaları da içeren yerel işçi sendikalarından destek almak için çaba gösterdiler. Binaların Ticaret, Hizmet İşçileri Uluslararası Sendikası; Uluslararası Liman ve Depo İşçileri Sendikası; San Francisco İşçi Konseyi ve hatta muhafazakâr Teamsters gibi kampüs sendikaları da dahil olmak üzere, yerel sendikalarla destek için boykotçu örgütlerle buluştu. Boykot başarılı oldu. Çoğu öğrenci derslere katılmadı ve FSM birkaç gün sonra tam bir zafer kazandı.

Kampüs mücadelelerinin ötesinde, sendikalar, Gazze'deki soykırımı sona erdirebilecek ve Amerika Birleşik Devletleri'nde barışçıl ve adil bir toplum için mücadele edebilecek güçlü bir hareket oluşturmak için önemlidir.

FSM, kitlesel, yıkıcı bir hareketi hızlı bir şekilde organize edebilen öğrencilerin inanılmaz gücünü gösteriyor. Ancak öğrencilerin aynı zamanda, en çok da işçi hareketindeki yoldaşlara ihtiyaçları var. Kampüs çalışanları okulların çalışır durumda kalmasını sağlar ve öğrencilere pratik ve manevi destek sağlayabilir. Öğrenci ve siyah hareketleri 1960'ların sonlarında gücünü kaybettikçe radikalizmleri işçi sınıfının daha geniş katmanlarına yayılmaya başladı. Bu tür ittifaklar öğrenci kamplarının savunulmasına yardımcı olacak ve aktivistlerin okulları ve hükümet üzerinde baskıyı artırmalarına yardımcı olacak.

4. UZUN VADELİ BİR ALTERNATİF GEREKLİ

1965'te Demokrat başkan Lyndon B. Johnson, Vietnam'daki anlamsız savaşı tırmandırdı. Bunu, 1964'te "barış adayı" olarak kampanya yürütmüş olmasına rağmen yaptı. Sonraki yıllarda öğrenciler savaşa ve askere alınmaya karşı harekette öncü rol oynadılar. Mart 1968'e gelindiğinde Johnson, yeniden seçilme kampanyası etkinlikleri de dahil olmak üzere protestoculardan o kadar çok tepki aldı ki aslında yarıştan çekildi. Vietnam ulusal kurtuluş güçleri savaşı askeri açıdan zorlaştırırken, ABD'nin savaş karşıtı hareketi, görevdeki bir başkan için savaşı siyasi açıdan sürdürülemez hale getirerek onu erken emekliliğe zorladı.

Hareketin bu başarısı aynı zamanda sınırlarını da gösterdi. 1968 Demokratik Ulusal Konvansiyonu protestolar ve karşı protestolar arasında kaosa sürüklendi ve Johnson'ın başkan yardımcısı Hubert Humphrey, Demokratlar adaylığına aday gösterildi. Demokratlar’ın Kasım'da Nixon'a yenildi ve savaş 1975'e kadar devam etti . Gelecekte, barış ve sosyal adalet hareketlerinin 'daha az kötü' Demokratlara karşı gerçek bir siyasi alternatif oluşturması gerekecek. Bugünkü hareketlerimiz Joe Biden'ı 2024'te yarışın dışına itecek güce sahip olmayı hedeflemeli ama aynı zamanda tamamen olumsuz bir stratejinin varlığını göz ardı etmemeliyiz. Çünkü bu durum Trump'ın başkanlık olasılığını artırabilir. Yeni nesil öğrenciler soykırım ve okullarının ve hükümetlerinin suç ortaklığı nedeniyle radikalleştikçe, hareketin katılımcıları ilerici güçlerin uzun vadeli bir ittifakına olan ihtiyacı görmeye başlayabilir.

5. SOSYALİSTLER ELEŞTİREL HAREKET YARATIR

60'ların sonuna gelindiğinde aşırı radikal mezhepler, öğrenci hareketini kontrol altında tutmak için absürt iç çatışmalara girdiler ve abartılı, yabancılaştırıcı taktikler uyguladılar. Ancak bu anti klimax (hayal kırıklığı)’tan önce, şu ya da bu sosyalist grubun radikal kadroları yukarıda anlatılan hareketlerde üretken ve hatta esas roller oynadılar.

Sosyalist Parti ve Gençlerin Sosyalist Birliği ile bağlantılı olanlar da dahil olmak üzere deneyimli sosyalistler insan hakları hareketinin vazgeçilmez akıl hocaları ve organizatörleriydi. Sosyalist İşçi Partisi ve onun Peter Camejo gibi örgütleyicilik konusunda yetenekli liderleri Vietnam'daki savaşa karşı hareketin siyasi ağırlık merkeziydi.

FSM de ISC'ciler de sadece organizatör değil aynı zamanda siyasi liderlerdi. Geier şöyle yazıyor: “Hareket içinde uğruna savaştığımız siyaset, kitle eylemi, ifade özgürlüğünün siyahların kurtuluşuyla ilişkisi, aşağıdan mücadele, öz örgütlenme, demokratik karar alma, sol muhalefet hakkındaki görüşlerimizin kalıcı geçerliliğini gösterdi. Gerçek Marksizmin ilkeleri doğrulandı.”

Ancak sosyalist örgütleyiciler, hareketler, sosyalist örgütleri için bir üye toplama havuzu olarak kullanmadılar. Bunun yerine amaçları kazanabilecek dönüştürücü kitle hareketleri inşa etmekti. Ve bugün, tıpkı 60'lı ve 70'li yıllarda olduğu gibi, yakın gelecekte de sosyalist gruplarımızda daha fazla insanın tam katılımını gerektiriyor.

60'ların etkili radikalleri, acil, kazanılabilir talepler temelinde geniş hareketlerin inşa edilmesine yardımcı oldu.

O halde sosyalistler ellerinden geldiğince sosyalist olmayanlarla kol kola daha geniş hareket örgütleri yaratmaya çalışmalılar.

Kaynak: jacobin.com

Çeviren: Işıl AYDIN