Venezuela’daki darbe girişimi, ABD hükümetlerinin uzun süreli çabalarının son perdesi. Mesele, Trump’ın Venezuelalı muhalif askerlerle görüşmesinden ya da Maduro’ya düzenlenen suikast girişiminden çok önceye dayanıyor. Trump yönetiminin Venezuela politikalarını yönetmesi için savaş suçlusu Elliott Abrams’ı göreve getirmesi de buna dair çok şey anlatıyor. Abrams, Nikaragua’da Sandinista hükümetine karşı çetelerin desteklenmesi planının uygulayıcılarından biri. Neden şimdi? […]

ABD’nin Venezuela planı

Venezuela’daki darbe girişimi, ABD hükümetlerinin uzun süreli çabalarının son perdesi. Mesele, Trump’ın Venezuelalı muhalif askerlerle görüşmesinden ya da Maduro’ya düzenlenen suikast girişiminden çok önceye dayanıyor.

Trump yönetiminin Venezuela politikalarını yönetmesi için savaş suçlusu Elliott Abrams’ı göreve getirmesi de buna dair çok şey anlatıyor. Abrams, Nikaragua’da Sandinista hükümetine karşı çetelerin desteklenmesi planının uygulayıcılarından biri.

Neden şimdi?

2002’de, dönemin Venezuela Lideri Hugo Chavez’e karşı yapılan darbe sırasında da Abrams, Beyaz Saray’da görevliydi. Chavez’e yönelik halk desteği, darbenin kısa sürede geri döndürülmesini sağladı. ABD, 1999’da Chavez’in iktidara geldiğinden beri, Venezuela müdahalelerini sürdürüyor. Bu kapsamda, ülkedeki sağcı muhalefet fonlanıyor, bölge ülkelerine diplomatik baskı yapılıyor. “Chavez’i Biz Yarattık: Halkın Venezuela Devrimi Tarihi” kitabının yazarı George Ciccariello-Maher, Trump yönetiminin Venezuela karşıtı planını BirGün’e şu sözlerle anlatıyor: “Son aylarda Trump muhtemel bir darbe için uygun zemini yoklama niyetiyle Venezuela’nın muhalif askeri yetkilileriyle görüşüyordu. Son hamle Maduro’nun ikinci döneme başlamasından yararlanarak, Anayasaya aykırı bahaneler kullanarak sokaklarda değişim için bastıran muhalefetten geldi.” İçeride, uygulanan yaptırımların zaten sallantıda olan ekonomiye vurduğu darbe; dışarıda ise sağcı Brezilya ve Kolombiya hükümetlerinden alınan destek ABD için darbeye uygun ortam yarattı.

ABD neden Bolivarcı hükümeti devirmek istiyor?

Maher, “ABD uzun zamandır; Monroe Doktrini Batı Yarımküre’yi ABD’nin ‘arka bahçesi’ addettiğinden beri, Latin Amerika’yı kontrolü altına almak istiyor” diyor. Ona göre bunun tek nedeni ülkedeki zengin petrol kaynakları değil: “Petrol Venezuela’nın önemi için etkili, ancak daha da önemli olan bölgeyi ABD müdahalesine karşı politik olarak birleştirmesi. ABD stratejisi her zaman bu birliği kırmak oldu.”

ABD neden Juan Guaido’yu seçti?

Venezuelanylisis’in haberine göre, Venezuela halkının yüzde 81’i, ABD’nin Venezuela Devlet Başkanı olarak tanıdığı Juan Guaido’nun kim olduğunu dahi bilmiyor. Ancak Guaidó, Venezuelanalysis yazarı Lucas Koerner’e göre “Venezuela’nın Chicago Boys’una (Chicago Üniversitesi’nde eğitim gören, serbest pazarı savunan bir grup Şilili ekonomist) ev sahipliği yapan IESA’da” eğitim alan ve neoliberal politikaları destekleyen bir isim. Maher şöyle anlatıyor: “Guaidó görece bilinmeyen ve Ulusal Meclis başkanlığına muhalefet partileri arasındaki gayrı resmi güç bölüşümü anlaşması neticesinde gelen bir isim. Rolü nispeten tesadüfü, fakat Venezuela toplumunun en varlıklı en elit kesimlerine dayanan geçmişi değil.”

Miami elitleri bu politikalarda ne kadar etkili?

ABD başkanlık seçimlerinde büyük etkisi olan Florida, sağcı Küba sürgünlerinin ve son olarak Venezuelalıların yoğun şekilde yaşadığı bir eyalet. Özellikle Miami’de yaşayan bu gruplar, ABD’nin Latin Amerika’daki sol hükümetlere karşı politikalarının savunucusu. Maher, “Hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar Florida’da güçlerini sağlamlaştırmak zorundalar” diyerek bu grupların ABD siyasetindeki etki alanına dikkat çekiyor.

Ekonomik yaptırımların etkisi ne?

Ekonomik yaptırımlar ABD’nin bölgedeki “rejim değişikliği” reçetesinin en önemli maddelerinden biri. Hedef, zarar gören halkın ABD destekli muhalefete destek vermesi. Öte yandan rejim değişikliği politikalarını meşrulaştırmak için kullanılan argümanlar önemli ölçüde ülkenin ekonomik durumuna dayanıyor. Oysa ABD’nin ülkedeki ekonomik tablodaki sorumluluğu büyük. Halihazırda ekonomik krizle boğuşan Venezuela’da ekonomik yaptırımların yoğunlaştırılması, krizi derinleştirdi.

Venezuelanalysis Editor ve Yazarlarından Ricardo Vaz, BirGün’e durumu şöyle anlatıyor: “Ekonomik yaptırımlar Venezuela’nın ve devletin petrol şirketi PDVSA’nın finansal pazara erişimine engel. Petrol üretimine ciddi ölçüde zarar veren yaptırımların, geçen 12 ayda 6 milyar dolar gelir kaybına yol açtığı tahmin ediliyor. Milyarlarca dolar şu anda yurtdışındaki kurumlar tarafından tutuluyor. Yaptırımlar gıda ve ilaç ithalatını daha karmaşık hale getiriyor.”

Halk neoliberal politikaları istemiyor

Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi’nden (CEPR) Alexander Main, 16 Ocak’ta fair.org’a verdiği röportajda halkın ekonomik zorluklara rağmen sağcı muhalefeti desteklemediğini belirtiyor: “Venezuela halkının çoğunluğu Maduro ve hükümetinden memnun değil. Yine de muhalefet, Maduro hükümetine uygulanabilir bir alternatif sunmuyor…
…Genel olarak, düşük gelirli topluluklardan gelen Venezuelalılar, muhalefetin ülkenin geleneksel ekonomik elitiyle bağlantılı olduğunun farkında. Bu elitlerin, Chavez öncesi dönemden berbat bir şöhretleri var. Çok sayıda Venezuelalı’da, muhalefetin yönetiminde, özellikle Chavez seçilmeden önceki yıllarda yoksullara büyük zarar veren neoliberal politikalar uygulanırsa işlerin daha kötü olacağına dair bir algı var.”