Şairler beni bağışlarsa, şiirde dizelerin ilk harflerini yukarıdan aşağıya sıralayarak anlamlı bir sözcük meydana getirme sanatı olan “akrostiş”in

Şairler beni bağışlarsa, şiirde dizelerin ilk harflerini yukarıdan aşağıya sıralayarak anlamlı bir sözcük meydana getirme sanatı olan “akrostiş”in amatörlerin “çocukluk hastalığı” olduğunu ileri süreceğim. “Akrostiş”te naiflik vardır biraz, yazan açısından. Ama daha çok bir “vazgeçememe” ve “kavuşamama” hali vardır. Naiflik,  komiklik derecesine varınca, dalga geçerler yazanla.

“F@TİH” projesinden, Başbakan “Her ne kadar bazıları F@TİH adıyla dalgasını geçiyorsa da, bu proje hakkıyla icra edildiğinde onlara gerekli tokadı atacaktır” diyene kadar haberdar olmamıştım. Kim dalga geçti, bilmiyorum.

F@TİH bir “proje”, ama “F@TİP” olmasın diye Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi demişler. Kim bilir, hangi akrostiş meraklısı ortaya bir F@TİH çıkarmak için ne kadar uğraştı da buldu; proje yerine “hareket” demeyi. Bazen insan öyle zorlanır ki, sevgilinin adının bir harfine sözcük uydurabilmek için.

Kabul etmek gerek, AKP teknoloji tutkunu. Öğretmenler Günü hediyeleri de teknolojik oldu bu yıl: F@TİH!

AKP fikriyatına yakın teknoloji meraklısı yazarlar pek heyecanlandılar projeden. Yetmez, fazlasını isteriz dediler.
 
Uzmanı olmadığım alanlarda konuşmaktan hoşlanmıyorum. Dün eğitimci bir profesör arkadaşa sordum F@TİH’i.

“En kötü yatırım altyapısı hazırlanmadan teknolojiye yapılan yatırımdır” dedi; “Türkiye tam bir teknoloji projeleri mezarlığıdır. Sınıfları akıllı tahtalarla, bilgisayarlarla donatabilirsiniz, ancak onları kullanacak öğretmene gerekli eğitimi verememişseniz bir anlamı olmaz. O bilgisayarların eğitimde kullanacağınız yazılımlarını hazırlamamışsanız olmaz. Öğretmenleri şimdi aldığınız teknolojiyi kullanacak duruma getirmek için eğitene kadar aldığınız teknoloji eskimiş olabilir. Eğitimde nitelikli öğretmenin yerini alabilecek hiçbir teknoloji yoktur. Oysa, eğitim sistemi faks çekme becerisinden yoksun öğretmenler yetiştirir hale geldi.”

Sahi; son yıllarda iktidarın büyük heyecanla anlattığı teknolojik eğitim projeleri ne halde bugün? Kaç öğretmen, faizsiz banka kredileriyle çok uygun koşullarda aldıkları bilgisayarları satmak zorunda kaldı? Üç yıl önce açılan bilişim sınıfları ne halde, biliyor muyuz?

Teknolojiye karşı değiliz. Ancak, hazırlıksız yapılan yatırımları ve önceliklerin belirlenmemesini sorgulamalıyız.

Yüzde 80’i kredi kartı borcuyla boğuşan, birkaç ay sonraki maaşını bile o kartlar “sayesinde” harcamış olan, kitap alıp okuyamayan, Avrupalı meslektaşından 180 saat fazla çalışıp onun yarısı kadar maaş alan, hala 70 kişilik sınıfları olan öğretmenlerinizi “akıllı tahta”ların karşısına koysanız ne olacak?

Her gün hepimizin daha fazla “güvencesiz” çalışmaya zorlandığı bir memlekette; 400 bin öğretmen atama bekliyor. 70 bin civarında öğretmen kadrolu meslektaşlarının sahip olduğu sosyal güvencelerden yoksun “sözleşmeli”, bir o kadarı da “ücretli” çalışmakta. İhtiyaç karşılamak için öğrencilerinin cebine el atıp langırt oynatan okullarımız oldu. Bu durumda, “Öğretmenler Günü”nde vereceği başka müjdeleri olmalı hükümetin. 

Haydi, bu yıl “F@TİH”le idare etti, seneye 24 Kasım’da ne verecek? Eğitimci arkadaşımın bir önerisi var: Seneye verilecek müjde “CİHA@D” olsun.

Yanlış anlayıp dalga geçecekler, “Bunlar İngilizce de bilmiyor” diye rahatlıkla fırçalanabilir. CİHA@D da bir proje; Computer Instructed Highly Advanced Degree. Hem teknolojik, hem İngilizce; pek havalı…

Türkçesi Bilgisayar Eğitimi ile Yüksek Diploma gibi bir şey. F@TİH projesinin öğretmenleri CİHA@D projesi sayesinde İngilizce eğitim veren üniversitelerimizden birinden, bilgisayarla uzaktan ders alarak, işi çok yüksek derecede bildiklerine dair diploma alacaklar!

Bunu şaka sayabilirsiniz, ama Erdemli İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün ölen öğretmenler için mevlit okutma kararı alıp, okullara yazı göndererek “Öğretmenlerin en az yarısı mevlite katılsın” dediği şaka değil.

Müdür Bey ön almış, aslında bu kararı bakanlık almalıydı. Öğretmenlik ölüyor!