25kişiler, aralarından 10 tanesi halk oylamasıyla seçilip bir üst tura çıkacak. Oylamayla belirlenen finalistlerin arasından...

25kişiler, aralarından 10 tanesi halk oylamasıyla seçilip bir üst tura çıkacak. Oylamayla belirlenen finalistlerin arasından da uygun olanlar, profesyonel bir ekibin kararıyla seçilip şampiyon ilan edilecek. Bu iki cümleyle özetlediğim şey, bir güzellik ya da yetenek yarışması değil. Eurovision’un ön elemelerinden de bahsetmiyorum. Bu bahsettiğim 25 aday adayı, İsveçli işsizler. Amaçları bir telekom şirketine müşteri temsilcisi olarak işe girmek. Eğitimleri yerinde. Hepsi güleryüzlü, nasıl deniyor prezantabl kişiler. Tek kusurları işsiz olmak. ?imdi bu kusurlarını da ortadan kaldırmak için kıyasıya bir yarışın içindeler.
Kriz döneminde işsizlikle başetmek için ‘evet’ dedikleri ön anlaşma da oldukça ilginç. 25 İsveçli eğitimli, parlak insan, işsizliklerinden kurtulmak için internet üzerinden düzenlenen bir işe girme yarışmasına katıldılar. İsveç’in telekom devlerinden, piyasanın lideri bir şirket, yeni müşteri hizmetleri temsilcilerini halk oylamasıyla seçmeye karar verdi. Bu 25 kişiyle yapılan iş görüşmeleri önce kaydedildi, şimdi de telekom devinin internet sitesinden halk oylamasına açıldı. Telekom devi, yeni müşteri temsilcilerini, İsveçlilerin, iş arayan bu kişilere gönderdiği “Ben bunu beğendim”  ‘tık’larıyla belirleyecek. Halktan oy toplamayı başarıp ilk 10’a girenler arasında yapılacak seçimle bu ekipten birileri, bir pazartesi günü işbaşı yapacak ve şimdi dahil oldukları “işsizim” etiketinden kurtulacak.
İnternet sitesinde, müşteri hizmetleri temsilcisi olmak isteyen 25 kişinin, şimdiye kadar kaç kişiden oy aldıkları açıklanmıyor. Merak eden vatandaşlar, ilk onun sıralamasına bakabiliyor. Ama hangi adayın kaç “Maşallah valla” oyu aldığı gösterilmiyor. ?irket, İsveç’teki işçi sendikalarını ayağa kaldıran bu uygulamasının gerekçesini basına yazıla olarak dağıttı. Geçen yıllarda müşteri memnuniyetinde piyasa lideri olan telekom devi, liderliğini kaptırınca bu uygulamaya ihtiyaç duymuş. Müşterilerle birebir yüz yüze gelecek ya da telefonda danışmanlık hizmeti verecek müşteri temsilcilerini, müşterilerin beğenip seçmesi için düzenleniyor “işe almaca” yarışması. Müşterinin kendisi, bizzat temsilcisini seçince telekom devinin piyasadaki liderlik koltuğuna oturması da garantiye bağlanmış olacak. Açıklamada “Amacımız kesinlikle iş arayan bu insanları afişe etmek değil, yanlış anlaşılmak istenmiyoruz” deniyor.
Siteye girip de kime ekmek kapısı açacağına oylarıyla karar veren İsveçli vatandaşların sayısı, belli olmadığı için, uygulama, halk tarafından kabul gördü mü, görmedi mi bilemiyoruz. Türkiye’de iç siyaset malzemelerinin bolluğundan konuşmaya vakit bulamadığımız, dünyayı sarsan ekonomik krizin,  Avrupa’da vurduğu ülkelerin başında İsveç geliyor. İsveç kronu’nda ısrar edip avro’ya zamanında geçmeyen İsveç ekonomisi, “Kronu korumakla şu kadar kâr yaptık” hesaplarını bu krizle birlikte bıraktı. Kriz ortamında artış gösteren işsizlik oranı yüzde 8 civarına çıktı. Ülkedeki işsiz sayısı 387 bin kişiye denk geliyor. Bu oranın önümüzdeki yıl yüzde 9’a çıkması bekleniyor. Geçen yıldan bu yana işini kaybedenlerin sayısı 94 bin kişi artmış. Bunların büyük çoğunluğu erkek. Bu rakamlar Türkiye’de milyonlarla ifade edilen işsiz vatandaş sayısıyla karşılaştırıldığında ortada korkacak bir şey yok gibi görünüyor. Ama İsveçli işsizleri bu kadarı bile paniğe sürüklemeye yetiyor.
Türkiye’de “Belediyenin 3 kişilik işçi kadrosuna 3 bin kişi başvurdu; memur almak için açılan sınav, başvuru fazlalığından yeterli yer olmadığı için stadyumda yapıldı” haberlerini ülke olarak çoktan rutine bağladık. “Olur, öyle olur biz de” diyoruz. Hangisi daha utanç verici bilemiyorum. Bir ülkede devletin ekmek kapısı açmayı yıllar yılı beceremediği milyonlar, diğer yerde kriz ortamında şirketlerin oyuncağı olmuş diplomalılar. En zor iş bu galiba, işsizlik.