Deniz Tekin 26 yaşında müziği bıraktı! Alternatif müzik yapan gençlerin işi kolay değil. Ama vazgeçmek de çözüm değil. Bunun için sektörü değiştirmek için var gücümüzle çalışmaya güzel şarkılar üretmeye devam.

Deniz Tekin’in sessiz feryadı
Deniz Tekin

Pandemi döneminden bu yana müzik sektöründeki sıkıntılardan söz ederken en büyük kaygılarımdan birisi de pop müzik dışındaki kulvarlarda şarkı üreten yetenekli ve genç müzisyenlerin müzikten kopma aşamasına gelmeleriydi. Bunun birçok nedeni var. Çalışma şartları, yapımcıların dayattığı sözleşmeler, konser mekânları, hiçbir sosyal güvenceye sahip olamamak, ekonomik sıkıntılar başlıca faktörler. Çok sevdiğim müzisyenlerden Deniz Tekin geçen günlerde -birazdan nedenlerini göreceğiz- 26 yaşında müziği bıraktığını açıkladı. 26 yaşında. Ben profesyonel olarak müziğe başladığım zaman yaşım 26’ydı. Benim müziğe başladığım yaşta Deniz Tekin’in müziği bıraktığını açıklaması çok üzücü, bir o kadar da düşündürücü. Bu sektör -ünlü isimler dışında- müzisyene çok hoyratça davranıyor. Müzisyenler hassas ve kırılgan insanlar. Bir o kadar da hayalci.

Onları ayakta tutan itici güç bir gün kendilerinin de kalabalık kitlelere konser verebileceklerine inanmaları, şarkılarının milyonlarca kişi tarafından dinlenebilme ihtimali. Bu o kadar zor ve bir yandan da o kadar kolay ki. Müziği daha iyi bir hayat için araç olarak da kullanabilirsiniz, istediğiniz müziği yaparak hayatınızın daha iyi olacağına inanarak amaç olarak da… Tercih sizin. Bakın ne demiş Deniz Tekin bu kararını açıklarken.

”16 yaşından 26 yaşına kadar sahnede müzik yapmak oldukça kapsamlı bir tecrübeydi. Çoğu yola göre stresli ama öğretici bir yoldu. Şimdi başka bir yol çizmek istiyorum. Artık ticari müzik yapmayacağım. Belki kaydettiklerimi sizinle bir gün yine paylaşırım ama hayatımı bundan kazanmayacağım. Müziğin, şiirin içinden giden bir yol vardır, hayatımızı kökten değiştirecek kadar güçlüdür. Akışta olanı ticari bir metaya indirgemek, seri üretmek ve günümüz serbest piyasa koşullarındaki hızda işlemek benim yaptığım işlevle müzik yapan birisi için sürdürülebilir değil. Yoruluyorum.

Yakın zamanda kocaman bir albüm yaptık ve 9 senedir neredeyse aralıksız hem okudum hem çalıştım. Şu andaki tempoyu zihnen kaldırabilecek güçte değilim.

Sahneye geri dönmeyi düşünmüyorum. Bugünkü koşullarda istenilen şey müzisyenliğim değil. Sizleri sevgiyle selamlıyorum. Şimdiye kadar anlattıklarım hayat yolculuğunuzda bir karşılık bulduysa bu beni mutlu eder…”

Beni çok üzdü Deniz’in bu kararı. Özellikle kendini yorgun hissetmesi. Bu yorgunluğu fiziksel olarak düşünmüyorum tabii ki de.

Düşünün gencecik bir insansınız güzel de şarkılarınız var. Ve de bunları paylaşmak istiyorsunuz. Bunun için önce bir yapımcıya gidiyorsunuz. Yapımcı size öyle bir sözleşme sunuyor ki, kalakalıyorsunuz. Hadi ilk albümüm, para kazanmasam da olur deyip bu sözleşmeyi imzalıyorsunuz. İkinci aşama bir ekibe ihtiyacınız var. Sosyal medya hesabınızı yönetecek biri, pr’cı, bir de menajer. Dünya’nın en güzel şarkısını bile yapsanız radyolarda çalınması için bir ücret ödemek zorundasınız.

Dijital platformlarda şarkınızın listelere girebilmesi de birtakım “algoritma”lara bağlı. Liste derken “Seven Kalpler”, ”Flört”, “Sabah Kahvesi”, “Yağmur Altında”,

“Şömine Sıcaklığı” gibi listelerden söz ediyorum. Şaka gibi.

Özellikle alternatif müzik yapan gençlerin işi çok kolay değil. Ama vazgeçmek de çözüm değil. Bunun için bu sektörü düzeltmek, değiştirmek için var gücümüzle çalışmaya güzel şarkılar üretmeye devam. Kalın sağlıcakla…