Son zamanlarda en fazla konuşulan konu yargı oldu

Son zamanlarda en fazla konuşulan konu yargı oldu.
İktidarın iddiası;
Yargı “taraflıydı!.”
Yargıyı “dedeler yönetiyordu!”
Yargı “bağımsızlığı yoktu!.”
“Başbakana cezaları hep bir mezhebe bağlı olanlar vermişti!.”
Yargıda büyük reform yapılmalıydı!.
****
Basit olarak hukuku şöyle tarif edebiliriz!.
Hukuk;
1-Adaleti oluşturur.
2- Toplumun taleplerini karşılar.
3-Düzeni sağlar!
****
Yargının temel görevi; adaletin düzen içinde oluşmasını sağlarken, toplumun taleplerine de tam cevap verebilmesidir!
Bu nedenle “kamu vicdanı,” düzeni sağlayan yasama organı tarafından önemsenmesi gereken en önemli kurum olmalıdır!..
****
Evet!..
12 Eylül hukuk düzeni, 82 Anayasasıyla baskıcı, özgürlükleri kısıtlayan ve eşitliği yok eden bir anlayış taşımaktadır.
Yurttaş kavramı askıya alınmıştır!..
Militer vesayet, demokrasinin önüne geçmiştir!..
1000 yıl süreceğine inanılan bir düzeni koruyacak yargı yapısı oluşturulmuştur!..
Kendi adaletini dayatmıştır!
Kendi yargısını kurmuş ve buna uygun kendi kurumlarını yaratmıştır!
****
Bu yapının değiştirilmesi için ne yapılmıştır!..
2010 da mevcut anayasanın “ruhu ve kurumları “aynı kalarak bazı maddelerin değiştirilmesi için yola çıkılmıştır.
Referandumda halka “hukuk reformu, adalet Rönesanssı” sözleri verilmiştir.
Oysa yapılan sadece kurumların üyelerinin değiştirmesi olmuştur.
****
Geçen bir yıla bakın!.
Bir sene önce HSYK seçimle işbaşına geldi.
Kötü ve taraflı olduğu söylenen,“Dedelerden oluşan ve “ Yargıtay’ın tasallutunda” olduğu iddia edilen 5 kişilik kurulun yerine, Cumhurbaşkanının Kayserili hemşerilerinin yanı sıra Adalet Bakanının belirlediği listenin “oylanması” sonucu, 10 Adalet Bakanlığı personeli ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve Adalet Bakanından oluşan bir kurul ortaya çıkarıldı!
Aslında yakından incelendiğinde, kurul üyelerinin tamamının iktidar partisi tarafından seçildiğini görebilirsiniz!..
****
Hal böyle iken Adalet Bakanı ısrarla gerçeği saklayarak, “bu iddialar seçime katılan yargı mensuplarına saygısızlıktır” diyor.
Ancak Bakan; Yargıtay’a ve Danıştay’a atanan yüzlerce üyenin, hükümetin gösterdiği kişilere “fire vermeden “oy verdiğini unutuyor!.
Her seçilenin de Bülent Arınç tarafından sevinç gözyaşları ile tebrik edildiğini yok sayıyor!
Ne tesadüf! Seçilenler hep Arınç’ın sınıf arkadaşları çıkıyor!..
“Yapılanın meslek etiğine uygun” olmadığını, YARSAV’a rakip olarak kurdurulan yandaş örgütün yöneticileri bile “bağıra bağıra” söylüyor!..
****
Sonuç!..
Gerçek halkımızdan saklandı!.
Söylenenlerin hiçbiri doğru çıkmadı!.
Yargı bağımsız ve tarafsız olamadı!..
Çünkü iktidar bağımsız ve tarafsız olan yargıyı değil,kendisine hizmet edecek yargıyı oluşturmayı hedefliyordu!.
Bunu da başardı!..
****
Yargının tüm kurumları yani;HSYK,Yargıtay,Danıştay ve Anayasa Mahkemesi, İktidarın atadığı kişilerden oluştu!..
Bu durumda hangi savcı ya da yargıç bağımsız ve tarafsız hareket  edebilir!..
Yargıçların baskı altında oldukları,mesleklerine ihanet etmek istemedikleri ve siyasetin yargıyı yönlendirdiği iddialarını içeren açıklamaları basında peşi sıra çıkıyor!..
İstenmeyen karar veren hakimlerin,hoşa gitmeyen soruşturma yapan savcıların ivedilikle görevden alındığı ve haklarında soruşturmalar açıldığı bilinmeyen gerçekler değil!
****

Deniz Feneri soruşturması ne alemde!..
Hiç bahis ediliyor mu?
İktidar mensubu bir Allahın kulu “yahu ne oluyor?” diye sormuyor!
Hiç mi ahlaka, hakka inançları yok!
Bu dava “Almanya da sonuçlandı biz de niye başlamadı?” diye merak etmiyorlar mı?!..
Aklanmak  en büyük erdem değil mi?..
****
Hani hükümet yargıya müdahale edemezdi?
Sormak gerekir!
Cumhurbaşkanı 6250 sayılı “şike yasasını” onaylamadan ve de resmi gazetede yayımlanmadan nasıl bu yasaya göre işlem yapıldı?!..
****
Burada yıldırım hızı ile hareket eden yargı,
30 senedir hapiste yatan,beraat eden  Tahir Canan’ı neden serbest bırakmıyor?..
Üstelik Tahir Canan’dan yemek parasını tahsil etmek istemesi de işin trajikomik yanı!..
****
Çünkü;
Yargı siyasetin sarmalında!..
Yargıç ve savcı siyasetin içine sokuldu!..
Artık kimse adaletin yerine geldiğini söyleyemiyor!..
Vicdanlarda yargıya olan inanç kayboldu!.
En büyük tehlike işte bu!..
Adaletin oluşmadığını gören insanlar korkarlar, demokrasiye de inanmazlar!
Korkunun hüküm sürdüğü yerde” baskı rejimi” başlamış demektir