Türkiye, daha önce gördüklerinden çok daha büyük bir felaketle karşı karşıya...

Evet, büyük bir doğal afet yaşadık.

Ama bu afetten daha büyük facia;

İktidarın, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumlarını yok etmesidir!

Yüz yıl boyunca devletin var ettiği tüm kurallar ve değerlerin büyük bir hınçla yıkıldığının ortaya çıkılmasıdır!

**

Yurttaşını yaşatmak, refah ve mutluluğunu oluşturmak, hak, hukuk ve adaleti sağlamak için çalışan Cumhuriyetimiz, doğal afet kadar tehlikeli bir iktidarla yönetilmektedir!


Bilime inanmayan, yalan algılarla inançları sömüren, Talibanlaşan bir siyasal İslam anlayışının, ülkemizi ne denli çökerttiği bu felaketle bir kez daha anlaşılmıştır!

**

Tamam! büyük felaket yaşadık!

Ama asıl yaşanan;

Ülkemizin en önemli 10 ilin yıkımıdır!

Devletin olmadığı gerçeğinin görülmesidir!

15 milyon yurttaşın evsiz, barksız, işsiz ve gelecek hayallerinden yoksun bırakılmasıdır!

30 bini aşkın insanımızın ölümüdür!

Yüz binlerce yaralı ve sakat kalan hemşerimiz, gencimiz, yaşlımız ve çocuklarımızın yaşam umutlarının kaybolmasıdır!

Yurttaşların mensup olduğu ülkeye, devletine, siyasetçilerine, yargısına olan inancının yitirilmesidir!

Anadolu’yu ele geçirmeye çalışan emperyalist anlayışa geçit veren siyasetin yakalanışıdır!

**

Depremin ardından 7 gün geçmesine rağmen, halen çoğu ilimizde etkin ve yeterli düzeyde arama- kurtarma çalışmaları yapılamıyor!

Göçük altında kalanlara günlerce ulaşılamadı!

İş makinaları zamanında tedarik edilmedi!

Türkiye’nin her yanından gelen gönüllüler ortada bırakıldı.

Yardımlar ortalığa döküldü, çalındı, yağmalandı yani ihtiyaç sahiplerine yeterince ulaştırılmadı!!

Geçici barınma alanlarının kurulamadı, insanlar sert kış koşullarında, soğukta, gecelerini sokakta veya araçlarda geçirmek zorunda kaldı!

Depremden kurtulanlar ve kurtaranlar, aç ve susuz bırakıldı.

Çünkü aşevleri yoktu, sıcak çaya, çorbaya ulaşamadılar!

Yeterli sağlık hizmetini alamadılar!

Şiddet kullanıldı! Yıkılan ev ve dükkanlar yağmalanmadı!

Felaketlere hazır olmayan adeta halkına” boşvermiş” bir yönetim anlayışı sergilendi…

Koordinasyonsuzluk insan ölümlerini çoğalmasına neden oldu...

Oysaki, Körfez depreminin “ilk Gününden itibaren tüm olanaksızlıklara rağmen devlet vardı!

Şimdi ise; “Asrın felaketi denilen” bu depremin 7. Gününde hala, devletin varlığı tam olarak görülemiyor…

Neyse ki, Gönüllü STK’lar ve gençler bu boşluğu doldurmaya çalışıyor!

**

Basiretsiz ve iş bilmez bir yönetim vardır!

Devlet, milletine bakamaz hale getirilmiştir…

Afet bölgesi, şeriatçı ve Türkiye düşmanlarının gösteri alanlarına dönüştürülmüştür…

“Kindar ve dindar” gençlik, bu felaketi fırsat bilerek ortalığa dökülmüş, insanların acısını ve mağduriyetini kullanmaya çalışmaktadır!

AKP iktidarının hazırlıksızlığının kamufle edilme çabası, felaketin büyüklüğünün tam olarak halkımızla paylaşılmasını önlemektedir!

