AİHM eski yargıcı Rıza Türmen ‘Mecliste çoğunluğa sahip olmayan bu hükümetin, gündelik işler dışında, ulusun kaderini etkileyecek büyük kararlar alamaz’ diyor

AİHM eski yargıcı Rıza Türmen: İncirlik’in açılması her anlamda bir soru işareti

ZEYNEP YÜNCÜLER - @yunculerzeynep

AKP'nin 7 Haziran 2015 genel seçimlerin ardından, 13 yıllık tek parti iktidarının sona ermesi AKP’nin çatışma ortamını derinleştiren politikalarına hız vermesine neden oldu. Yine bu dönem içerisinde ‘Çözüm süreci’nin bittiği AKP’lilerce dile getirildi. Ülke içerisinde bunlar yaşanırken sınır ötesinde de operasyonlar gerçekleştirildi. Gizli Bakanlar Kurulu kararıyla İncirlik Üssü ABD’nin kullanımına açılırken bu hamleyle süreç başka bir boyuta taşındı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AIHM) eski yargıcı ve CHP'den eski vekil Rıza Türmen tüm bu yaşananları hem siyasi hem de hukuki açıdan BirGün'e değerlendirdi.

>>Dışişlerİ Bakanlığı İncirlik Üssü’nün kullanımı için imzaya açılan gizli Bakanlar Kurulu kararının tamamlandığını belirtti. Üs her an kullanılabilir. Bu durumun uluslararası hukuk açısından karşılığı ne?

İncirlik Üssü’nün uzun bir geçmişi var. Bu üs 1952’de NATO çerçevesinde yürürlüğe giren Sofa antlaşması gereğince kurulmuştur. Bu antlaşma da, bir NATO üyesi devletin, başka bir NATO üyesi devleti ülkesinde silahlı kuvvetler bulundurursa o silahlı kuvvetlerin statüsünü düzenler. Yani Amerika Türkiye’de silahlı kuvvet bulundurursa statüsü ne olacak bunu belirler. Bu durum 1950’ler ve 1960’larda çok büyük mesele oldu. Çünkü Meclis’ten geçirilmeyen Sofa Antlaşması’na yapılan bir takım gizli eklerle Amerika’ya çok geniş yetkiler verildi. İncirlik Üssü’nün kullanılması konusunda da çok yetkiler verildi, ve bu ikili antlaşmalar Türkiye’de çok büyük eleştiri konusu oldu. Ardından 1974’de Türkiye ile Amerika arasındaki silah ambargosu nedeniyle bu savunma işbirliği antlaşması fesh edildi. 1980’de de yeni savunma ve ekonomi işbirliği anlaşması yapıldı, bu hala yürürlüktedir. İncirlik Üssü Amerikan uçakları tarafından ancak NATO savunma planlarını desteklemek amacıyla kullanılabilir.

Türkiye bu üssü 1991 Irak Savaşı’nda Amerika’nın kullanmasına izin verdi, ancak 2003 Irak Savaşı’nda ise izin vermedi. Üs sadece 2004 yılında transit olarak kullanıldı. Şimdi de yeni bir anlaşmayla üs Amerikan uçaklarına açılıyor. Çok önemli bir nokta var, bu anlaşma meclisten geçirilmedi ve kamuoyuna sınırlı bilgi verildi. Bu yüzden sanki bu anlaşma eski ikili anlaşmalara benziyor. Tıpkı bahsettiğim gibi, Sofa Antlaşması’na meclisten geçirilmeden gizli ekler konulması gibi…

ÜS İÇİN MECLİSİN ONAYI GEREKİYOR

Anayasanın 90. maddesi gereğince yabancı devletlerle yapılan antlaşmaların yürürlüğe girmesi için meclisin onayı gerekiyor. Bunun istisnasi bir durumu da var, milletlerarası antlaşmaya dayanarak, yapılan uygulama anlaşmalarıyla meclisin onayı gerekmez. İncirlik Üssü için şu an alınan karar ise bunlara da dayanmıyor, gerçekten nedir, burada büyük bir soru işareti var. Üssün açılması NATO amaçlarına mı hizmet ediyor, yoksa Amerika’ya mı? Yani İncirlik Üssü’nün açılması her anlamda bir soru işareti.

