Kendi inanç dizgesini ve kültürel değerlerini savunurken küresel ve evrensel değerlere aldırmayan, farklı kültürlerin normaline hakaret eden, saldıran, hedef gösteren, başka yaşamların tavrına, tarzına kafa tutan, manaya âmâ, yargılamaya teşne, karşısındakini kolayca cennet bahçesine ya da cehennem çukuruna atayan, üslubu alaycı ve kaba, dili pala olan insanlar ne de çok nasıl da cüretkârlar. Böyle insanlar avcılığa soyunup işlerine gelmeyen her kişiyi tehdit ederler, tehdit olarak gördükleri üretimleri ise tahrip ederler. Kolay kışkırtılıp kolayca suça karışırlar. Dünyaya gelen masum bebekler nasıl oluyor da cehaletin ya da kötülüğün eline düşüyorlar dersek gözler dönüp dolaşıp toplumların iktidarla ilişkisine ve öz iradesine çevriliyor. Hasan İzzettin Dinamo Kütüphanesinde katıldığım bir etkinlikte yazarın “toplumlar, çocuğun anası babası olmadıkça yeteneklere kurtuluş yolu yoktu” ifadesi ne kadar isabetli bir tespit. Çocuklarını eğitmeyen, korumayan, aç açıkta bırakan bir toplumda yetişen az sayıda nitelikli insanın kurtarıcılığını beklemek ise bir nevi kolaycılığa kaçış. İnanç ve milliyet ekseninde kutuplaştırılan toplumlarda konunun daha da karmaşıklaştığı bir gerçek.

Ebeveynler çocuklarını edebiyat ve sanat ile tanıştırırken kendi dünya görüşlerine göre kriterler belirleyebilir ve tercihlerini buna göre yapabilirler. Değer kriterlerinin dışında kalan eserleri karalama alkışı bol bir meydan okuma gibi görünse de hatalıdır, tehlikelidir. Son derece barışçıl olan ‘Seçmeme ve kendine uygun olanı aramaya devem etme seçeneği’ dururken sansür simsarlığına soyunmak iyi niyetli olamaz. Yayıncılar birliğinin geçen yılki “kültürlere, farklılıklara, çeşitliliğe ve düşüncelere erişimin temeli kitaba ulaşabilmektir. Merak ettiğimiz, ilgilendiğimiz, okumak istediğimiz her konuda kitaplara erişmek yasalarla korunan hakkımızdır” açıklaması okuma kültürünün zayıf olduğu bir toplumda yeniden ve yeniden hatırlanmalı ve içerik avcılığına soyunanlara hatırlatılmalıdır. Yüzlerce kitabı, binlerce yayın emekçisini, yüzbinlerce okuru yok sayan hoyrat suçlamalara karşı bu alanda kafa yoran emek harcayan üreten paylaşan herkesin dayanışma içinde olması gerekir.

Bir çocuk kitabındaki domuzcuğun, yılbaşı ağacının, gökkuşağının, müzedeki bir nü tablo ya da kült heykel illüstrasyonunun avcılığına soyunmak yerine çocuklarımızı evlerimizdeki, sokaktaki, medyadaki bağnazlıktan, küfürden, şiddetten korusak… Türlü entrika ve işgüzarlığın kol gezdiği, heyecanla başlama saatini beklediğimiz dizileri, sabah kuşağı programlarını 3-5 yaşlarındaki çocuklarımızla oturup izlemesek… Televizyon ve internetin sevimsiz içeriklerine çocuklarını düşünmeden teslim edenler, konu kitaplara gelince ne de kolay ahlak polisi kesiliyorlar anlamak gerçekten zor.

Mesele oldukça derin şimdi biraz hafifleyelim, bugün biricik, minicik çocuklarımız için okul öncesi ve ilk okuma çağına uygun, satırları ve resimleri arasında neşe, farkındalık ve emeğin göz kırptığı kitaplardan örnekler vermek istiyorum.

