AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat Depreminin yıldönümünün bir gün öncesi, Hatay’a gitti ve insanların kanını donduran şu sözleri söyledi; “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi?"

Hatay garip kaldı!

Bu konuşma, ”oy toplamak için yapılan tehdittin” söze dönüşmesiydi…

Ve aynı zamanda, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin tehdit ve şantajla geçecek olan stratejisinin açıklanmasıdır…

Deprem felaketinin getirdiği vahşet, insanların dayanılmaz acıları, çöken evlerin yarattığı travma, hatta ölüm bile, Erdoğan’ın koltuk sevdasının önünü kesmemiştir…

Bu sözler ne acı ki, salonu dolduranlar tarafından alkışlandı!

O söz ve alkışlar, yaşama saygısızlıktır…  

Alkışlayanlar acılı insanlarla hiç mi empati kuramadılar?

Bu vahşi duruş, toplumumuzun nasıl düşünce yoksunu bırakıldığını, bölündüğünü, vicdansızlaştırıldığını, çıkara ve güce tapmaya alıştırıldığını, bir kez daha gözler önüne seriyor!

∗∗

Özellikle Hataylılar, bu tehditte pabuç bırakmadılar!

5 Şubat saat 4.17 de Hatay’da Yunus Emre Parkı ve Köprübaşı mevkiinde düzenlenen anma etkinliğine katılanlar, inadına "Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok" sloganları atarak iktidara gerekli cevabı verdiler…

6 Şubatta yapılan toplantılara katılmak için Hatay’a gelen Sağlık bakanı Fahrettin Koca’yı , milletvekillerini, siyasileri, kamu görevlilerini ve kendi HBB Başkanı Lütfü Savaş’ı, yetersizlikleri ve daha da önemlisi, felaketi  umursamadıkları için protesto ettiler…

∗∗

Bugünkü yönetim anlayışının, Türkiye’ye ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına kendini ait hissetmediğini, her vesileyle dağını taşını sattığını biliyoruz…

Tüm değerlerini yok etmeye çalıştığını da yaşayarak görüyoruz…

Kendince uydurduğu bazı tanımları açıkladığında, cehaletlerinin ortaya çıkışına aldırmadıklarına da alıştık…

22 yıldır yalan dolanla ve algı yöneterek, devletin soyulmasına, emekçinin sömürülmesine müsaade ettiklerinin de farkındayız…

“Türk Müslümandır” diyerek farklı ırkı, inancı, dili, cinsiyeti kabul etmediklerini de duyduk… Kadın erkek eşit değildir!” de dediler!

Yani Talibanlaşmak heveslerini açıklamaktan da geri durmadılar…

Peki biz ne yaptık?

Sessizce durduk!

Biz sustukça, bu azınlık bağırdıkça bağırdı!

Sonuç, işi ölülerimize saygısızlığa kadar götürdüler!

∗∗

Bu pervasızlık ne kadar daha sürer?

Önceki yazımda, 1989 yerel seçimler öncesi Turgut Özal’ın, “eli kolu bağlı Belediyeler yaratmayın!” sloganıyla yaptığı seçim propagandasının fiyaskoyla neticelendiğini yazdım…

ANAP’ın yok oluşunun ilk adımı olduğunu da belirttim.

Umarım şimdi AKP bekleyen sonuçta farklı olmayacak!

∗∗

Turgut Beyin oğlu siyasetçi Ahmet Özal’ın bu konuyla ilgili gönderdiği düşüncesini sizlerle paylaşmak isterim.

Oğul Özal diyor ki;” 1989 seçimlerinde Anavatan partisinin kampanya ajansı, aynı bugün sayın Erdoğan’ın söylediğini kampanya haline getirip tüm seçmenleri tehdit etti…

Büyük bir hata yapıldı.

1989 seçimlerinde Anavatan Partisi Malatya hariç her yeri kaybetti.”

∗∗

Ahmet Özal gerçek bir ekonomist ve bankacıdır.

IMF ile ABD ve İngiliz Bankalarında görevler aldı…

Diyor ki,” Erdoğan oy almak için halkı tehdit ediyor, ancak ekonominin gidişini durdurması mümkün görünmüyor. Dolar 40 TL’nin üzerine çıkmadan çöküşü durduramaz!”

Geçmişin kötü gidişatının içinde olan bir deneyimin, bugünü değerlendirmesi bazılarının kulağına küpe olmalı…

Ama bu tecrübeyi yorumlayacak olanlar nerde??

∗∗

Hataylılar haklı nedenlerle Lütfü Savaş’ı istemediklerini söylüyorlar…

Oysa, CHP Genel Başkanı, yaptırdıkları kamu araştırmalarına dayanarak Savaş’ın, diğer atadıkları eski Büyükşehir Belediye Başkan adayları gibi, halk desteğine sahip olduğunu açıklamıştı.

Oysa araştırmayı yapan ve onun maliyetini karşılayanların sonuçlarına inanmak, siyasetin ciddiyetiyle bağdaşmaz!

Üstelik CHP kültüründe “ÖNSEÇİM” yapmak vardır.

Bu yöntem CHP’li parti üyesine saygının da belirtisidir…

Binlerce partili üye, yönlendirilmiş araştırma Firmalarından daha güvenli sonuçlar çıkarır… Örnek Lütfü Savaş…

Kaldı ki yeni yönetim, “söz ve karar Hakkını üyeye vereceğini, tüm adayların üyeler tarafından belirleneceğini, CHP Kurultayında namus ve şeref üzerine söz verdi.

Sormak lazım!

Sayın Genel Başkanın, “”namus ve şeref andından “vaz geçmesini sağlayan kim ve hangi güçtür???

Umarım PM bu konuda ve diğer illerle ilgili sıkıntıları da gidermek adına, eğilim yoklamalarıyla yeniden adaylarını belirler, halkın sessiz kızgınlığını yok eder, yerel iktidar zaferiyle laik demokratik hukuk devleti yeniden ayağa kalkar…

Henüz vakit geçmiş değil!

∗∗

Halkın CHP’ye umut bağlıyor olmasının nedeni, Türkiye’nin bu gerici iktidardan kurtarılması talebidir!