Bu köşede mektup yazmanın elbet bir sorumluluğu olmalıdır. Sokağın sözcülüğünü yapacağım. Her seçim öncesi partiler olarak “nasıl yapmalı” ve “kimlerle yapmalı” diye tartışırsınız. Fakat halkın siyasete katılım kanalları tıkalı olduğu için biz hep bildik siyasi sonuçları seyrederiz.

Seçimlerde birleşik mücadele ile “iktidar” olmak yerine, muhalefet için sadece milletvekili üreten partiler olmayın!

Haklı olarak “halklar adına” siyaset yaptığınızı ifade edersiniz, halkların seçimlere dair beklentilerini dikkate almazsınız. Zira halklar sizlerin evliliğini değil, 7 Haziran’da demokratik blok hareketi inşa etmenizi istiyor. Halkların beklentisini ve sokağın sesini dikkate almalısınız. Kahve, ev, okul, işyeri ve park sohbetlerindeki ortak eğilim, sizlerin AKP karşısında seçim ittifakı ile güç birliği sağlamanızı istiyor.

Oturduğum yerden gözlem yapmıyorum. Yüzlerce panelde, toplantıda, eylemde, sohbette bulundum. Değişik görüşlerden, kültürlerden ve siyasi yapılardan binlerce insanla temas ettim. Yurtiçinde ve yurtdışındaki sol seçmenlerin yüzde 95’inin ortak eğilimi “sol, güç birliği yapmadan asla iktidar olamaz” yönünde!

Sizlerin “resmi seçim mesajlarınız” ile seçmenlerin verdiği mesaj taban tabana zıt! Halklar, AKP’yi geriletecek seçenekten yanadır. Bu ise “seçimde blok hareketi yaratmakla olur” diyorlar. Çünkü seçmenler, AKP’nin adım adım inşa ettiği mezhepçi, totaliter ve yolsuzluk rejimi karşında, kendilerinin ve çocuklarının geleceğinden endişeli ve tedirgin.

Çare olarak demokrasi, emek, barış, eşitlik, laiklik, hukuk ve sosyal devlet gibi değerleri savunan halk, devletleşen AKP’yi tehdit olarak görüyor ve bu tehditten kurtulmanın yolunu sizlerin seçim bloğu yönünde atacağınız adımlarda görüyor. Bu adım ile halk seçimlerde sizlere destek olmak için daha da angaje olacaktır. Aksi tutumun, AKP tarafından inşa edilen mezhepçi faşizme, çatışmalara dayalı toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesine ve başkanlık modeli ile tek adama dayalı diktatörlüğe yol açacağını düşünüyor. Bu durumda ise halk seçimlerde beklenilen düzeyde angaje olmayacak gibi görünüyor.

Sol seçmen artık, kişilerin, grupların ve partilerin siyasi bencilliklerinden, kibirlerinden ve kıskançlıklarından bıkmış ve yorulmuş durumdadır. Parti ihtiraslarınızın toplumsal sorunların çözümüne engel olduğunu tekrar hatırlatmak istiyor. Sol seçmen “ayrışmayın, seçimde birleşik mücadeleyi seçin” diyor.

Halklar sol blok önerisini, “ilkeler” ya da “bize tabi olun” derinliğindeki sığ tartışmalarla kurban etmenizi hiç mi, hiç istemiyor. “Nasıl bir Türkiye istiyoruz” sorusunu anlatan ortak bir seçim programı zemininde buluşabilirsiniz.

Vereceğiniz bir “blok” müjdesi ile tüm toplumsal kesimleri, emek, laiklik, özgürlükler, sosyal haklar, eşitlik ve barış eksenli bir siyaset programıyla sandıkta ve sokakta buluşturabilirsiniz.

Bunun için birbirinizle ilişkilerinizi gıyaptan, basın üzerinden değil, temas ederek sürdürün, “sol blok” için görüşmelere başlayın. Bu, önyargılarınızı da kırmaya yardımcı olabilir.

Eğer sizler 7 Haziran’da halklara umut olacak seçimde blok hareketiyle birleşik mücadeleyi gerçekleştirirseniz, bunun yaratacağı toplumsal sinerjiyi büyüterek, AKP’yi kesinlikle zayıflatacağınızdan emin olabilirsiniz. Çünkü sandığa gitmeyen tepki oylarını bu sinerjiyle harmanlayarak siyasetin kaderini değiştirebilirsiniz. 7 Haziran’da ‘küçük olsun, benim olsun’ bencilliği ve milletvekili olma savaşlarından kurtulup, birebir emsal teşkil etmese de solun Türkiye’de SYRIZA gibi başarıya ulaşabileceğini göstermek boynunuz borcudur.

Sizler 7 Haziran’da ortak güç oluşturmak gibi acil bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyasınız. Çünkü geleceği sağ ve İslamcı iktidarlara terk edilmiş, mezhepçi politikaların mağduru haline gelmiş halkların artık ‘bu sol bir şeyler yapmalı’ ve ‘sol güç birliği mümkün’ çığlığını duyunuz!

Bu çağrıları duyacak mısınız? Halklara mı kulak vereceksiniz, yoksa kendinize mi? Nasıl bir sınav vereceğinizi, hep birlikte 7 Haziran’da  göreceğiz.