Seçimler yaklaştıkça inciler ortaya dökülüyor. Muhalefet ortadan kalkınca “gemi azıya almışlar” meydanda rahatça at gezdiriyor… Toplumu inciten son açıklama AKP Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz’ın sözleri oldu. Yılmaz Adayına oy isterken;” vereceğiniz destek, ruzi mahşerde (kıyamet günü) beraat belgeniz (kurtuluş) olacak.” Deyiverdi. Yani AKP her seçimde yaptığı din sömürüsüne başladı!.. Aklıma hemen bir soru geldi. Bu […]

Seçimler yaklaştıkça inciler ortaya dökülüyor. Muhalefet ortadan kalkınca “gemi azıya almışlar” meydanda rahatça at gezdiriyor… Toplumu inciten son açıklama AKP Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz’ın sözleri oldu. Yılmaz Adayına oy isterken;” vereceğiniz destek, ruzi mahşerde (kıyamet günü) beraat belgeniz (kurtuluş) olacak.” Deyiverdi. Yani AKP her seçimde yaptığı din sömürüsüne başladı!.. Aklıma hemen bir soru geldi. Bu durumda İttifakta MHP’ye oy vermek zorunda kalan AKP’liler ne yapacak?.. Bir yanda Cennet diğer yanda ittifaka oy verme talimatı!.. Neyse.

AKP’nin uyguladığı din sömürüsü yeni değil. Ta kuruluşundan beri kullandığı yöntem… Şimdinin AKP Genel Başkan danışmanı, eskinin AKP İstanbul Milletvekili Oktay Saral: Of Belediye Başkanıyken: “Allah, Başbakanımızı nasip ettiği için her gün iki rekât şükür namazı kılmamız gerekir.” Diyerek AKP’nin siyaset felsefesini ortaya koymuştu.

Ancak bu açıklama Trabzon Müftü Yardımcısı Zeki Aksoy’un pek hoşuna gitmedi. “Kişi için ne şükür ne de başka namaz olmaz. Her şey Allah için, Allah rızasına yapılır.” Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da böyle bir uygulamanın dinde yeri olmadığını beyan etti. Ancak RTE bu açıklamayı beğenmiş olacak ki Oktay Saral daha sonra AKP’den milletvekili seçildi. Ali Bardakoğlu’nun da görevi sonlandı…

Siyasi tarihimizde ender görülen bu davranış, politik olarak toplumun inancını sömürmenin yanı sıra AKP içinde yeni bir akımın doğmasına, Erdoğan’a yapılan övgülerinde yalakalığın ötesine geçmesine neden oldu!..

AKP’liler önce Genel Başkanlarını Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal ile eşleştirmeye çalıştı. Egemen Bağış; Erdoğan’ın “İkinci Atatürk olacağını” ifade etti. Yiğit Bulut geri kalmadı. Milat gazetesinden Nil Gülsüm’e;” Erdoğan benim Atam.” deyiverdi.

Başkanlarını milletinin atası olarak görmek de bazı AKP’liler için yeterli olmadı. Rotalarını evrensel boyuta çevirdiler… İlk çıkışı AKP Çorum Milletvekili Murat Yıldırım yaptı. Dedi ki; “RTE Ümmetin Lideridir.” Bu çıkışta kesmedi. Milat Gazetesi’nden Nil Gülsüm’e verdiği röportajda Şamil Tayyar Erdoğan için şunları söyledi: “dinamikleri değiştiren ve yönlendiren bir dünya lideri olmasıdır!..”

“Dünya lideri” olmak da Erdoğan sevdalısı Atılgan Bayar’ı tatmin etmiyordu. Belki de bu sıfatı fazla “laik” bulmuş, dini değer katarak dozu daha da yükseltmek istedi… Bayar Erdoğan’ı “Halife-i ruyi zemin” yani “bütün yeryüzünün halifesi – hâkimi” olarak tanımlayarak herkesin önüne geçtiğini zannediyordu.

Hatırlarsınız ilk olarak dini değerleri açıkça kullanan AKP Kırklareli İl Başkanı Hüsmen Ağa Terkin olmuş, müthiş bir buluşla Hz. Muhammed’in AKP amblemli nüfus cüzdanını yaptırmış ve “Tayyip” ismini çocuklarının arasına koymuştu… Dananın kuyruğu burada koptuğu için yarış tam bir cahiliye dönemine dönüşmüştü… Bu nedenle eski AKP Milletvekili Agâh Kafkas: “Başbakanın sözü Peygamber sünnetidir.” Açıklamasıyla Bayar’ın önüne geçivermişti.

Ama Bayar da Kafkas da yanılıyordu. Çünkü AKP Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser “ Biz Başbakanımızın aşığıyız, Başbakanımız bizim için adeta ikinci peygamber gibidir.” Diyerek işi daha da büyütüyordu!..

AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin’in “Sayın Başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir” sözü, İsmail Hakkı Eser’i tamamlayan bir çıkış oldu…

Herhalde burada dururlar derken; AKP Düzce Milletvekili Fevai Aslan noktayı koydu. “RTE Allah’ın bütün vasıflarını taşıyor…” Allah’ın bütün sıfatlarını taşıdığı söylemi ŞİRK’tir.

Buna rağmen ne AKP’den ne de RTE’den bu sözlere tepki gelmemesi inanç sömürüsünün utanç verici düzeyini göstermektedir…

Oysa Cumhuriyet Gazetesinin Charlie Hebdo karikatürlerini yayımlanmasını “kutsala hakaret” olarak niteleyen Erdoğan; “Bu ülkede kimsenin kutsalına hakaret ettirmem” demişti. Şimdi sormak gerekir; Adeta yarış halinde dini istismar ederek övgüler yağdıranlara bu güne kadar ne yapıldı?!! Hepsi taltif edildi… Bu nasıl Müslümanlık? İnançları rencide edenlere göz yuman bir anlayış artık devam etmemeli!..