Kaliteli, deneyimli ve ideal sahibi idarecilerimiz sağ olsunlar, seçimlere kadar ekonomiyi dizginlemeyi başardılar. Çok şükür seçimlere kadar hayat pahalılığı konuşmak yerine çeşitli “elden gidiyoruz” ve “düş dış güçler” serileriyle de seçimi tamamladık. Tamamladık tamamlamasına da herkesin bas bas bağırdığı “battık, yandık” çığlıkları, zamlara zam şokunun ardından adeta Titanik’e bodoslama dalan Oceangate batiskafından gelen sinyaller gibi birden kesildi. Görünen o ki bizim iktidar, istediği zaman para toplamayı gayet iyi biliyor. Geçiş garantili yollar, köprüler ve daha neler nelerdeki her yere paraları adeta çılgın bir düğündeymişcesine çuvalla atan iktidar, ibre vatandaşa döndüğü zaman birden bire nasıl da şahlandı, nasıl da kükredi.

Mesela motorlu taşıtlar vergisi diye çılgın bir vergi var. Başlı başına bir bilgisayar oyununa koysanız, başınıza dert açacak bu vergiyi şimdi “bir defalığına” bir kez daha almaya karar verdiler. Allah razı olsun o açıklamadaki “bir defaya mahsus olmak üzere” kısmına. Yoksa istese bizim iktidarımız güçlüdür, gün gelir her ay yıllık MTV’yi alır vatandaştan. Zaten araba alacak kadar lüks içindeyseniz, neden iktidara da bir ya da iki araba hediye etmeyecek kadar gönlü geniş olmayasınız? Hatta motorlu araç sahibi olmayanlardan da bir defalığına mahsus olmak üzere bir kerelik alınabilirdi bu vergi. Bunu neden düşünmediler anlayamıyorum… Mesela vatandaşlık vergisi yok hala. Fakirlerden ekstra fakirlik vergisi de alınabilir. Bu sayede fakirliği de sürdürülebilir ve fakirlik garantili bir hale getirmek mümkün olabilirdi. Bu konularda hala bilimsel yaklaşımdan uzaklar… Onun da zamanı var diye düşünüyorum. Çünkü kafaya göre “Bu sene iki MTV alıyoruz arkadaşlar” diyebilen bir iktidar, neden “Bütün fakirlerden fakirlik vergisi alıcam” demesin?

***

Sorunlar yıllardır aynı, yıllardır değişmiyor. Adeta evinin camından, ikinci, üçüncü ya da kaçıncı kattan sokağa çöp poşeti atan bir vatandaşın huzuru ile çalışıyor iktidarımız. Dertleri tasaları yok. Soran olursa “Evde çöp var mı?” yok… Ama sokağa neden camdan çöp atıyoruz, onun pek bir cevabı yok. Olması da beklenmemeli zaten. Bu noktadan sonra ilerlemeye ve gelişmeye ya da medeni ve insani bir hayat yaşamaya olan inancınızı tamamen girişteki çöp tenekelerine bırakabilirsiniz. “Olduğu kadar” ve “gittiği kadar” tekniğiyle ölen hastanın kalbini çalıştırıp, beyin ölümü gerçekleşmiş bir bedene “Bakın kalbi atıyor” demek gibi bir ilüzyon içinde sürüklenip gidiyoruz.

Dış politika konusunda ise şaşırtıcı adımlar atıyoruz. Örneğin “Siz bize AB konusunda yardımcı olun, biz de sizin NATO işini çözelim” şeklinde, aslında ilk başta çok yüzeysel görünse de nedense derinlikli bir önerme geldi bizim taraftan. Bir yandan da AB ve NATO, birbirinden tamamen ayrı ortamlar olsa da, AB’nin de NATO’nun da ak kaşık olmadığı aşikâr. Bu öneri kısa vadede bazı NATO ve AB üyelerinin rüyalarına girecek bir hamle olarak okunabilir. Tabii ki AB de “Aaa öyle mi, hemen sizi AB’ye alalım, AB kriterlerini birçok alanda ısrarla sağlamıyorsunuz ama zaten AB üyeleri de bir öyle bir böyle” diyerek bizi AB’ye almayacak. Ama belki bir ihtimal AB’yle vize konusunda bir yumuşama olabilir. Söz konusu menfaatse, hiçbir ülke ideallerini ya da duygularını ön plana çıkarmıyor. Bunu en çok bizim bilmemiz lazım. Hadi diyelim ki AB ile vizeler kalktı. Bizim ülkede çok sevilen bir harç uygulaması var. “Yurtdışı çıkış harcı” diye… Eskilerde bunun 100 dolar olduğu zamanlar da vardı, tabii o zaman dolar şimdiki gibi bir dolar değildi. Ama ülkemiz vatandaşının yurt dışına çıkma ihtimalini bile çok sevdiği için “Hadi bana para ver, nasıl olsa döviz harcayacaksın, bize de at üç beş bir şeyler” diyerek darlamayı çok seviyor.

***

Halk nasıl olsa tepkisiz, temel ihtiyaç maddelerinin KDV’lerine de zam yaptık. Tuvalet kâğıdı lüks, kadın pedi lüks, dışarıda yemek yemek lüks, tatile gitmek lüks, taksiye binmek lüks, araba almak (en azından bir iki tane de ikramlı) lüks… Halk artık yaşamanın da lüks olduğunu, hayatta kalmanın temel insanlık hakkı olduğuna inanmış durumda. Tabii ki bir yandan da itibardan tasarruf olmaz. O konular hiçbir zaman değişmeyecek. Bize daha çok saray, daha çok konvoy, daha çok yazlık saray, daha çok uçak, daha çok Maybach lazım. Hem zaten bunların hepsi de halkın.

Saraylarımız, özel jetlerimiz, bitmeyen konvoylarımız var ama yine açız aç.