GEÇİCİ HÜKÜMET BU KARARLARI ALAMAZ

>>Geçici hükümet AKP’nin ABD ile koalisyona girerek IŞİD’e yönelik sınır ötesi operasyon gerçekleştirmesinin hukuki veya siyasi yanlışları nelerdir? Veya yanlış var mıdır?

Anayasa’da geçici hükümet diye bir kavram var ve şu anda misafir hükümet durumu söz konusu. Şimdi bu hükümet mecliste çoğunluğu olmayan bir hükümet. Hukuken geçici hükmetten farklı mı değil mi ayrı bir tartışma. Ancak siyaseten, mecliste çoğunluğa sahip olmayan bu hükümetin, gündelik işler dışında, ulusun kaderini etkileyecek büyük kararlar alamaz. Bu çok açık bir durum en başta kendisinin bundan çekinmesi lazım. Yani bütün halkın geleceğini belirleyecek kararları siyaseten sırf kendisi alamaz, bu kararları kurulacak yeni hükümete bırakması lazım.

CHP BARIŞ KOALİSYONU KURSUN

>>Bu savaşı muhalif partiler engelleyemez mi? Hiç yetkileri yok mudur? Bu süreçte ne yapmalıdırlar?

Bugün Türkiye’de temel bir seçim var, ya savaştan yanasınız ya da barıştan… Barıştan yana olan herkesin bütün demokratların bu savaşa karşı sesini yükseltmesi gerekir. Diğer partiler siyasi bakımdan bir rol oynayabilir. Bizim ihtiyacımız şu anda acil olarak yeni bir ateşkestir ve barış sürecinin (aynı barış süreci olması gerekmez) yeniden kurulmasıdır. CHP şimdi çıkıp “ateşkes ilan edilsin, süreç başlasın ve ben bu bağlamda yeni bir yöntem öneriyorum” desin. Bu en azından iktidar üzerinde bir baskı unsuru oluşturur, toplumdaki gerginliği hafifletir. AKP tarafından bu şiddet sarmalından bir siyasi rant kazanılması öngörülüyorsa, CHP tarafından bu rant ortadan kaldırılabilir. Yani CHP, AKP’nin savaş koalisyonuna karşı bir barış koalisyonu kurması lazım. Bu yüzden CHP’nin bu süreçte yeni bir öneri sunması çok önemli, diye düşünüyorum.

>>Peki halkın bu savaşa karşı sesini yükseltmesi, protesto eylemleri yapması en büyük hakkı değil mi? Ancak yurttaş bu hakkını kullandığında karşına ‘iç güvelik yasası’ çıkıyor, ya yaralanıyor, ya ölüyor ya da gözaltına gidiyor. Bu çelişki nedir, biri hak, biri de yasa...

Evet, yurttaş bu hakkını kullandığı zaman karşısına ‘iç güvenlik yasası’ çıkıyor. Maalesef böyle bir durum var. Türkiye’deki temel hak ve özgürlükler bu otoriter iktidar tarafından son derece sınırlanmış durumda. Çünkü Türkiye'de meclis dışında bir toplumsal muhalefet doğuyor. Bu süreç Gezi’den bu yana hızlandı. Siyaset sadece mecliste yapılmıyor ki, siyaset aynı zamanda kamusal alanlarda yapılıyor. Bu iktidar bunu engellemek için ‘iç güvenlik yasası’nı çıkardı. Yeni bir hükümet kurulacaksa yapılacak ilk ve önemli işlerden biri, bu yasayı yürürlükten acilen çıkarmak. Her yurttaşın toplantı ve yürüyüş hakkı kesinlikle vardır.

