Ravalpindi’de hava oldukça soğuktu. Hıristiyanların bayramı çoktan başlamıştı. 27 Aralık 2007 günü, tarihe bir bayram daha hediye edilecekti: Benazir Butto mutlak öldürülecekti....

Ravalpindi’de hava oldukça soğuktu. Hıristiyanların bayramı çoktan başlamıştı. 27 Aralık 2007 günü, tarihe bir bayram daha hediye edilecekti: Benazir Butto mutlak öldürülecekti.

Kirli gri sakalları göğsüne kadar sarkan, kafasına yeşil takkesini geçirmiş halde önündeki cihazlarla uğraşan Fettah, 4 saattir bombayla uğraştığı için beline çöken ağrının farkına varmamıştı. Doğrulurken, çıkardığı anlamsız seslerin arasında kafasından geçen düşünce aynen buydu: “Benazir mutlaka ölmeli!”

 

BENAZİR’E İNSAN HAKLARI ÖDÜLÜ…

Benazir Butto’ya ölümünden bir yıl sonra Birleşmiş Milletler tarafından 5 yılda bir verilen İnsan Hakları Ödülü; 11 Aralık 2008 günü BM’de düzenlenen törenle oğlu Bilawal Butto Zerdari’ye verildi.

 

BENZERSİZ BENAZİR

Benzersiz kadın Benazir’i 20 yıl önce yazdım.

Siyasi ailelerin çocuklarının bazıları siyasi olaylara ilgili oluyor, bazıları bu dünyanın dışında olmasına karşın ülkenin koşulları nedeniyle siyasetin içine çekiliyor. Benazir Butto bunun en çarpıcı örneği. Siyasi bir aileden geldiğim için gençlik yıllarımda dünyadaki siyasi liderleri, en çok da kadın liderleri izlemeyi zevkle sürdürdüm.

Okudukça, izledikçe gelişmiş ülke kadınının siyasi yaşama girişiyle azgelişmiş ülke kadınının siyasi yaşama girişi inanılmaz farklılıklar gösterir.

Doğu toplumlarındaki kadınlar, babasının, eşinin ya da kardeşinin yarım kalan şarkısını söylemek adına bayrak nöbetini teslim alır.

Bunlara en güzel örnek Benazir’dir…

“Doğduğunda ona, ‘eşi olamaz’ veya ‘kimseye benzetilemez’ anlamı taşıyan bir ad verirler.”

Benazir, 21 Haziran 1953 günü dünyaya gelir. Sind Eyaleti’nde büyük toprak sahibi Zülfikar Ali Butto’nun ve Karaçi’ye yerleşmiş İranlı bir sanayici ailesinden gelme Nusret Butto’nun dört çocuğunun ilk çocuğu olarak yetiştirilir…

Zülfikar Ali Butto, kızını siyasi çalışmalarında yanından hiç ayırmaz. Hindistan Başbakanı İndra Gandhi ile görüşürken; üçlü karede Benazir, babasının yanında başörtüsüz yer alır.

Sürgünde ülkesine döndüğü günler; dünya basınına şöyle yansır:

4 Nisan 1979’da idam edilen Pakistan Başbakanı Zülfikar Ali Butto’nun 33 yaşındaki kızı Benazir için Ziya Ül Hak yabancı gazetecilere açık bir basın toplantısında uzun kahkahalar atarak seslenir: “Kadınlara meydan okumak centilmenliğe sığmaz...”

Benazir’in, gönüllü olarak sürgüne gittiği Londra’dan dönmesi Pakistan’ı allak bullak eder, göstericiler “Benazir, Benazir”  diye sokaklara dökülür, devlet güçlerinin ateş açmasının sonunda 30’a yakın kişi can verir.

Ali Butto’nun kızı miting alanlarında, basın toplantılarında özgür seçimlere gidilmesini savunur. Harvard ve Oxford üniversitelerinde eğitim gören Benazir’in, geri kalmış bir ülkede, üstelik alabildiğine erkek değerlerinin egemen olduğu bir toplumda erkekleri ve kadınları peşinden sürüklemesi ise tüm dünyayı şaşırtmaya başlar…

Benazir’den sadece Ziya Ül Hak değil, bir de alabildiğine kızan; aşırı dinci kesim çekinmeye başlar.

Ziya Ül Hak’ın Müslüman Birliği Partisi’nin kadın kolu başkanı Syeda Najima Tabish Alvari ise Benazir’e,  “Evlen ve çocuk yetiştir” diye klasik öğüt verir…

Bu sözler bana Pakistanlı kadın şair Pervin Şakir’in dizelerini anımsatır:

“Saflık ve ahmaklık arasında ince bir çizgi vardır.

Benim ülkemde geçen yağmur mevsiminden sonra

Öyle bir koku yayıldı ki uyuşturan...

Onun etkisiyle

Halkımın bütün akıllıları

Gözlerine perde çekip bekler oldu!”

Tüm baskılara karşın Benazir Butto, 35 yaşında başbakan olur. Tüm dünyanın saygın gazetecileri, yazarları Asya ülkesi Pakistan’a koşar, gazeteler ve kitaplar onu yazmaya başlar…

 

İNDÜS’LE AKAN KADIN BENAZİR

Pakistanlılar kâh kızdıkları kâh peşinden koştukları bu cesur kadına “B.B.” adını takar. Fransız hemcinsi LAURENCE GOURRET “Başörtünün İçyüzü-Benazir” adlı portre kitabında onun için; “Çekicilik hiçbir zaman boşa gitmez. Çekicilik işe yarar. 1994’te Almanya’ya gittiği zaman “B.B.” Bonn resmi makamlarını ve Ren ötesindeki işletme şeflerini Pakistan’a yatırım yapmak üzere kumbaralarını kırmaya razı etmeyi başardı” diye yazar.

