Akbelen yaşamak, muhalefet ise orada olmak zorunda
Fotoğraf: DepoPhotos

Aycan Karadağ - Gazeteci

Önemli bir kısmı BirGün gazetesinde olmak üzere 5 yıldır İzmir’de gazetecilik yapıyorum ve bu sürede Ege Bölgesi’nde birçok haber yaptım. Bu haberlerin birçoğu, doğa talanı ve bu talana karşı mücadele edenlerin hikâyeleri oldu. Akbelen Direnişi’yle ilgili ise 4 yıldır düzenli periyotlarla haber yapıyorum. Bugünlerde ise Akbelen’i korumak için tekrar direniş başladı. Akbelen Ormanı, Muğla’nın Milas ilçesinde yer alan çevresinde birçok köyü barından eşsiz bir bölge. Muğla’nın ormanlık bir bölgesi ve çok eski bir yerleşim yeri.  Milas ve Bodrum’u kapsayan geniş bir ekosisteme sahip…

İşte bu eşsiz bölgede, Limak Holding ve İÇTAŞ ortaklığındaki YK Enerji tarafından işletilen Yeniköy-Kemerköy Santrali için Akbelen Ormanı feda edilerek kömür ocağı yapılmak isteniyor. 

Biraz bugünlere nasıl geldik ondan bahsedelim. 2019 yılında şirket, Akbelen Ormanı’nın 740 dönümünde projeyi yapmak için harekete geçti. Projenin yapılacağı yerde ise sadece 4 yıllık kömür rezervi çıkıyor. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) ise proje için şirkete ağaç kesimi için 28 Kasım 2020 tarihinde izin verdi. Şirketin bu proje için çevresel etki değerlendirme (ÇED) sürecinden muaf tutulduğunu belirtmekte fayda var.

Tüm bunlar sonucunda Akbelen Ormanı’ndaki ağaçları kesip YK Enerji’ye bölgeyi kullanıma hazır biçimde teslim etmek isteyen OGM, 17 Temmuz 2021 tarihinde kesime gittiğinde karşılarında İkizköylü yurttaşları buldu. Yurttaşlar, ‘Doğamızı ve yaşam alanımızı’ koruyoruz diyerek kesime engel oldu. O günden beri yurttaşlar ormanda çadır kurarak nöbet tutmaya başladı. Yöre halkına, yaşam savunucularının da verdiği destekle birlikte direniş büyüdü ve daha da güçlü oldu. Yurttaşlar bu güçle beraber projenin iptali için dava açtı.
 
Bunlar yaşanırken 8 Ağustos 2021 tarihinde OGM tekrar ormana izinsiz bir şekilde girmeye çalıştı. Buna engel olmaya çalışan yurttaşlara dava açıldı, hatta hapis cezası bile aldılar. Ama bu yurttaşları yıldırmadı. Projenin iptali için bölge halkının açtığı davalar ise sonuçsuz kaldı.  Mahkemeler bilimsel raporları hiçe saymasına rağmen yurttaşların itirazları devam ediyor.  Buna ek olarak, projenin yapılacağı bölgede geçtiğimiz ay arkeolojik kalıntılar da ortaya çıktı.

ŞAFAK BASKINI 

Süreç devam ederken AKP’nin gözde şirketi, "Beşli Çete" içerisinde yer alan Limak’ın, rant hırsı artık sabırları taşırdı. 24 Temmuz 2023 tarihine şafak vaktinde OGM tekrar alana girerek ağaçları kesmeye başladı. Devlet, tüm kolluk kuvvetini Limak’ı korumak için ormana yolladı. Ağaçlarını savunmak isteyen yurttaşlara ise kolluk kuvveti acımadı. Ekipler, genç yaşlı demeden insanlara saldırarak direnişi bitirmeyi hedefledi.  Gözaltına alınanlar oldu. Fakat doğasını korumak isteyen yurttaşları bu zorbalık yıldırmadı... Bu direniş bir haftada tüm Türkiye’nin direnişi oldu. 

Ben de bu direnişi yerinde izlemek istedim ve 25 Temmuz tarihinde yola koyuldum.  Akbelen Ormanı’na 10 kilometre kala bir çevirmeye girdim. Çevirmeden çıktıktan sadece 500 metre sonra bir çevirmeye daha girdim. Ardından bir çevirmeye daha… Arabayla 15 dakika süren yol, 3 saati geçti. Sonunda ormana varabildim. Ormanın girişinde jandarma ordusuyla karşılaştım. Ve sonunda ağaçların kesilmemesi için direnen yurttaşların yanına varabildim. 
Yani iktidar direnişten o kadar korkmuş ki, insanların Akbelen Ormanı’na gelmemesi için büyük çaba sarf etmiş. Ama bu doğasını, geleceğini koruyan insanları engelleyemeyeceğini öğrenmesi gerekiyordu.

Ormanda gördüğüm tablo ise beni hayrete düşürdü.  Ağaçları kesilmesin diye direnen yurttaşlara saldıran jandarma, sıcakta ağaçların altına girmeye çalışıyordu. Direnen yurttaşlar ise ağaçların kesilmemesi için mücadelelerini sürdürüyorlardı.  Tüm yurttaşların ağzından çıkan tek söz vardı; “Tek bir ağaç kalsa da direneceğiz… ”
     
DÜZEN MUHALEFETİ KAÇAK DÖVÜŞÜYOR 

Alanda İzmir, İstanbul, Ankara olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinden direnişe desteğe gelen insanlar vardı. Bu kişilerle sohbet ettiğimde ise birçoğu solcu ve demokrat kişiler olduğunu anladım.  Sol, sosyalist partiler de direnişe destek veriyor. Düzen muhalefeti ise bu süreçte yine adeta kaçak dövüşmeyi sürdürüyordu.  Bölgeye gelen milletvekillerinin sadece "hamaset" yapıp gitmeleri durumu özetliyor. Yerel yönetimler de direnişe destek konusunda eksik kaldı. Yöre halkı bu yüzden muhalefete tepkiliydi. Konuştuğum hemen hemen herkes, “Solculardan başka memleketi düşünen yok” diyordu. Kimi vekillere tepkiyi bu sürecin ve öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekir. 

Türkiye’nin her yerinde ormanlarımız madenler, RES’ler, JES’lere ve otellere kurban ediliyor.  Ormanlar bu faaliyet dışı kullanımlardan kaynaklı olarak yok oluyor. Tüm bunlara rağmen yaşam alanlarını koruyan insanlar var. Bu insanların yanında da hep sol oldu, olmaya da devam ediyor. Köylüler ve sol birlikte kolektif bir anlayışla direnişi sürdürüyor. Bu yüzden tüm bu baskılara, zulme rağmen Akbelen Ormanı yaşasın diye direniş sürüyor. Muhalefetin orayla kurduğu dışsal ilişki ise tepki çekiyor. Seçim hezimetinin üzerine, son gün gidip orada fotoğraf çekilmek, insanların tepkisini artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Direnişin içinde olmak, halkla birlikte olmak, bizzat yaşayan olmak gerekiyor. Yani Akbelen, tüm kesimlere önemli dersler sunuyor. Tabii bu dersleri algılayabilirlerse…