Chris Cornell’in ardından

Geride kalan hafta çok büyük bir müzisyen hayatını kaybetti. Özellikle 1990’lı yıllarda grunge tavrının yükselmesinde kilit rol oynayan Chris Cornell elli iki yaşında aramızdan ayrıldı. 20 Temmuz 1964 tarihinde Seattle’da dünyaya gözlerini açan Cornell hem Soundgarden, hem de Audioslave gibi öncülük yaptığı gruplardaki üretimleriyle rock & roll müziğinin unutulmaz isimlerinden oldu.

Soundgarden’ın sadece grunge için değil, 1990’lar boyunca gelişen alt. rock için ne denli önemli olduğu ortada. Birçok gruba yol açtılar. Cornell sadece Soundgarden’ın yaşarken efsaneleşen sınırlarında kalmayı tercih edebilirdi. Ama bunu yapmadı ve başka şeyleri de denemek istedi. İşte Audioslave bu denemenin bir sonucudur. Audioslave beklentileri karşıladı mı, tam olarak hayır. Hayal kırıklığı mıydı, belki. Stadyum dolusu insanın tek bir ağızdan söyleyeceği şarkılar kaydetti mi, kesinlikle evet.

İçinde Rage Against the Machine ve Soundgarden gibi dev ekiplerin üyelerini barındıran bir süpergruptu Audioslave. backtothesound.com’dan Hande Yıldırım grubun 2002 çıkışlı aynı adlı uzunçaları hakkında yazarken “ Audioslave’in ilk albümünü yayımlayacak olması rock dünyası için yaşanabilecek en heyecanlı olaylardan biriydi herhalde” derken haklı. Gerçekten öyleydi. Rage Against the Machine ve Soundgarden’dan üyeler güçlerini birleştirmişti bir kere. Beklenti bu nedenle büyüktü. Ama Audioslave’in o ilk albümünün söz konusu beklentileri karşılayamadığı bugün bile üzüntüyle dillendirilir.

Diğer taraftan iyi şarkıların da bu albümün içinde olduğunu belirtmek lazım. Audioslave lokal bir grup değildi. Sound olarak güçlü enstrüman geçişlerini parçalarında hayata geçirdiler. Hit yazdılar. Bugün hiç kimsenin Like a Stone’un berbat bir şarkı olduğunu savunabileceğini sanmıyorum. İki numarada ses veren Show Me How to Live ve sözlerin zayıflığına rağmen vurucu kanallarıyla sivrilen Set It Off, Audioslave’in iyi taraflarından örneklerdir. Bu ilk albümden iyisini ilerleyen yıllarda yaptı Audioslave, ancak ilk ışık burasıydı ve eleştirilen tüm yönlerine karşın onların “biz buradan devam ediyoruz” dedikleri nokta burasıydı.

Chris Cornell artık yok, ama dünya döndükçe onun vurucu vokali yaşamaya devam edecek. Audioslave’ın ilk albümü de hep hayatta kalacak. Çetin Altan’ın lafıdır: “İki çeşit insan vardır. Mezara girenler ve ansiklopedilere girenler.” Cornell ikinci kategoride. Çünkü iyi müzisyenler mezara girmezler.