Türkiye’nin ekonomik açıdan büyük başarılara imza attığı dönemlerden geçiyoruz. Devasa yatırımlarda kullanılan betonun haddi hesabı yok. Havaalanları ve köprüler yapılıyor. Otoyollar dökülüyor. Tüneller açılıyor. İş merkezleri dikiliyor.

Euro, dolar ve altın bu ülkede “en şanlı” günlerini yaşıyor. Devamlı surette değer kazanıyorlar. Bu vaziyet ülkemize hem yatırımcı çekiyor, hem de turistlere “yeryüzü cenneti” armağan ediyor. 12 Eylül 1980 sonrasının mucizeler yaratan büyük “ekonomi dâhisi” eski başbakan ve eski cumhurbaşkanı Turgut Özal ülkemize nereden bakılması gerektiğini, kimsenin aklına gelmeyecek örneklerle izah ederdi:

-Türkiye’ye bir de Akmerkez’den bakın!

İstanbul’u hiç görmemiş olanlar bakımından ifade etmek gerekirse Akmerkez, Beşiktaş ilçe hudutları içinde Etiler mevkiinde 18 Aralık 1993 yılında açılan “muhteşane” bir alışveriş merkezidir. 180 bin metrekare alan üzerinde yükselen 28 katlı yapının ilk dört katında 246 mağaza hizmet vermektedir. Dünya çapında bir AVM olması arzulanan bina mimar Prof. Dr. Fatih Uran tarafından tasarlandı. Arzular da çok hızlı biçimde gerçek oldu: 1995’te Avrupa’nın, bir yıl sonra 1996’da da Dünya’nın En İyi Alışveriş Merkezi seçildi.  

Özal’ın iftiharla işaret ettiği Akmerkez’de her şeyin en pahalısı satılıyordu. Zenginler rahatça gezip tozabiliyor, bir işçi maaşına denk gelen hesaplar ödedikleri restoranlarda huzur içinde yemek yiyebiliyorlardı.

Oraya girip çıkmak bile insanlara iyi geliyordu. Bu devasa merkezin içindeki marketlerde tekerlekli sepetlere çocuklarını oturtup, akıllarına gelen her türlü paketlenmiş gıda ürünü aldıktan sonra kasaların önünde, olduğu gibi bırakıp çıkabiliyorlardı!.. Alışveriş yapmış “gibi” oluyorlardı.

O yüzden Özal haklıydı!

O yıllarda ülkeyi yönetenlerin elinde Akmerkez ve benzeri daha küçük ölçekli birkaç adet AVM vardı. 2000’li yıllardan itibaren öyle bir gelişme dönemi başladı ki, Akmerkez’i sıradan çok katlı bir apartman boyutlarına indirgeyen devasa AVM’ler sardı şehirlerimizi. Birinden çıkıp hemen yanındakine girme
imkânları cömertçe sunuldu.

İçeri girildiğinde hepsinin aynı olduğu fark ediliyordu. AVM’ler sayesinde “eşitlik kültürü” yerleşmeye başladı. Bazılarının “böyle eşitlik mi olur?” itirazları “AVM’ye hakaret” davasına dönüşmemesi ülkemizdeki “hoşgörünün” gelişen yüzü oldu.

14 ve 28 Mayıs 2023 Seçimlerinden sonra bir miktar sıkıntı baş göstermiş gibi vaziyet var. Yıllardır faizlere karşı savaşmaktan hafif bir “yorgunluk hissiyatı” söz konusu olabilir. Günlük zamlar ile bu durum dengeleniyor. Ekonomi mutluluk yörüngesine oturmak üzere… Ücret ve maaş gibi sabit gelirle yaşayanlar dışında herkes memnun ve mutlu!Bu ülkede yalnızca cezaevleri, polis ve jandarma merkezleri yok. Alışveriş merkezleri de var. Rejim değişikliği arayanlar gözlerini yeni gerçeğimize çevirmeli:

-Çok AVM’li demokrasi!