Çalışma koşullarının ağırlaştığı, iş cinayetlerinin yoğun olarak yaşandığı ve işsizliğin rekor kırdığı bu dönemde işçiler ve emekçiler talepleriyle alanlardaydı. İktidarın ,halkı yıkıma uğrattığı politikalara karşı yurttaşlar, bir kez daha özgürlükleri için haykırdı. Yerel seçimlerde kazanılan zafer ise alanları bayram havasıyla doldurdu. Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanlar Kurulu […]

Alanlarda zafer sevinci

Çalışma koşullarının ağırlaştığı, iş cinayetlerinin yoğun olarak yaşandığı ve işsizliğin rekor kırdığı bu dönemde işçiler ve emekçiler talepleriyle alanlardaydı. İktidarın ,halkı yıkıma uğrattığı politikalara karşı yurttaşlar, bir kez daha özgürlükleri için haykırdı. Yerel seçimlerde kazanılan zafer ise alanları bayram havasıyla doldurdu.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen ve Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, bu seneki 1 Mayıs izlenimlerini BirGün’e anlattı.

Selma Gürkan, 31 Mart yerel seçimlerin yarattığı olumlu havanın bu 1 Mayıs’ta alanlara taşındığının altını çizdi.

Ülkedeki çalışma ve yaşam koşullarının bu sene daha da ağırlaştığına dikkat çeken Gürkan, “İşçiler, emekçiler bu ağır koşullarda 1 Mayıs’ı karşıladı. Özellikle son dönemde Berat Albayrak’ın reform adı altında açıklamış olduğu Yeni Ekonomik Programın devamı niteliğindeki program, işçi sınıfı emekçileri için kazanılmış hakların gaspı anlamına gelecekti. İşçi sınıfı, pek çok alanda kazandığı hakları geri alan bir saldırı paketiyle karşı karşıya geldi” dedi.

Yoksulluk ve işsizlik dalgasıyla hazırlandılar

“İşçiler, bu politikalardan zarar gören herkesin talepleriyle kitlesel bir şekilde alanlardaydı” ifadelerinde bulunan Gürkan, ekonomik krizin yarattığı yoksulluk ve işsizlik dalgasıyla 1 Mayıs’a hazırlanıldığını kaydetti.

Gürkan, iktidarın saldırılarında bu seneki 1 Mayıs’ın kitlesel geçmesinde etkisi olduğunu söyleyerek konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Siyasal baskıların ağır olduğu bir dönemdeyiz. Tek adam rejiminin inşa edilmeye çalışıldığı bir dönem. Dolayısıyla özgürlük, eşitlik adalet isteyen demokrasi güçleri ve halk güçleri talepleriyle alanlardaydı. Aynı zamanda siyasi iktidarın ilan ettiği ‘Türkiye İttifakı’ halka bir saldırı ittifakıdır. Bu saldırıya karşı bütün işçi, emekçi, halk güçlerinin talepleri etrafında kendi ittifaklarını yaratmak için bu 1 Mayıs vesile olsun.”

Kadınların katılımı yoğundu

Ankara’daki 1 Mayıs’a dair gözlemlerini aktaran Dilşat Aktaş, “İktidarın bir biçimde mağdur ettiği tüm kesimler meydandaydı” dedi.

Aktaş, üniversite öğrencilerinin ve kadınların geçen senelere göre daha yoğun katılım gösterdiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yerel seçimlerdeki halk kazanımının arkasından bu 1 Mayıs halk iradesini bir kez daha meydanlara yansımasını sağladı. Bu düzenin reva gördüğü; yoksulluğa işsizliğe ve güvencesizliğe karşı, halkın kazanımlarını taşıdığı bir alan oldu. Önemli olan da bizden çalınanların geri alınması. Bu iradenin yansıdığını düşünüyorum.”

***

En canlı ve kitlesel 1 Mayıs

Önder İşleyen ise alanlardaki gözlemlerini şöyle ifade etti:

Son yılların en canlı ve kitlesel 1 Mayıslarından birini geride bıraktık. 31 Mart seçimlerinde, AKP-MHP blokunun yenilgiye uğratılması, ülkenin üzerindeki karanlık bulutların dağılması adına bir nebze umut ışığı ortaya çıkarmıştı. Bu umut ışığı 1 Mayıs meydanlarına düştü.

