Chavez diktatör mü? (1)

Dünya basınının büyük bölümü, Venezuela'da yayın yapan Radio Caracas Televizyonumun (RCTV) 20 yıllık lisansının iptal edilmesi nedeniyle Venezuela'nın seçimle işbaşına gelmiş olan Devlet Başkanı Hugo Chavez'e yönelik ağır suçlamalarda bulunuyor. Batı basınının ve Batılı haber ajanslarının egemenliğindeki medya Chavez'i "kabadayı", "militarist", "otoriter" ve "diktatör" olarak niteleyen başlıklarla dolu.

Küreselleşme sürecinin dünyayı küçülttüğünü, gelişkin iletişim teknolojisinin artık her an nerede ne olduğunu öğrenmemizi sağladığını öne sürenlere inat, Venezuela'da neler olduğunu bilebilmek için çok çaba harcamak gerekiyor. Chavez hakkında kabaca neler biliyoruz? Venezuela'da 1998 yılında başlayan ve ağırlıklı olarak yoksul kesimlerin katıldığı halk hareketi, Devlet Başkanlığı'na Hugo Chavez'in seçilmesiyle yeni bir döneme girmişti.

Küreselleşmeci medyaya bakarsanız petrol rafinerilerinde çalışan işçilerin ve Karakas'ta gecekondularda yaşayan yoksulların desteğini alan Chavez yönetimi bütün ülkedeki insanlara hiçbir şey veremeyerek başarısız olmuştu. Onlara bakarsanız bu kötü yönetime Chavez'in ABD'ye kafa tutması, ABD'nin bir numaralı düşmanı Küba Devlet Başkanı Fidel Cast-ro'yla olan yakınlığı, petrol rafilerilerinin bir bölümünü devletleştirmesi eklenince artık iktidarda kalamaz duruma gelmişti. Oysa Chavez yanlılarına göre, sağlıktan eğitime kadar bütün kamu hizmetlerinin, o zamana dek bu hizmetlerden yararlanamayanlara parasız olarak götürülmesi gibi önemli reformlar başlatılmıştı. Chavez yanlıları kendilerini hem sosyalist hem de Latin Amerika ulusalcılığının simgesi Bolivarcı olarak tanımlıyorlardı.

• • •

İşte Radio Caracas Televizyonu (RCTV) isimli yayın kuruluşunun adı ilk kez o dönemde öne çıktı. Ticari bir televizyon kuruluşu olan RCTV büyük sermayedarların güdümün-deydi ve 2002 yılına kadar daha çok eğlence odaklı bir yayıncılık gerçekleştiriyordu. O yıl RCTV'nin yayınları Chavez karşıtlığına dönüştü ve bütün ticari televizyonlarla birlikte Chavez'in görevi bırakmasına yönelik kitlesel gösteriler düzenlenmesi doğrultusunda yayın yapmaya başladı. Bu gösteriler sırasında ortaya çıkan çatışmalarda yaşamını kaybeden kişilerin Chavez'in adamları tarafından öldürüldüğü haberlerini RCTV yayımlayarak, gösterilen şiddetlenmesi doğrultusunda yayın yaptı (sonradan bu işi yapanların Chavez'in adamları olmadığı görüntülerle kanıtlandı).

Bundan güç alan bazı askeri yetkililerin ve egemen sınıfların öncülüğünde gerçekleştirilen bir darbeyle Chavez Başkanlık Ofisi'ni terketmek zorunda kaldı. Askerler tarafından bir tutukevine götürüldü. Küreselleşmeci güçler ve onların güdümündeki Batı medyası Chavez döneminin kapandığından emindi. Ancak onların beklemediği bir olay gerçekleşti. Chavez'in tutuklanmasından birkaç gün sonra olayı öğrenen yüz binlerce insan Başkanlık Ofisi'ni kuşattı ve orayı ele geçirdi. Medyanın yüzde 95'inin özel ticari kuruluşların elindeki kuruluşlar olması nedeniyle, gelişmelerle ilgili "yansız" haberleri sadece kamu yayıncısı olan bir televizyon kuruluşu verebiliyordu.

Ancak darbeciler o kuruluşun elektriklerini keserek yayın yapmasını önlemeye çalıştılar. Chavez yanlılarıysa kamu yayıncısının yayına devam etmesi için ayrı bir gönüllü ekip oluşturmuşlardı. Sonunda darbeciler Chavez'i serbest bırakmak zorunda kaldılar. Chavez halkın geri aldığı bürosuna askeri bir helikopterle getirilip bırakıldı. RCTV bu gelişmelerin hiç birini yayımlamadı. Haberleri karartarak, sansür uyguladı.

• • •

Chavez, birkaç yıl önce ikinci kez girdiği Devlet Başkanlığı seçimlerini bu kez çok daha büyük bir oy oranıyla kazandı. İçinde bulunduğumuz yılın ilk aylarında RCTV'nin 20 yıllık lisansının yenilenmedi. İşte Batı basınının Chavez'e saldırısının nedeni bu televizyon kuruluşu! Küreselleşmeci basın incelendiğinde bu kapatma gerekçesini "darbeye destek olmak suçlamaları" olarak yuvarlıyor. Oysa ortada "suçlama" değil, isteyen herkesin görebileceği -Milyonlarca Venezuellalının saniye saniye yaşadığı- bir "gerçek" var.

Konuya gelecek yazıda devam edelim...