Mersin İleri İlkokulunda okurken öğretmenimiz rahmetli Behriye Hayırlıoğlu, her aybaşında sınıfımızdaki tüm öğrencilere bir zarf dağıtırdı.

Kızılay’a bağış zarfı.

Zarfın üzerine sadece Okulumuzun adı ve sınıfımızı yazardık…

Çünkü adımız ve soyadımızı yazacak bölüm yoktu.

İçindeki bağış miktarı da zarfa yazılmazdı...

Arkadaşlarımın aileleri her sınıfı temsil etmekteydi. İşçi, memur, çifti, esnaf…

Zarfları toplarken her defasında Behriye Hanım, “yardımseverliğin erdeminden bahseder ve bağışın kimse tarafından bilinmemesi gerektiğini” anlatır, “bağışı yapan ile alan arasındaki vicdani bütünlüğün ancak böylece oluşacağını” söyler ve “gönlünüzden kopan bağışla sakın övünmeyin ya da az olduğu için üzülmeyin” derdi…

***

Çok haklıydı!

O dönemde; felaket anında toplanan bağışlara göz diken, çadırlarını satan, gönderilen yardımları çalan, yardım kamyonlarını gasp eden, depolardaki erzaklara el koyanlar yoktu.

Yurt dışından gelen yardımların üzerindeki amblemleri söken, kendi parti logolarını yapıştıran “Be ahlaksız, be namussuz, be adi” yöneticilerde bulunmuyordu.

Hele hele son depremde olduğu gibi; “Afeti duyar duymaz kurtarma yerine koşan görevlilere, “durun hele bekleyin!” Diyen,” gönüllüleri engelleyen, yardımları geciktiren, yurtdışından gelen kurtarma ekiplerinin aletlerini çalan, enkaz altından sesler gelirken, “bir an önce molozları kaldırın,” talimatı veren vicdansızlar da yoktu!

***

İnsanlar, dürüsttü, ahlaklıydı, namusluydu, dayanışmadan yana, birbirlerine saygılı ve hırsızlıklara müsaade etmeyen yurtseverlerdi.

Devlete inanan, devletinin kendisine hizmet edeceğini ve güvenliğini sağlayacağını bilen yurttaşlardı.

Eşitlik, özgürlük ve adil paylaşımdan yana olanları seçen, örf adetlere uyan sağlam kişilikli insanların yönetmesini isteyen, yöneticilerin dürüst, namuslu ve ahlaklı olmasına dikkat eden bir anlayışındaydılar!

Ama bu iyi insanlar son 20 yılda, siyasal İslamcı anlayışta her türlü ahlaksızlıkla karşılaştılar! Dahası yaşamak zorunda bırakıldılar!!!!

***

Enkaz altından çıkarılan ailesini yitirmiş özellikle küçük kız çocuklarını, tarikatların toplamasına göz yumdular…

Tam bu sırada Diyanet’in” evlatlıklarla evlenilebilir!” fetvasının duyulması da iktidar dışındaki tüm ahlaklı yurttaşları, derin bir infiale sürükledi!

Bu ne uçkur düşkünlüğüdür!

***

Milyonlarca insan, içecek su, yiyecek aş, yaralarına merhem ve barınacak çadır bulamazken Kızılay’ın, elindeki çadırları, hem de fahiş fiyatla, sattığına şehit olduk…

Oysa Kızılay;” Tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi, kâr amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olan ve kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşudur…

Ulusal afet hallerinde yardımda bulunur…

İlk yardım, kan yardımı, sağlık yardımı, yiyecek, içecek ve barınma gibi temel yaşam gereçlerini afetzedelere ulaştırma görevi vardır!

Ayrıca Kızılay göç ve mülteci hizmetleri de verir.

Kızılay, savaş alanında yaralanan ya da hastalanan askerlere hiçbir ayrım gözetmeksizin yardım eder…

Bu kurum,” Kurtuluş savaşından bu yana kendini ispat etmiş ülkemizin en önemli kurumudur!

Kuruluşa "KIZILAY" adını Ulu Önder ATATÜRK vermiştir!

Bu nedenle “Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları” bu kurumun varlığını, yaşamlarının en görkemli güvencesi olarak görürler!

Behriye Hayırlıoğlu gibi gerçek aydın öğretmenler de her türlü afet ve savaş halinde ülke insanlarının yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlamak adına “bu kurumun güçlenmesi” için emek sarfetmişlerdir…

***

Ancak AKP iktidarında devletin her kurum ve kuruluşunun bozulduğu, işlevinin değiştirildiği, hatta bazılarının keyfi olarak yok edildiği gibi, Kızılay’da temel görevinden vaz geçirilmiş, “AKP yandaşları için arpalık haline getirilmiştir.”

Sadece arpalık olarak da bırakılmamış,görevi olmayan bir konuma sokularak ahlak ve usul dışı işlerde de kullanılmıştır!

Hatırlayacaksınız, BaşkentGaz, Kızılay üzerinden hükümete yakın ve ismi çocuk istismarı skandalına karışmış olan Ensar Vakfı’na, 27 Aralık 2017 tarihinde, 8 milyon dolarlık bağış yapmıştı…

Kızılay üzerinden yapılan bu bağış doğrudan BaşkentGAZ’a vergi avantajı sağladığı gibi Ensar vakfı üzerinden Erdoğan ailesinin ABD’ de yaptırdığı binaya da para aktarılmasına aracılık yapmıştır…

Takiye yoluyla bu kadar büyük kirli paranın Kızılay üzerinden aktarılması aslında, Türkiye düşmanlarının laik demokratik Cumhuriyet’e sıvamaya çalıştıkları bir çamurdur!

***

Maraş Depremi gösterdi ki;

AKP anlayışı, ülkenin en yaşamsal temel çivilerini sökmüştür.

Devleti tek adama teslim ederek, Vatanımızı, emperyalist işgale hazır hale getirmiştir.

Siyasal dincilerle emperyalistlerin işbirliği fay hattının kırılmasıyla iyice gün yüzüne çıkmıştır.

Özellikle ahlak ve edep düşmanı tarikatların, afetlerde bile çocuklarımıza göz koymaları, geleceğimizin çok büyük tehlike altında olduğunu göstermektedir!

AKP, kadınlar sayesinde 20 yıl işbaşında kaldı!

Ama yaşanan son depremin en büyük mağdurları çilekeş kadınlar oldu!

Görülen o ki; “kadınlar, demokratik bir seçimde AKP’yi sandığa gömmeye hazırlanıyorlar" hazırlanmalılar!