BİR TÜRLÜ KIRILMAYAN KABUKLU YEMİŞ

Dünyanın en iyi kabuklu yemiş kırıcısı sincap Susam ile tanışacağınız kitapta kırılmayı bekleyen üç yemişten sonuncusu bir türlü kırılmıyor. Elini, ayağını, aklını ve zekasını kullanan Sincap’ın atladığı küçücük ama mühim bir konu var. Bu konu dikkate değer bir kavram ve pes etmemek kadar değerli. Sayfa dizaynı dinamik, yaratıcı, canlılar, objeler, eylemler çok eğlenceli. Hikâyenin ne yaparsam yapayım olmuyor diyenlere iyi geleceğine inanıyorum.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Yazan ve Resimleyen: Mike Henson Çeviren: Meltem Aydın

UFAKLIK

Tüm ufaklıklara ve kendini çocuk hissedenlere ithaf edilmiş olan kitapta bir masa etrafında keyifle yemek yiyen on bir arkadaş ile karşılaşıyoruz. Yemeğin sonunda tabaklar toplanacak ama nasıl? Ayı’dan ata, attan küçük kıza, kızdan köpeğe derken ortamda haylaz bir iletişim hâkim. Herkesin ayrı bir bahanesi var ve görevden kaçma konusunda anlaşmış gibiler. Sıra en miniğe geldiğinde masadakiler hangi gerçek ile yüzleşecekler?  Kes yapıştır tekniği ile resimlenen kitap bir toplulukta sorumluktan kaçmak adına yapılan ilk hamlenin etki ve sonuçlarını göstermesi dolayısıyla muzip ve anlamlı.

Hayal Kurdu Yayınları – Yazan ve Resimleyen: Barbara de Wolf  Çeviren: Lale Şimşek

BİR HAYALİM VAR

İşçi tavşan Bernard’ın toprağın derinliklerine uzanan işyerindeki rutinlerini, kafasındaki soru işaretlerini ve diğer çalışanların sıradan beklentilerini okuduğumuz kitapta- özellikle çizimlerde- mizah üst seviyede. Asıl isteğini bastırmaya çalışan Bernard’ın bu kandırmacaya son vermeye karar verdiği bir an geliyor ve hayaline giden yoldaki ilk adımları yine çalıştığı şantiyede atıyor. Türlü sevimli halleriyle hayalini diğerlerine anlatmayı göze alan Bernard’ın bu tutkulu adımı acaba diğer tavşanlarda nasıl bir etki yaratacak?  Hayatın gerçekleri ve gönülde yatanlar arasında bağ kuran anlatı yaşamda ne yaparsak yapalım özgünlüğün görkemiyle yaşamın neşesini ıskalamamaya dair ilham veren ayrıntılarla dolu.

Pearson – Yazan: Simon Philip Resimleyen: Kate Hindley Çeviren: Melike Hendek

3x4

Kelimeler ve sayılarla oynamayı seven karikatürist Brunetti, dünyayı sayısal gruplar halinde görmenin birçok şeyi anlamamıza yardımcı olduğuna inanan bir sanatçı. Kitapta sınıf öğretmeni çocuklara gruplar halinde 12 nesne çizme ödevi veriyor. 4 nesneden 3 grup, 3 nesneden 4 grup ve diğer alternatifler derken her çocuğun ödevi için hazırlık ve uygulama anlarına tanıklık ediyoruz. Örüntüler dünyasında ilgi alanlarından yola çıkarak doğa, mimari, yiyecekler ve daha pek çok şeyden ilham alan çocuklar ödevlerini tamamlıyorlar. Öyle ki birbirinden harika ödevler arasında müzik bile kendine yer buluyor? Kitap matematikle barışık, bakan, gören, yorumlayan, katılımcı ve özgün bireyler yetiştirme hayalini diri tutuyor. 

Vakıfbank Kültür Yayınları – Yazan ve Resimleyen: Ivan Brunetti Çeviren: Ayberk Zeytin  

∗∗

Faruk Duman’ın ‘Ve bir pars, hüzünle kaybolur’ adlı romanını okurken altını çizdiğim estetik iki cümleden destek alıp toparlayacak olursam “Daha önce kimsenin erişemediği sırları insanın gözüne nakşeden bir uyku” idi kitaplar ve “düşmanını olgunluğuyla bozardı.”

Kitapları av değil ayna olarak gördüğümüz umutlu yarınlara…