Darbe şakaya gelmez, ciddi iştir. Tehlikelidir. Cezası da cezaların en büyüğü: Ağırlaştırılmış müebbet hapis!

Bir darbeye direnmek ve onu boşa çıkarmak kolay değil. Darbeciler, bazen silahlı bazen silahsız, hükümetin ya da devletin kimi güçlerini de arkalarına alarak gelir. 15 Temmuz’daki gibi. Sonradan “Allah’ın bir lütfu” olarak tanımlansa da, hedefteki Erdoğan darbeyi sokakta ve halkın direnişiyle savuşturdu.

Siyaset bilimi ve darbeler tarihi, ona karşı yapılması gerekenleri çok net gösterir:

İlk elde, önemli olan darbenin adını “darbe” olarak koyabilmektir. Ardından, bu saptamada anlaşan en geniş kesimlerin; bireylerin, STK’lerin, sendikaların, meslek odalarının ve siyasal partilerin birleşik bir cephe oluşturmasını sağlamak gerekir.

Sonraki adım; kitleleri ve toplumun tüm kesimlerini, en geniş birliktelik içinde, barışçıl protestolarla, meşruiyetine gölge düşmeyecek ve ahlaki üstünlüğü tartışmasız şiddet dışı eylemlerle harekete geçirmek; tüm yasal, hukuki araç ve kurumları da sonuna kadar kullanmaktır.

Bu süreçte, geçmişte birçok açıdan eleştirmiş olabileceğiniz yargının, yasamanın, medyanın darbeye karşı çıkanları yanınıza almak, eleştirdiğiniz anayasayı ve darbenin hedef aldığı kurumları savunmak gerekir.

En geniş cepheyi oluşturmanın yolu “darbe” tarafında görünenler arasından ayrılanları da kazanmaktır. Anayasayı ve hukukun üstünlüğünü korumak için yemin etmiş olanlar, dünkü duruşları bir yana, şimdi o yemine sadık kalmayı seçmişlerse, onlara da direnişe hoş geldikleri hissettirilmelidir.

Darbe ve hedefindeki hukuk sistemi yalnızca ulusal sınırlar içinde ele alınamaz. Darbeye karşı çıkmak, demokrasi ve hukuku savunmak uluslararası dayanışma da gerektirir. En küçük bir “milli kompleks” içine girmeden darbenin uluslararası düzeyde de mahkum edilmesi ve direnişe uluslararası destek için çalışılması gerekir.   

Darbeye direnmek dikensiz gül bahçesinde yürümeye benzemez. Darbecilerin tüm baskı ve şiddeti size yönelir. Başınıza çok şey gelir. Bedeller ödenir. Bunları karşılayacak cesaret gerekir.

İlk düğmeyi yanlış ilikleyenler genellikle uyku sersemliği içindekilerdir. Uyanık olanlar bu yanlışı yapmaz.

Darbeye karşı mücadelede uyanık olmaksa siyaset bilimi ve mücadele tarihinden süzülen gerçekleri bilmek demektir. İlk düğmeyi yanlış iliklediğinizde sonrakiler de yanlış iliklenir ama ilk düğmeyi doğru iliklemek sonrakileri de doğru iliklemenin garantisi değildir. Sürekli uyanık olmak gerekir.

CHP ve yeni lideri Özgür Özel kurultayın hemen ardından karşılaştıkları bu krizde ilk düğmeyi çok doğru iliklediler! Adını “darbe” olarak koydular ve bir darbeye karşı ne yapılması gerekiyorsa somut adımlarla yapmaya başladılar.

Sadece Meclis’te değil, halkı direnmeye çağırıyoruz, tüm parti gruplarını direnmeye çağırıyoruz. Örgütümüzden, sivil toplumdan, meslek örgütlerinden gelecek her reaksiyonu sonuna kadar destekliyoruz. Sokaklarda, meydanlarda direneceğiz, bu hukuksuzluğa teslim olmayacağız… Ben bütün yurttaşlarımızı Anayasa’yı tanımayan bu tavra karşı direnmeye çağırıyorum. Darbeleri halk bastırır” diyen Özel sözlerine uygun adımları atıyor.

Darbe”, Türkiye Barolar Birliği gibi konuyla doğrudan ilgili önemli meslek örgütlerinden solda ve sağdaki tüm muhalif partilere ve AKP içindeki kimi isimlere kadar çok geniş bir kesimin saptaması. Tümünün bir arada ve en geniş halk desteğiyle yürümesi yalnızca bu son “darbe”yi değil, onun genel olarak yerleşik halini geriletmenin de tek yoludur.

CHP ilk düğmeyi doğru ilikledi, diğerlerinin de doğru iliklenmesi için herkese görev düşüyor.