İsveç’te doğurganlık oranı çok yükselmiş durumda. Etrafı bebek arabası kullanan babalar sardı. Geçen sene 107 bin 421 çocuk doğmuş ve bu sayı 1994’ten beri en yüksek sayı olmuş...

İsveç’te doğurganlık oranı çok yükselmiş durumda. Etrafı bebek arabası kullanan babalar sardı. Geçen sene 107 bin 421 çocuk doğmuş ve bu sayı 1994’ten beri en yüksek sayı olmuş. Toplam nüfus anca 9 milyon olduğu için doğan çocuk sayısını az görmeyin lütfen.

Özellikle Stockholm merkezinde 12.400 yeni bebek kucağa alınmış ki bu, 1948’den sonra en yüksek oran olmuş. Şu sıralar havalar biraz iyi olsun, soğuk güneşin altında iki babayı buluşmuş, önlerindeki bebek arabalarını sürerken görmek çok alıştığım bir manzara oluverdi. Anneler nerde derseniz, bilmiyorum. Ama işinde profesyonel babalar, yollarda.

Stockholm’de kadınlar 30 ila 34 yaşları arasında çocuk yapıyor. Ama daha genç yaşlarda doğum yapanlar da giderek artıyor. Bir Stockholm’lu kadın ortalama 1.22 çocuk doğuruyor. Bu oran tüm İsveç’te 1.88 oluyor. Bu sene 109 bin çocuğun doğması bekleniyor. Her şey hesaplanmış, 2020’de doğurganlığın 115 bin çocukla en yüksekte olması gerekiyormuş.

Önümüzdeki 20 senede ölen kişilere karşı 370 bin daha fazla çocuk doğacak. İsveç’in nüfusu artacak.

Bu gidişat, çok da kuzeylilere özgü bir tavırla, güç kazanan başka  bir trendi de fitilledi. Bir tarafta artış gösteren doğumlar olunca bir başka kabalık grupta çocuk yapmaya ‘hayır!’ dedi. Tam hesaplar yapılmış, nüfus yirmi yıl sonra şöyle yükselecek, hazırlıklar yapmamız gerekiyor denirken olayların akışı değişebilir.

Batı ülkelerinde 2. Dünya Savaşı’ndan sonra çocuksuz aileler oluşmaya başlamış. Savaş sonrası Avrupa’da kadınla erkek arasında dengelenen eşitlik ve korunma yollarının kadınlara daha fazla seçenek vermesi çocuksuz aileleri getirmiş.

Bugünün koşullarında ailelerin çocuk istememesinin bir diğer nedeni de kendilerine daha fazla zaman ve imkân ayırmak istemeleri. Herkes iyi bir ebebeyin olmak için kendinden ödün vermek istemiyormuş. Bu akımı destekleyenlerin sloganı “iki iyi gelir, çocuğa hayır, erken emeklilik.”

Durum sloganların da ilerisine taşınmış aslında İsveç’te bu yıl 1.600 erkek ve 4 bin kadın çocukları olmasın diye kendilerini kısırlaştırdı. 25 yaşından sonra İsveç’te herkes bu operasyonu yaptırabiliyor.

Bu insanların kaçtıkları şey aslında dönüp dolaşıp çocuğa harcama yapmak oluyor. İsveç’te bir çocuğa 18 yaşına gelene kadar en az 1.2 milyon kron yaklaşık 240 bin YTL masraf yapılıyor. Eğer iki çocuğun varsa 3.2 milyon kron yani 640 bin YTL harcama yapıyorsun. Türkiye’de bir çocuk yetiştirmek ailelere en az ne kadar masraflı oluyor diye bir veriye sahip olduğumuzu sanmıyorum. Çünkü yıllardır bize söylendiği üzere çocuk kısmetiyle gelir. Başbakan Erdoğan’ın baskılarıyla da her aileye üç çocuk şarttır.

Yine de Erdoğan’ın yanlış hesapladığı bir şey var galiba. Çünkü kısmetli çocuklar İsveç’te yaşıyor gibi. İsveç’te devlet tek çocuklu ailelere her ay bin 50 kron yani 210 YTL para yardımı yapıyor. Çocuk sayısı artıkça destek artıyor. 4 çocuklu bir aileye 5 bin 514 kron ödeme yapılıyor ki bu Türk lirası olarak 1.100 YTL oluyor. Çocuklar için eğitim ve sağlık hizmetleri ücretsiz. Çocuk 18 yaşına kadar dişçiye bile ücretsiz gidiyor.

Bütün bu olanaklara İsveçli çocuksuz ailelerin nasıl dayanacağını göreceğiz. Önce umut verici şekilde artış gösteren doğum oranları, hemen arkasından ‘aile ırkçılığı’na karşı “kendini ayrıca düşünenler” eğilimi. Çocuk yapmak ya da yapmamak sadece bir moda mı?

Görünen, yazılan çizilen o ki İsveçliler buna mahalle baskısıyla karar veriyorlar. Trend nereye biz oraya diyorlar.