Yaz yaz bitmiyor… Şimdi de 18 saat süren Parti Meclisi toplantısından sonra açıklanan adaylar CHP’de fırtınaya yol açmış görünüyor. Tüm gazetelerde, köşe yazılarının çoğunda konu bu… Kimi, İstanbul’da başarılı ilçe başkanları yerine başka adayların gösterilmesini cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası istenen olağanüstü kurultaya bağlamakta; kimi, parti içinde ortaya çıkan bu kadar patırtının aday belirlenme sürecinde ön seçimler […]

Yaz yaz bitmiyor… Şimdi de 18 saat süren Parti Meclisi toplantısından sonra açıklanan adaylar CHP’de fırtınaya yol açmış görünüyor. Tüm gazetelerde, köşe yazılarının çoğunda konu bu…

Kimi, İstanbul’da başarılı ilçe başkanları yerine başka adayların gösterilmesini cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası istenen olağanüstü kurultaya bağlamakta; kimi, parti içinde ortaya çıkan bu kadar patırtının aday belirlenme sürecinde ön seçimler gibi yerelin iradesini bir yana bırakılmasının sonucu olduğunu söylemekte; kimi bu kavgayı zayıf yönetim ve zayıf kadrolara bağlarken buradan CHP’nin sonuna kadar uzanmakta.

Aslında medyada CHP’ye yönelen tartışmaların çoğu eskilere dayanıyor ve. siyasal arenada nerede durduğu, neyi temsil ettiğine ilişkin bu tartışmaların, üst üste aldığı seçim yenilgileri gibi kendi içinde güçlenen ayrılıklarla da ilgisi büyük.

CHP içinde, an azından, ulusalcı, merkez, sosyal demokrat gibi üç farklı yaklaşımın olduğu biliniyor. Bunlardan bir uzlaşma çıkarması da, bu uzlaşmanın kitleleri ilgilendirecek anlamlı bir siyaseti temsil etmesi de zor; bu nedenle bitmeyen kavgalar da cabası!… Çünkü seçim zamanları isimler üzerinde büyüyen kavgaların, kişisel hırslar kadar, ideolojik-siyasal seçimlerinin net olmamasıyla da ilgisi var.

İçindeki patırtıların kamuoyuna yansıması ve bu yolla gelen eleştirilerin Parti yönetiminin hiç hoşuna gitmediği tahmin edilebilir. AKP’deki tek adam iradesi, hukuk dışı davranışlar dururken CHP’nin attığı her adımın niye bu kadar tartışmaya yol açtığını sordukları gibi aday belirlemesini Parti’nin iç-işi olarak gördüklerine de kuşku yok.

Oysa CHP yıllardır çok parçalı kimliği nedeniyle tartışılmakta; bu tartışmalar kaçınılmaz ve gerekli de… Daha önceleri demokratik solda bir güçlenme adına önem taşıyordu bu tartışmalar; şimdi ise, değişen siyasal rejim, ilerleyen siyasal İslam nedeniyle bu gidişata muhalif herkes için önemli; çünkü CHP’nin duruşu ve seçimleri onun dışındaki birçok çevreyi etkilemekte.

Kuşkusuz ki, bu koşulların CHP’yi de zorlamakta ve bazı çareler aramaya yöneltmektedir. Son seçimlerde muhafazakâr ve milliyetçi değerleri daha dikkate almaya, sağın popülist söylem ve politikalarını benimsemeye yönelik seçimlerin bu arayışlar sonucu olduğu açık.

Bu yoldaki seçimlerin yalnız seçim taktikleri olarak değil Parti’nin kimliği açısından da önemi var.

Şöyle ki, CHP seçim stratejisini toplumun muhafazakâr ve dindar eğilimleri üzerine kuruyor, adaylarını buna göre seçip uzlaşmacı ve popülist politikalardan yana bir tavır alma gereğini duyuyorsa, en azından “merkez partisi” olmayı seçiyor demektir.

Bunun önemli bir anlamı da, sosyal demokrat parti olma iddiasından vazgeçildiğinin itiraf edilmesi olmasıdır.

Kuşkusuz sosyal demokrasinin muhafazakârlık ve dindarlıkla doğrudan bir çelişkisi yok ama kapitalizmin, neoliberal politikaların, sosyo-ekonomik sorunların konu edilmediği bir siyasal anlayış tercih ediliyor, siyasal söylemini emek, sınıf, bölüşüm üzerine oturtmak yerine herkesi kucaklamak gibi içi boş bir söylem tutturuluyorsa sosyal demokrasiden de vazgeçilmiş demektir.

Bu yolda bir seçim kendi bilecekleri iştir; karışılmaz!… Ancak, bu seçimi parti kimliğine yansıtmaları, duruşlarını netleştirmelerini istemeye seçmen olarak hakkımız var.

Bunun CHP’de bir küçülmeye yol açacağı düşünülebilir; ancak CHP’nin Avrupa’daki sosyal demokrat partilerin değil ABD’deki Demokrat Parti’nin yolunu tutması gibi bir kararlılık ve bu yolda bir netliğe ulaşmasının şizofrenik parti yapısı son bulduğundan kendi içindeki kavgaları azaltabileceği gibi, bunun üzerine kuracağı siyasetin daha inanılır olması gibi yararları da olabilir.

Bugün değilse de, yerel seçimler sonrası bunları düşünmek ve tartışmak gerek.