Kadın kahramanının lakabı 'bakire'yse fazla ileri gitmek mümkün olmuyor. Geriye gösterişli ama sığ mı sığ bir film kalıyor...

Kahraman Bakire Elizabeth'in Kor kak ve Bağnaz Felipe'ye Karşı Zafe ri" diye bir ad filme daha çok yakı şır, hatta ona çağdaş bir hava da verebilir di. Kaçan tek fırsat bu olsa, neyse. Ka pur'un filmi tam bir zevksizlik örneği. O barok, her tarafından süs fışkıran saraylar ne kadar zevk-sizse bu filmde aynı şekilde zevksiz. Her plan göze sokulurcasına gösterişli, her dekor, her kostüm, her makyaj manyakça-sına özenli ve süslü bu filmde. Elizabeth filme göre hem romantik bir aşık, hem askeri bir kahraman hem de Batı değerleri denilen şeyin, demokrasinin ve laisizmin savunucusuymuş.

Bir tür İngiliz milliyetçiliği denilebilir bu filmin düşünsel arka planı için. Elizabeth'in yanında bütün diğer Avrupalılar çok sönük kalıyor film boyunca. Beceriksizce İngilizce konuşmaya çalışan Alman soylular komik kaçıyor. İspanyollar engi-zisyonlarıyla gericiliği temsil ediyorlar. Hal bu ki Forman'ın "Goya'nın Hayaletleri" filminde Fransızların laikleştirdiği İspanya'ya engizisyonu İngilizler geri getiriyordu. Oysa bu filmde sekülerlik ve laiklik sanki Anglo-Saksonların genetik özelliğiymiş gibi gösteriliyor (n Eylül Sonrası Sendro-mu). Elizabeth'le kuzeni Mary Stuart arasındaki taht kavgası, konuyu bilmiyorsanız hemen hemen hiçbir şey ifade etmiyor filmde. Korsan Raleigh'le Elizabeth'in aşkı da ucuz aşk romanlarının düzeyine bile ulaşamıyor, şömine önünde öpüşme gibi zorunlu hareketleri başarıyla yapsa da. E, kadın kahramanının lakabı 'bakire'yse fazla ileri gitmek mümkün olmuyor. Geriye çok gösterişli ama sığ mı sığ bir film kalıyor.

Elizabeth: Altın Çağ

Orijinal Adı: Elizabeth: The Golden Age Yönetmen: Shekhar Kapur Oyuncular: Cate Blanchett, ICIive Owen, Geoffrey Rush, Samantha Morton, Abbie Cornish, Jordi Molla Türü: Dram Ülke: Fransa, ingiltere

* * *
Ozon'u delen melek
Bu hafta barok filmler haftası desek yeridir. Eizabeth gibi 'Angel' da kostüme bir dram. Elizabeth kadar ciddi olmamasına karşın Angel söz konusu filmden daha da sıkıcı. Bu da Ozon'u auteur yapar mı bilmem. Sahi nedir bu Ozon hayranlığı? Bir iki eli yüzü düzgün film yapmakla büyük sinemacı mı olunuyor? Ang Lee'nin, Andrew Dominik'in, Cronenberg'in bir tek planını Ozon'un tüm filmlerine değişmem.

İLHAM SCARLETT O'HARA
Ucuz, pembe Barbara Cartland tarzı romanlar yazan hırslı bir genç kızın aynen yazdığı romanlardaki gibi bir hayat sürmesini anlatıyor Angel. Film ti'ye aldığı pembe roman dünyasından aslında uzağa düşmüyor. Tabii ki bu dünyanın kitsch'liğinin farkında olarak yapıyor bunu ama bu far-kındalık bir şey değiştirmiyor ki! Daha entelektüel bir hava veriyor ama sunulan sonuçta aynı sığlık.

Filmin ilham kaynakları 1930'ların 40'ların epik melodramları, 'Rüzgar Gibi Geçti'nin Scarlett O'Hara gibi karakterleri. Ozon sevimlileştirdiğini düşünse de filmin kahramanı Angel (Romola Garai) son derece sevimsiz, bencil ve seyircinin sempatisini kazanamayan bir karakter. Yoksul evinde, büyük bir yazar olmayı hayal eden Angel pek bir çaba harcamadan bu başarıya ulaşıyor. Hayallerindeki evi alıyor, istediği adamla evleniyor ama gerçek sevgiyi bulamıyor. Bütün bunları Angel hayal mı ediyor yoksa diyorsunuz ama hayır, film böyle bir şey söylemiyor. Sonuçta Ozon romantik bir film mi yapmaya çalışmış da başaramamış yoksa o filmlerin parodisini mi yapmak istemiş de mizahı eksik kalmış, söylemesi zor.

Angel
Orijinal Adı: Angel Yönetmen: Francois Ozon Oyuncular Romola Garai, Sam Neill, Charlotte Ramp-ling, Lucy Russell, Michael Fassbender, Jacgueling Tong, Türü: Dram