Direnişin simgesi
Güz Yaşları, Nursel Özçelik, Herdem Kitap, 2023

Sevim KAHRAMAN

Nursel Özçelik’in ilk kitabı “Güz Yaşları” Herdem Kitap’tan yayımlandı. Kitap 18 öyküden oluşuyor. Yazar, yaşamdan alınmış olayları gerçekçi bir kurguyla önümüze seriyor. Zihnimizi kirleten post-modern yazı/edebiyat okyanusunda, gerçekçi ve taze bir nefes aldırıyor okura.

Toplumun çeşitli kesimlerinden, kimi zaman bir büyükşehirde kimi zaman da Anadolu’nun küçük bir köyünde geçen öykülerde öncelikli olarak hep insan var. Dahası hep insan olabilmek kaygısı var. Kiminde küçük bir çocuğun korkusu, kiminde trans bir bireyin çaresizliği, kiminde de bir kadının acılı ve yardım isteyen çığlığı yer alıyor.

Gazetelerin çoğu kez üçüncü sayfalarında, kimi zaman birinci sayfasında, kimi zaman da kıyısında köşesinde bir iki satırlık haber olarak yer alan cinayetleri, okumaya, görmeye ne yazık ki alıştık. Hiç düşünmeden çevirdiğimiz gazete sayfalarında durup bir kez daha düşünmek gerekiyor. Nasıl bu hale geldik!

Kitabın adını alan “Güz Yaşları” adlı öyküde, ülkemizin yakın tarihinde aydınlara, devrimci gençlere ve solculara/sosyalistlere uygulanan kıyım çarpıcı bir betimlemeyle gösteriliyor. Öyküyü okurken yaşadıklarımızdan ders çıkaramadığımızı da görüyoruz. Aydınlanma devrimini tamamlayamamış bir toplum olarak acılarımız dünden bugüne, canımızı daha fazla yakarak ve büyüyerek sürüyor.

Çağımızın amansız hastalıklarından post-modernizm yaşamımızı her alanda kuşattığı gibi, neredeyse edebiyatımızı da teslim almış durumda. Bir virüs gibi aklımızın ve bilincimizin kuytu köşelerine kadar yayılan post-modernizm, yeni gericiliktir. Bilim ve akıl karşıtlığıdır. Dolayısıyla edebiyatta da post-modern tutum, yapıtlarda kendini gerici ve akıldışılık olarak gösterir. Gencay Şaylan, İmge Kitabevi’nden çıkan “Post-modernizm” adlı çalışmasında şöyle diyor;

“... Postmodern söylem, eski aşamaya özgü her şeyin bittiğini, kuram, ideoloji, insancıllık ya da avangard gibi kültürel değer ya da eğilimlerin son bulduğunu öne sürmektedir. İnsan ve topluma yönelik her türlü düzenleme önerisi, bireyin özgürlüğünü kısıtlayacağı gerekçesi ile red edilmektedir.”

Görünüşte pek özgürlükçü ve yenilikçi görünmekle birlikte, durum tam tersidir. Post-modernizm, özgürlük ve ilerleme (yenilik) karşıtlığıdır. Pre-modernizmdir. Çünkü post-modernizmin hiçbir, insancıl ve eşitlikçi talebi yoktur. Bu konuda toplumsal ya da bireysel projeleri söz konusu değildir. Yalnızca anı yaşamayı, giderek hazcılığı öneren post-modernizm akımı, garip ve insanlığın kat ettiği ilerleme ve birikime aykırı olan bir bireycilik anlayışıdır. Bu tutumun edebiyatta yarattığı sonuç yıkıcıdır. Artık ne Orhan Kemal okumak ya da Yakup Kadri’yi bilmek gereklidir. İçinden nasıl geliyorsa yazmak yeterlidir.

Derinliğin gittikçe kaybolduğu, yüzeyselliğin hâkim olduğu bir dünyadır sunulan bize. En zararlı yanlarından biri de, bilimsel doğruların bile olanaksızlığından söz edilebilmesi, bilimi nereye oturtulacağının tartışılmaya açılmasıdır. Modernitenin en önemli özelliği bilim ve akılcılık ise post-modernizm tam bunun karşıtıdır. Yukarıda da altını çizdiğimiz gibi, post-modernizm akıl ve bilim dışılığın yüceltimidir. Başka bir anlatımla, son çözümlemede toplumcu olan her şeye, dahası insanlık durumuna düşmanlıktır. 

İşte, “Güz Yaşları” kitabında yer alan öyküler, içinde bulunduğumuz bu edebiyat dünyasında gerçekçilikle bağını koparmadan topluma aydınlık bir gözle bakıyor. Yaşamın bize verdiği acılar ne yazık ki devam etmektedir, ancak umut da her zaman yanı başımızdadır. Umutsuz yarınlar, güneşsiz sabahlara benzer. Ve insanlık her gün yeniden güneşi fethetmeye çalıştığı için ayaktadır. Bunu bir alt metin olarak öykülerinde bize verir Nursel Özçelik.

Nursel Özçelik, yaşamdaki acıları gösterirken, umuttan hiç vazgeçmiyor. Örneğin, “Faşist Ayaz”, “Güz Yaşları”, “Şaşaalı Hayat”, “Sessiz Devrim” öykülerinde bugünün acılarından yarına umutlarını üretiyor.

Yönümüzü bulmak için gerçekçilik yolundan sapmamış yazarların yapıtlarını yeğlememiz gerekiyor. Nursel Özçelik, bize yaşamı didaktik şekilde anlatmıyor, onu estetik düzeyde yeniden üreterek gösteriyor. Gördüklerinin, duyduklarının sonucundan her bir okur sorumludur. Artık düşünme zamanı gelmiştir. Gerçekçilik zamansızdır, yaşama ilişkin bir bakış, bir tutumdur. Nursel Özçelik’in “Güz Yaşları” yapıtı, iyi ve gerçekçi bir kitaptır.