Geçtiğimiz hafta, speed dating etkinliğinin, eş değiştirme şeklinde lanse edilerek hedef alınmasının ardından mekânın belediye tarafından kapatılması, bu ahlaki panik kampanyasının reel gücünü de hepimize göstermiş oldu.

Ahir zamanda online sağcılık

Emre Tansu Keten - Dr., Medya ve İletişim Araştırmacısı. 

Son dönemde, Twitter başta olmak üzere sosyal medyada, ABD’deki Alt-Right hareketinin adımlarını takip eden, ancak buna yerli ve milli motifler de ekleyen, yeni bir sağcılık tarzı ortaya çıkmaya başladı. Kendisini iktidara muhalif olarak tanımlayanların çoğunluğunu oluşturduğu bu tarz, AKP’ye yönelik eleştirilerin kısık sesle, birtakım elitlerin politik doğruculuğu olarak nitelenen meselelere yönelik eleştirilerin ise yüksek sesle dile getirilmesiyle fark edilebilir. Diğer yandan bu yeni sağcılık, temel kodları AKP tarafından yazılan, ancak bellibaşlı imgelerle bunu gizlemeye çalışan yeni tür bir muhafazakârlığın kuluçka merkezi olarak da ele alınmalıdır. 

“Ahir zaman ne zorsun” 

Örgütlü ve homojen bir yapıdan uzak olan bu online sağcılık, öncelikle kendisini mülteci düşmanlığında gösterdi. İlk dönem neredeyse bir histeri halini alan mülteci düşmanlığının sözcüleri bu düşmanlığa karşı çıkanları “fonsever” olarak hedef gösterdi. Ardından sokak hayvanlarını hedef alan ve bazı paylaşımlarda bütün sokak hayvanlarının itlafını savunabilecek noktaya gelen bir diğer kampanyada ise hedef “itetapar” olarak anılan hayvanseverler oldu. Bunu da iktidarın elindeki devlet gücüyle örgütlediği, LGBTİ+ düşmanlığının büyütülmesi takip etti ve LGBTİ+ bireylere yönelik zorbalık online sağcılık eliyle güçlendirildi. Burada hedef alınanlar bellibaşlı elitlerin politik doğrucu zırvalarından başka bir şey değildi onlara göre. Bütün bu nefret mesajlarına ise mülteci dostu, vegan, gökkuşağı bayraklı ve “terör sevici” tiplemelerin yer aldığı memler eşlik etti.  

Ancak bahsi geçen bu eğilim yaygınlaştıkça, tepki sahası da genişledi. Birtakım spesifik başlıklar üzerinden örgütlenen kampanyaların yanı sıra, genel bir muhafazakâr seferberlik hali peyda oldu. Kadınların giyim kuşamından insanların eğlence tarzlarına, çiftlerin ilişkilerinden TikTok videolarına kadar birçok başlıkta büyütülen muhafazakâr tepki, “ahir zaman ne zorsun” şifresiyle birlikte bir ahlaki panik kampanyası şeklini aldı.  

Geçtiğimiz hafta, birbirini tanımayan insanların, dönüşümlü olarak ve belli bir süre sohbet etmesi şeklinde gerçekleşen speed dating etkinliğinin, eş değiştirme şeklinde lanse edilerek hedef alınmasının ardından söz konusu etkinliğin gerçekleştiği mekânın belediye tarafından kapatılması, bu ahlaki panik kampanyasının reel gücünü de hepimize göstermiş oldu.  

Bu olayın gösterdiği diğer bir olgu ise, bu online sağcılığın AKP için ne kadar kullanışlı bir araç haline geldiğiydi. Namlı troll hesaplarının yaratamadığı etkiyi “Ahir Zaman Ne Zorsun”, “Z Kuşağı Terörü” gibi Twitter hesaplarının kolaylıkla yaratması, rende binasının iletişim stratejisinin nadir başarılarından birisi olarak not edilebilir. Speed dating mekânının kapatılmasından dijital platformlara RTÜK tarafından ceza yağdırılmasına kadar birçok yasakçı uygulama, AKP hegemonyası altında büyüyen yeni nesil “muhalif” sağcılığın güçlenmesiyle birlikte düşünülmelidir. Sansür ve yasakçılığı talep eden “muhalif” kitleler, sansür ve yasakçılıkla hayatta kalabilen iktidarlar için bulunmaz bir nimettir.    

Online sağcılığın motivasyonları 

Böyle bir olgunun ortaya çıkması, Batı ülkelerindeki benzer sağcı eğilimlerin aksine, Türkiye’de toplumsal hareketlerin yaygın olmasından değil, AKP’nin siyasi hegemonyasının güçlü olmasından kaynaklıdır. İktidar olduğu dönemin bir yarısında liberalleri, diğer yarısında ulusalcıları ordusuna asker yazdıran AKP, üzerinde yükseldiği kültürel ayrım/mücadele zeminine, muhalefetin büyük bir kesimini çekmeyi başarmıştır. AKP’nin kültürel ayrım siyasetiyle AKP’ye benzeyerek mücadele edebileceğini sanan düzen muhalefeti, kültürel ve kimlik üzerinden yükselen siyaseti güçlendirmiştir. Yeni muhafazakârlık da bu siyaset sahası üzerinden yükselmektedir.  

Diğer yandan, bütün bu ahlaki panik kumkumasında sosyal medyanın etkileşim mekanizmasının da büyük bir payı vardır. Yapılan birçok araştırma, olumsuz içerikli ve insanların tepkilerini cezbedecek sosyal medya paylaşımlarının olumlu içerik barındıranlara göre çok daha fazla etkileşim aldığını ortaya koymuştur. Yani, etkileşimi artırmak açısından, insanların tepkilerini yönlendirmek takdirlerini toplamaktan çok daha etkili bir yöntemdir. Bu açıdan baktığımızda, muhafazakâr reaksiyondan zorbalığa dek belli kişi ve eylemlerin hedef alınması, bunların aşağılanması ve yargılanması etkileşimi artıran bir gösteri olarak işlemektedir. İnsanların tepkilerini yönlendirmek anlamında tepki ekonomisi, sosyal medyanın kilit olgusu dikkat ekonomisinin altında gitgide güç kazanmaktadır.  

Bunun yanında AKP’nin 2023 seçimlerini kazanarak meşruiyetini ve gücünü artırdığı bir ortamda, bu tür paylaşımlar, insanların başlarını ağrıtmayacak, ancak toplumsal meselelere dair söz de söyleyebilecekleri konularda kitlesel gösterinin bir parçası haline gelmelerine de fırsat tanımaktadır. Yani “ahir zaman ne zorsun” şifresinin etkili olmasında siyasetin sıkıştığı yerin büyük bir payı vardır. Bu “seküler” muhafazakâr dalganın sönümlenmesi de siyaset sahasının açılmasıyla mümkün olacaktır.