**

Şimdi “siyaset yapma zamanı değil” diyen “patavatsız” iktidar mensupları, göçük altından çıkan insanlara gönüllü ama erdemli insanların gönderdiği yardımları “AKP’ninmiş” gibi göstermeye çalışması en hafif deyimle “ahlaksızlık ve şerefsizlik” olarak değerlendirilmelidir…
AKP’nin yok etmeye çalıştığı Kızılay, EMASYA kaldırıldığı için felaket anında yurttaşın yanında olamayan TSK, nihayet felaket bölgesine girebildi.
Varlığı hemen kendini belli etti!

**

Bir gerçeğin altını çizmeliyiz!

AKP, birey hakları ve özgürlüğünü tanımıyor, toplumun örgütlenmesini istemiyor.

Laik demokratik bir devlet yapısından nefret ediyor!

Çünkü, demokrasi, sosyal hukuk devleti, anayasal düzenin yani yurttaşın yaşam güvencesinin en temel ilkesidir…

Bu nedenle AKP STK’lara düşman!

Oysa körfez depreminde Nasuh Mahruki yönetimindeki AKUT’ un çabaları unutulamaz!

Günümüzde de Sanatçı Haluk Levent’in başkanlığındaki AHBAP Derneği, yurttaşlarımız için çok önemli görev yapmakta!

Türkiye’nin ve dünyanın her tarafından gelen ve canhıraş çalışan gönüllülere şükran borçluyuz!

**

Durumun vahametini anlatan uzman görüş olan TMMOB’nin hazırladığı Hatay’la ilgili ön değerlendirme raporunu paylaşmak isterim.

Yetkili olup da kendisini sorumlu hissetmeyenler belki rapordan bir şeyler öğrenir!

*

“…Hatay’da çok sayıda bina yıkılmış durumda olduğu halde arama kurtarma çalışmaları organize edilememiş durumdadır.

Çalışmalar bölge halkının ve gönüllülerin de çabasıyla el yordamıyla yürütülmektedir.

Depremde Hatay Antakya’da bulunan Özel Akademi Hastanesi ile İskenderun Devlet Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinin bulunduğu 6 katlı A blok yıkılmış, Hatay Havalimanı pisti de yarılarak kullanılamaz hale gelmiştir.

Kamu binaları ve belediye binası kullanılamaz durumdadır.

Ulaşım altyapısı çalışmamaktadır.

Göçüklerin haricinde binaların büyük çoğunluğu hasarlı ve yeniden kullanılamayacak durumdadır.

Kentte ilk iki gün, hiçbir alanda organize bir çalışma yürütülmemiştir.

Kriz merkezi kurulmamış, arama- kurtarma çalışmalarına başlanmamıştır.

Aktif olarak çalışan arama kurtarma ekibi sayısı ihtiyacın çok çok altındadır.

Belediyelerin bazılarında iş makinası ve kurtarma ekipleri varken, bazı merkez belediyelerinde hiçbir iş makinası, kurtarma ekipmanı yoktur.

Sokaklarda cenazeler bulunmakta ve Kokmaktadır!

Defin işlemleri için dahi iş makinesi kepçe ve kürek temin edilememiştir.

Tüm işletme ve işyerleri kapalıdır. Hiçbir ihtiyaç karşılanmamaktadır.

Barınmaya yönelik herhangi bir adım atılmadığından halk pazar yeri vb. açık alanlarda toplanmış durumdadır.

Kentte elektrik, su ve doğalgaz altyapısı çalışmamaktadır.

Gıda tedariğinde ciddi problem mevcuttur.

Tüm bu hususlara gereken özenin gösterilip gösterilmediği an itibariyle bilinmemektedir…”

**

Gerçekler çok acı!

Biz, bu durumu hak etmiyoruz!

Bu anlayıştaki bir siyasal bir yönetime layık değiliz!