Adı ne konursa konsun, nasıl algılanırsa algılansın tarihi tartışmanın ötesinde 24 Nisan Ermeniler için aynı anlama

Adı ne konursa konsun, nasıl algılanırsa algılansın tarihi tartışmanın ötesinde 24 Nisan Ermeniler için aynı anlama geliyor. Erivan’a hâkim bir tepede bulunan Soykırım Anıtı’na çiçek bırakmak için binlerce kişi kuyrukta beklerken, bir gece önce Türkiye karşıtlığı ile bilinen radikal görüşlü Taşnak Partisi’nin şehir merkezindeki yürüyüşünden eser yok. Taşnaklar bayrak yakıp, poster çiğnerken binlerce ziyaretçinin sessizlik içindeki yürüyüşüne bu kez sadece derinden duyulan ilahiler eşlik ediyor.
Protokollerin mecliste onaylanması sürecini askıya aldıklarını açıklayan Devlet Başkanı Sarkisyan ile “Türkiye’nin sürekli oyalama taktiği ile yapay gerekçeler yarattığını” söyleyen Dışişleri Bakanı Nalbandyan en öndeler.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin gizli kahramanlarından Karadeniz Ekonomik İşbirliği Ermenistan Temsilcisi Samson Özararat, “Din ya da ulusal kimlik önemli değil. Önemli olan herkesin sadece acıları paylaşması, siyasi tartışmaların ötesinde insani bir duruş göstermesi” şeklinde tarif ediyor 24 Nisan anlamalarını. Anıt çevresindeki sohbetlerin bir diğer konusu ise Taksim’de bir grup aydının 1915’te hayatını kaybedenler anısına düzenledikleri etkinlik. Özararat, “adı konmadan, karşılıklı ölenler anısına Ankara Maltepe Camii’nde dua bile okunabilir” diyor.
Ancak, bir grup aydının Taksim’de gerçekleştirdiği etkinliğin Erivan’da büyük destek bulduğu, heyecan yarattığı ve “Türkiye’de bir şeyler değişiyor” yorumlarına yol açtığı da söylenebilir.
24 NİSAN SÜRPRİZLERİ
24 Nisan tarihi kadar artık öncesi de çok önemli son iki senedir, hatta sürprizlere açık. Geçen yıl 22 Nisan’da Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleştirilmesi kararlaştırılmış, yeni bir dönem başlamıştı. Tam bir yıl sonra Ermenistan yönetimi yine aynı gün sürecin olmasa bile protokollerin onaylanmasına ara verildiğini duyurdu. Bu durum iki ülke ilişkilerinin ne kadar nazik dengeler üzerinde olduğunu gösteriyor.
Aralarında NTV’nin de bulunduğu 5 gazeteciyi kabul eden Dışişleri Bakanı Nalbandyan, “Biz soykırımı bile önkoşul olarak koymadık. Hatta bunu yaparak çok büyük risk aldık. Ama Türkiye bu konu ile ilgili olmayan Karabağ’ı sürekli önümüze getirdi. Biz imzaya sadık kalmak istiyoruz. Ama partnerimizin de samimi olması lazım” diyerek sürecin uzun bir süre işlemeyeceğini ima ediyordu.
Hatta bazı kaynaklar Ermenistan Ulusal Konsey toplantısında süreci tamamen rafa kaldırmayı bile düşündüğünü, Devlet Başkanı Sarkisyan’ın bunu engellediğini söylüyor.
Alınan karar, süreci destekleyen ya da karşı çıkan herkes tarafından onaylanıyor. Gazetelerin manşetleri de buna uygun atılıyor. “Ne gül kaldı ne de gol” diyerek iki ülkenin futbol diplomasisi ile başlattığı sürecin sona erdiğini ilan edenler kadar, “sabrımız taştı” diyerek daha sert yaklaşanlara da rastlamak mümkün.
HERKES KARARI DESTEKLİYOR
24 Nisan öncesi Erivan yönetiminin bu tavrını haklı bulanlar kadar yetersiz görenler de var. Hükümeti oluşturan koalisyonun büyük ortağı Cumhuriyetçi Parti’nin sözcüsü milletvekili Edvard Sarmazanov’la yaptığımız görüşmede, “Milli çıkarlarımızı koruduk. Süreç tek taraflı bizim zorlamamızla yürümez” diyor. Sürece başından beri tümüyle karşı çıkan, gösterilerde Türk bayrağı yakarak gündemi kendilerine yontan Taşnak Partisi’nin Uluslararası Sekreterya şefi Giro Manoyan ise varılan noktadan tatmin olmamış gibi. Manoyan, “Bu yetmez, protokoller tamamen ortadan kaldırılmalı” şeklinde konuşuyor.
Süreç siyaseten bir süreliğine durmuş gibi görünse de bu durum her iki ülkenin iç politik dengelerine de bağlanıyor. Türkiye’de 2011’deki seçimler öncesi AKP hükümetinin oy kaybetmekten çekindiğini söyleyenlerle, Ermeni yönetiminin geçen yıl 24 Nisan öncesi protokollere evet diyerek 1 yıl önce aldığı riski taşıyamaz hale geldiğini düşünenler de var.
Ermenistan Ulusal ve Uluslararası Çalışma Merkezi’nden Richard Giragosyan, bir zamanlar Taşnak Partisi üyesi ve iflah olmaz Türkiye karşıtı isimlerden. Bugün ise “birbirimizi anlamalıyız” noktasına gelen bir araştırmacı. Giragosyan bir yıllık süreç sonunda artık geriye dönüşün mümkün olmadığını anlatıyor. “Siyasi olarak bunlar yaşanacaktır. Ama geçen kısa süre içinde o kadar fazla ilişki gerçekleşti, ki sivil inisiyatifler politik gelişmeleri aştı. Açılan bu kanal hepsinden önemli” diyor.
Kafkasya Enstitüsü Başkanı Aleksandr İskenderyan ise uluslararası açıdan Türkiye’nin Karabağ sorununu önceleyerek Ermenistan ile ilişki kuramayacağını düşünüyor. Artık Türkiye ile Ermenistan dışında, denklemde Amerika ve Rusya’nın da bulunduğunu söylüyor.
Erivan’da kısa vadede protokollerin meclise getirileceğini düşünen neredeyse yok gibi.  Dışişleri Bakanı Nalbandyan dahil bu konuda çok net: Türkiye adım atmadıkça biz harekete geçmeyeceğiz.
Ermenistan-Türkiye ilişkileri bir 24 Nisan’da daha Erivan’ın en önemli gündem maddesini oluşturuyor. Bir yıl önceki sürpriz başlangıç bir yıl sonra aynı tarihte tıkanmayla devam ediyor. Bakalım önümüzdeki 24 Nisan iki ülke ilişkileri açısından nasıl bir sürprize sahne olacak.