"Seni kesen eller kırılsın a oğul" Akbelen’deki talana direnen köylülerden birinin cümlesi bu da.

Çözülmeler III: Zaman

Hande Gazey - Asistan Hekim.

“Sana büyük bir sır söyleyeceğim zaman sensin.” Aragon burada Elsa'ya aşkını ilan ediyor gözükürken bir yandan da zamanın maddeden bağımsız olamayacağının sırrını da bize veriyor elbette...

Proust'un ünlü madlen keki ise tat ve koku ile, fiziksel duyum ile, çağrılan geçmiş hatıraları işaret ederken şimdiki zamanın etrafını saran geçmişi işaret eder. Ama elbette bunu ileri götürür, çünkü birebir ve kronolojik bir işaret değildir bu, geçmişi şimdiki zaman ile tekrar kurar. Bu da kendisini geçmişin ve geleceğin arasında, şimdiki zamanda bir özne yapar. Bu durumda zamanın deneyim ve eylemden bağımsız olamayacağının da sırrını verir bize.
"Ânların" kopuk deneyimleri olarak sunulan zaman, bugün sadece hayatımızın her alanını saran teknoloji ve sosyal medyanın, önce ve sonrayı boş verip -mümkünmüşçesine- 'ana’ odaklanmamızı salık veren mutluluk formüllerinin görünür ürünü değil. Yani basitçe (bu koşullarda elinde kalana tutunmaya çalışan fakat kendisini iyi hissettirecek tırnak içi unvanını kaybetmek üzere olan) "orta sınıf kentlinin" dertleri olarak okunamaz. Zira böyle okunduğunda iklim krizini Van Gogh tablosuna domates çorbası atarken protesto eder buluruz kendimizi. Tabloya bakanın/bakmayı satın alabilenin tüketiminden kaynaklı bir kriz olmadığı ortadadır. Bu anlatı o tabloyu görme ânını satan, o anı geçmişten kopartarak kamusal alandan, ortak deneyimden ve ortak deneyimin yeniden inşa etme imkanından uzaklaştıran ve hatta camların ardında sömürgelerinden gasp ettiği kültürel mirası sergileyen emperyalistlerin işaret edildiği bir eylemi görmezden gelir.

Ya da zaten şimdiki zamanı ancak yaşayabilmek için çırpınışa dönüşerek gasp edilmiş, gelecek zaman tahayyülü umutsuzlukla çalınmış, geçmişi egemenlerin zafer anlatısı ile dolu olanların "şimdilerine" dokunacak bir dili dışlar. O dil belki geçmiş anlatının yarına uzanabilir bir umudunu bugünde kuracak bir eylemde ortaya çıkacaktır.

Domates çorbası atan aktivistlere yüklenmek işin kolayı elbette, çözülen zaman aslında yarınlarını avuçlarına alabileceklerini düşünenlerin/düşünmüş olanların şu anda, şimdide ne yaptıklarını sormaya dönük. Geçmişi bugüne dahil etmek, bellekten, kolektif belleğimizden silinmiş olanı geri almak ve gelecekte bir olanak olarak dar kapıdan girmek ancak "şimdiki zamanda” eylediklerimiz ile mümkün. 

"Seni kesen eller kırılsın a oğul" Akbelen’deki talana direnen köylülerden birinin cümlesi bu da. Yaşı ömrüyle ölçülemeyecek olanın kaybını kendinden bir parçanın eksilişi ile ifade ediyor ama kendinden bir parçaya geleceğin bir olanağı olarak şimdiki zamanda sahip çıkışını da.