>>Büyük Barış Yürüyüşü yasaklandı…

Her açıdan çok yanlış, yok böyle bir şey, nereden çıkıyor bu yasak? Hem bizim anayasamıza aykırı, hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı. Eğer, toplantı ve yürüyüş gösterilerinde şiddet varsa, müdahale ve yasak için bir gerekçe oluşur. Bu bir barış yürüyüşü, şiddet içeren bir yürüyüş değil, zaten şiddeti kimin doğurduğu ortada.

>>Hedef IŞİD iken neden sürekli AKP’nin dilinde PKK’yi duyuyoruz? Gerçekte hedef kim?

Çünkü,IŞİD’le mücadele göstermelik bir mücadele, bunu yapılan bombalı saldırılardan ve tutuklu gözaltı sayısından anlayabiliyoruz. IŞİD’liler gözaltına alınıyor ertesi gün serbest bırakılıyor. IŞİD’liden çok PKK’lı gözaltı sayısı daha fazla. Operasyonun amacının PKK olduğu çok açık zaten. Tüm bunların amacı AKP’nin HDP’yi ortadan kaldırmak istemesi.

>>Son zamanlarda herkes “90’lara geri döndük” diyor, sizce durum nedir?

Evet, 90’lı yıllara artık tamamen döndük. Bir taraftan Kandil’in bombalanması, bir taraftan PKK saldırıları ve Güneydoğu’dan sürekli gelen tabutlar, işte tıpkı 90’ların tablosu. Bu durumdan kurtulmak için Barış Süreci çok önemliydi. İnsan gerçekten hayret ediyor, böyle bir ortamda ve takınılan tutumlarla hem AKP’nin hem de PKK’nın, bütün taraflarının sürecin bu şekilde olmayacağını bilmesi lazım . Bu oyunlar çok oynandı. Şiddet yöntemleri hiçbir yere götürmedi, gördük, sadece kan, acı, gözyaşı doğurmaktan başka hiçbir işe yaramadı yıllarca… Tam da bu işin barışçıl yöntemlerle çözülmesi gereği ortaya çıkmışken, biz yine kendimizi 90’larda bulduk, aynı hatalar, aynı oyunlar yine başladı. Burada önemli olan nokta da tüm bunlar, yani geriye dönüşler bile bile yapılıyor. Unutmayalım, insan hayatı tüm bu siyasi oyunlardan daha değerlidir.

>>CHP’nin “Toplumsal barışı tehdit eden artan terör olaylarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” amacıyla görüşülen ve AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedilen önerge sonrası Meclis’te ortaya çıkan tablo sizce neyi anlatıyor?

Bu en garip, en ironik, en çelişkili bir durum. Hem bir taraftan terörden şikayet ediyorlar hem de terör araştırılmasın diyorlar. Demek ki bir takım gerçeklerin ortaya çıkmasından çekiniyorlar. Örneğin IŞİD’e karşı yürütülen operasyonun ne kadar etkisiz olduğu, ya da Suruç katliamının gerçekten kimin yaptığı gibi…

***

Başkanlık Divanı öncesi de hükümet kurulabilir

>>Hükümetin kurulması gecikti mi gecikmedi mi? Herkes ayrı bir şey söylüyor. Yasalara göre bir gecikme var mı gerçekten?

Cumhurbaşkanı hükümeti kurma yetkisini Başbakana çok geç verdi. Bu kadar geç vermiş olmasının hiçbir anayasal dayanağı yok. Bu süreçte AKP zaman kazanmak istedi, tek başına yeni kararşar alabilmek için. 116. Maddeye göre, başkanlık divanı kurulduktan sonra hala 45 gün içinde hükümet kurulmamışsa, o zaman seçimler yenilenir, ama bu demek değildir ki, başkanlık divanı kurulmadan önce başbakana hükümeti kurma görevi verilmesin, buna engel hiçbir şey yok. Bu maddeyi hep yanlış yorumluyorlar. Yani, illa da ‘hükümet kurmak görevi, başkanlık divanından sonra kurulabilir’ diye bir zorunluluk bulunmuyor.