Sercan Meriç

sercanmeric@birgun.net

Aga B “Benim beklentimin çok dışında bir şey görünce ‘Ben burada yaşamıyorum herhalde’ dedim. Ama olacak. İçimdeki ümit de kaybolmadı. ‘Her şey çok güzel olacak’ gibi bir enerjim yok ama ‘Hallederiz, olur olur’ gibi bir ateş var içimde” diyor.

Adalette yerinde sayıyoruz

Türkçe rapin nevi şahsına münhasır ismi Aga B’nin son parçalarından birisinin ismi “Adalet”… Aga B, bu parçayla hem Türkiye özelinde hem de dünya ölçeğinde çözemediğimiz sorunları farklı bir üslupla dile getiriyor.

Başarılı müzisyen ile hem son çalışmalarını hem de müzik sektörünün nereye evrildiğini konuştuk…

“Susamam”daki sözlerinle başlayayım… “En amiyane deyimiyle faka bastık mı Beynelmilel el birliğiyle?”
Ona biraz daha zaman olabilir. Henüz fark edemediğimiz ama uyanış için son çırpınışlar gibi yorumladığım… Böyle bir süreçteyiz yani. Bir yandan da kaçıyor gibi değil miyiz? Çok da karar veremiyorum. Dünyaya karşı sorgulayışımı biraz değiştirmeye başladım. 

Ne gibi? 
Biraz politik bir cevap olacak ama mesela seçimlerden sonra çok büyük bir farkındalık beklerken, naçizane hayal kırıklığı gibi bir şey yaşadım. Benim beklentimin çok dışında bir şey görünce “Ben burada yaşamıyorum herhalde” dedim. Ama olacak. İçimdeki ümit de kaybolmadı. “Her şey çok güzel olacak” gibi bir enerjim yok ama “Hallederiz, olur olur” gibi bir ateş var içimde.
 
Son paylaştığın şarkılardan birisinin ismi “Adalet”… Sadece memlekette değil, dünya çapında adalet meselesi bir kördüğüm halini almaya başladı. Senin açından adalet nasıl bir kavram?
Ben de konuyu aslında lokal değil biraz daha genel bakmaya çalışıyorum. Aslında beni endişelendiren de bu. Ben dünya daha iyi bir yere gidiyor diye düşünürken aslında yerimizde saydığımız bir durumdayız aslında. Bu çok rahatsız edici. Ama aynı ümit yine var. Çünkü bizim gibi düşünen insanlar da baskın ve yüksekler şu an. Biraz daha sancılı bir süreç yaşayacağız gibi. “Adalet abi, hepimizin ihtiyacı var” noktasını geçtik. Artık bunun uygulanabilir bir noktada olması lazım. Henüz bunu galiba başaramıyoruz. Çünkü yöntemlerini bilmiyoruz. Ben de naçizane kendi içimde bunu insanlara farklı nasıl dile getirebilirim diye düşünüyorum. “Susamam”dan beri aslında başımıza ne gelebilir diye anlatmaya çalışıyorum. Yerinde sayıyor gibi bir his yaşıyorum, yalan söylemeyeyim. Kendimi çok boşlukta hissediyorum gerçekten. “Mesela 10 yıl sonra da yine bununla ilgili mi bir şarkı yapacağız?” duygusu üzüyor bazen. Ama çözülecek herhalde. Biz de güzel yeşil tonlarından ve güzel havalardan bahsettiğimiz şarkıları yakın zamanda yapacağız umarım. 

Dünya yerinde sayıyor belki ama senin müziğin gün geçtikçe daha rafine bir hal alıyor. Sen nasıl görüyorsun kendi müzik serüvenini?
Biraz daha sıkıntılı bir tarafta sanırım. Ezhel’in kırdığı yol bizim birçok alanda önümüzü açacaktı. Kendimizi daha rahat ifade edebileceğimiz bir ortam oluşacak gibi düşünüyordum. Çok da öyle olmadı. Çünkü herkes kendini ifade edebilmeye başladı. Çöp ses tonları ile makul bir derdi olan ses tonları birbirine karıştı. Bir uğultu gibi bir şeyiz şu an. Bu da sanırım 5 yıla kadar kıvamına oturacak ve en azından ayrışacak. Şu an o duyguda mıyım? Değilim. Şu an o keşmekeşi kesinlikle hissediyorum. 

Siz Ankara’dan o yolu beraber açmaya çalıştınız aslında... 
Ankara’nın insana yüklediği misyon bu gibi bir şey aslında. 

Oradan rapin farklı tarzlarında çok başarılı temsilciler çıktı…
Ben de böyle hissediyorum. Aynı işleri yapmıyoruz o dönem Ankara rapçileri olarak ama hepimiz farklı bir tarafından tutup bir avaz geliştirdik

Eskiye dair özlemlerin oluyor mu?
Her dönem kendi içinde güzel. Liseyle ilgili de konuşulur ya… Yarattığı duyguyla alakalı özlüyorum tabii ki. Ama mesela şu tarihte aynı düzeni yaşamak ister miydim? Sanmıyorum. Şu an çünkü başka bir mücadelenin içindeyim. O çok iyi bir pişme dönemiydi gerçekten. 

Bugün için nasıl bir mücadelede bahsediyorsun?
Var olmak… Önceden çok da dert etmediğim şeyleri şu an biraz dert ediyorum kendime. Daha fazla kişiye ulaşmak ve avazını yükseltmekle ilgili. Çünkü sektör gelişti, müzik gelişti, farklı yerlere ulaştı, ulaşılabilirliği büyüdü. Ben bunun içine farklı bir şey koyabilirim düşüncesiyle aslında hâlâ çok heyecanlıyım. Ama kendimi yorgun hissediyorum. Çünkü insana ulaşmaya çalışıyorsun, dokunmaya çalışıyorsun. Meta dünyaya gidiyoruz şu an. Başka teknolojinin olduğu bir yere gidiyoruz. Popüler figür ve popüler müzik olmaktan bahsetmiyorum kesinlikle. Alternatif içinde avazını yükseltebilme durumundan bahsediyorum. Buna ket vuran şeyler tabii ki var. Sektör, şirketler, şirket öncelikleri, asla dillendirilemeyen şirket özellikleri… 

Ferdi olarak bir şeylerin başarılabildiği de bir dönem. Aynı zamanda efsane sanılan yanılsamaların da foyası kolayca ortaya çıkabiliyor…
Zıtlığı da mümkün değil mi? Figür değilsin, sadece bir objesin. Bu müzik mi Türkiye’nin en çok dinlenen müziği? Demek ki o müzik. Peki, sen burada alternatif ve bilinçli müzisyen olarak ne yapman lazım? Şu an önerilen şey, kolay dinlenebilirliği yakalamak. Onu yakalamak bir sanatçı için zor olabilir belki. Olabildiğince düz karakterler seçiyorlar ki alıp onu bir yere koyduklarında, orada durabilsin. Bu biraz geri götürüyor. Ben iyi rap dinleyemediğim için çok rahatsızım. Gerçek rap geyiği yapmayacağım. Tamamen müzikten, vokal teknikten, içerikten bahsediyorum. Gelişiyoruz ama gözlemle gelişiyoruz, içselleştirerek değil.