İktidarın, İstanbul seçim sonuçlarını değiştirmeye yönelik çabaların devam ettiği, Çubuk’taki linç girişimi ile muhalefet ve tüm toplumun üzerinde sopa sallandığı bir süreçten geçiyoruz. Aslında, 31 Mart’ın çok öncesinden, Gezi’den referandumda Hayır dalgasından geçerek ilerleyen toplumsal değişim mücadelesinin bugün kazandığı mevzilerin savunulabilmesi ve ileriye taşınabilmesi örgütlü bir halk muhalefeti ile mümkün. Seçim sonrasında AKP-MHP blokunun hamleleri de bunu ortaya koyuyor. Bu süreçte toplumsal muhalefetin söz alması, birleşik ve örgütlü bir direnme kuvveti olarak ortaya çıkabilmiş olması, 2019 1 Mayıs’ının ileriye yönelik en önemli yanı oldu.

1 Mayıs meydanlarında toplumun çok değişik katmanlarındaki örgütlenme arayışını görmek de önemliydi. Türkiye toplumundaki direniş dinamiklerinin en zayıf noktası, örgütsüz olması. Yıllardır siyasal İslamcı rejime karşı mücadele sürecinin yarattığı bilinç içinde toplumsal alandaki örgütlenmelerin çoğaldığını, küçük büyük pek çok toplumsal örgütlenme biçiminin ortaya çıktığını da görüyoruz. Bunlar alana da yansıdı. Yasaklanan şenliği rektöre rağmen gerçekleştiren ODTÜ’lüler, kadınlar ve kadın örgütleri, mahalle meclisleri gibi bir çeşitlilik alanda kendini gösterdi. Bu da Türkiye toplumunun örgütlü mücadeleye yüzünü dönmeye başladığını gösterdiği gibi daha önemlisi bir örgütlenme ihtiyacını da ortaya koyuyor. Toplumsal muhalefet güçleri olarak 1 Mayıs meydanlarındaki bu dinamikleri görerek, taban inisiyatiflerine dayanan toplumsal örgütlenmeleri çoğaltmanın yollarını aramalıyız. Önümüzdeki süreçte, siyasal İslamcı faşizme karşı mücadele açısından en önemli nokta, toplum kesimlerindeki hoşnutsuzluk ve değişim isteğine toplumsal muhalefet alanından önderlik edebilecek, hayatın her alanında yeni toplumsal örgütlenmeler kurarak bunu başarabilmektir. 1 Mayıs’ın çağrısı buydu!

1 Mayıs’ta altı çizilmesi gereken noktalardan birisi de kuşkusuz ekonomik krize karşı emeğin taleplerinin ortaya konulması oldu. Yapısal reform adıyla gündeme getirilen Kıdem Tazminatlarının gaspına karşı, tüm emek güçleri ortak bir ses çıkarttılar. Bunu bir başlangıç noktası olarak alıp, kıdem tazminatlarını savunmayı temel alan birleşik bir hatla, hayat pahalılığı ve yoksulluğa karşı tepkileri birleştirecek acil eylem hattına ihtiyacımız var.

Birleşik Haziran Hareketi olarak, 1 Mayıs’lara Türkiye’de 42 ilde 57 noktada katılım gösterdik. Avrupa’da da 21 noktada 1 Mayıs meydanlarında olduk. Haziran Hareketi olarak, ‘Değiştir’ çağrısını ortaya koyduk. Çünkü değiştirmenin mümkün olduğunu, örgütlü bir mücadele ile başarılabileceğini tüm toplumun deneyimlediği bir dönemdeyiz. Gerçek bir değişim ancak halkın aşağıdan örgütlü mücadelesiyle gerçek ve kalıcı olabilir. Bu anlamda 1 Mayıs oldukça umut verici ve yol açıcı bir noktada duruyor. Bu yolda yürümeye devam!