 

GENÇ VE GÜZEL LİDER

Yirmi yıl özenle izlediğim Pakistan ve Müslüman dünyanın ilk kadın Başbakanı Benazir’e, ilk çıktığı yıllarda büyülendim. İktidar süreleri kısa olsa da gerek demokrasi söylemini yaşama dönüştürememesi gerekse kadın haklarında önemli gelişmelere ve yolsuzluklara karşı kararlı tutum sergilememesi ona olan sempatimi zaman zaman azalttı, ondan uzaklaştım ama izlemeyi hep sürdürdüm…

Benazir’in, en güzel özelliği Oxford, Harvard öğrenimli olmasına karşın yaşamında yerelden evrensel bir yolculuğun izlerini taşıdı ve doğunun büyüsünü hep yansıttı…

Beğeniyle izlediğim Benazir’in alkışlanacak özelliği parti başkanı ve başbakan olmasına karşın kadın kimliğinden asla ödün vermeden evliliğini, hamileliğini, anneliğini dünyanın gözü önünde özgürce yaşadı.

İnce uzun görünümü, sürmeli gözleri, beyaz ipekliden şalvar kamiz’i ve takılarıyla ‘Doğu’nun Kızı’ dünyayı büyüledi, donanımı, birikimi, kalitesi ve cesur adımlarıyla o söz konusu olduğunda gözler hep Pakistan’a çevrildi…

Oysa Pakistan’da kadınlara seçme ve seçilme hakkı o üç yaşındayken verildi. 130 yıllık İngiliz sömürgesi, Müslüman bir ülke olan Pakistan’da 1988’de ilk kez bir kadın başbakan seçildi. O, sürgün dönüşü babasının yarım kalan şarkısını başbakan olarak söylemeye başladı...

Benazir Butto, Pakistan’da iki kez başbakan olmasına ve “Kadınları Kalkındırma Bankaları” kurmasına karşın; kadına bakış, kadının toplumsal yaşamdaki konumu ve yazgısının değişmemesine inanılmaz üzüldüm…

Demokrasi sözcüğünü dilinden düşürmeyen Benazir’in başbakanlığı sürecinde demokrasiyi yaşam biçimine dönüştürme mücadelesine ağırlık vermediğine tüm dünya insanı gibi tanıklık ettim.

Yılın son günlerinde ajanslar Asyalı bir kadın liderin ölümünü duyurdu: “Benazir Butto, bombalı saldırıda hayatını kaybetti.”

Ekim ayında geldiği Pakistan’da söylediği söz yüreğimi yaktı:

“Babamın öldüğü yaştayım.”

İlginç bir yazgıydı…

Babasının idam edildiği Rawalpindi’de miting biter bitmez, bir suikast sonucu  “trajik” bir biçimde öldürüldü.

 

‘ANNE, ÜZÜNTÜLÜ OLMALISIN…’

Fırat’ın telefonu ardından acı gerçeği düşündüm: Doğu’nun kadın liderleri ne yazık ki; yatağında ölmüyor...

Hindistan’ın ilk kadın başbakanı İndira Gandi de bir suikast sonucu öldürüldü.

Pakistan muhalefet lideri Benazir Butto, Pakistan’ın değil Müslüman bir ülkenin ilk kadın başbakanı unvanına bir de suikastla öldürülen Müslüman kadın lider olarak geçti.

Benazir, ölümünden iki ay önce “Doğu’nun Kızı” otobiyografisini uzun bir çalışma sonunda bitirdi.

Benazir Butto, karizmatik bir liderdi. Babası, onu yerine yetiştirdi. Acılarla büyüdü. Önce hem babası hem de öğretmeni olan Zülfikar Ali Butto idam edildi. Acıları hep sürdü. İki kardeşini de kaybetti. Eşi uzun süre tutuklandı. Butto, ikinci kez sürgüne gönderildi. Bu kez sürgünden ölüme geldi…

Benazir’in mezarını gül yapraklarıyla donatan eşi Asif Zerdari’ye bir gün bir gazeteci: “Benazir’e âşık mısınız?” diye sorduğunda Asif Zerdari, ona en çekici gülüşüyle karşılık vermişti: “Kim değil ki?”

Yine de onu sanki Pakistanlı şair Pervin Şakir’in dizeleri anlatıyor:

“Kendi güneşimden

Binlerce ışık yılı uzaktayım.

Evrenin uçsuz bucaksız genişliğinde,

Yapayalnız bir yıldızım!”

Bir sürgün dönüşü başbakan oldu bir başka sürgün dönüşü öldürüldü…

Benazir’in ölümünden sonra yapılan seçimlerde “Yüzde 0n” diye tanımlanan eşi Asif Zerdari Pakistan Devlet Başkanı oldu.

21. yüzyılda Doğu’da kadınların ölümü ne yazık ki, erkeklerin umutlarını çiçekliyor… 

Doğu’yu yönetmeye aday kadınların umutları ne zaman çiçeğe duracak?