İsveçli Anna anlatıyor:  “Benim annem de babam da öğretmen. Bu aslında, çocukluğumda zor bir durumdu. Okulda öğretmenler...

İsveçli Anna anlatıyor:  “Benim annem de babam da öğretmen. Bu aslında, çocukluğumda zor bir durumdu. Okulda öğretmenler, evde öğretmenler. Babam da matematik öğretmeni, yani durum iyice karışık benim için.  İlkokula gidiyorum. Okuma yazmayı öğrenmişim. İşler yolunda sayılır. Bir gün babam yanıma geldi. Bana ‘Anna, üç gün sonra Dünya Kadınlar Günü, annen için bir kompozisyon yazalım mı?’ dedi. Şoke oldum. Bu okuma yazma öğrenme durumunun, benim için bir gün sorun çıkartacağını en başından biliyordum. Aklımdan ‘kompozisyon ne? Biz onu daha öğrenmedik’ diye geçiyor. Babamın suratına bakıyorum. Yüzünde, ‘O tabağındakileri bitir canım kızım’ ifadesi var. Çok kararlı. Kendimi toparlayıp ağzımı açıp babama söylediğim ilk şey ‘Baba, Dünya Erkekler Günü ne zaman?’ sorusu oldu. Aldığım cevaba çok sevindim. Yokmuş. Dünya Erkekler Günü yokmuş. Çünkü olsaydı bu sefer de annem gelecek ve babama bir yazı yazmamı isteyecekti.
“Biz o gün babamla bir kırtasiyeye gittik. Annem için ön yüzünde çiçekler olan bir kart beğendim. Eve geldik. Babam karta ne yazmak istediğimi sordu. Ben de ‘Annecim, Dünya Kadınlar Günün kutlu olsun... Kızın Anna’ diye yazmak istediğimi söyledim. Babam söylediklerimi bir kâğıdı yazdı. Ben de en güzel yazımla kâğıtta yazanları, baka baka karta geçirdim. İşim bitince kartı bir kez okudum. İçimden bir ses, bu işte bir eksiklik olduğunu söyledi. Bu kartı annem için hazırlamamda babam çok yardımcı olmuştu ve onun da adını eklemem gerekirdi. ‘Kızın Anna’ yazısının altına ‘Babam’ diye de yazdım ve kartın son hali şöyle oldu: ‘Annecim, Dünya Kadınlar Günün kutlu olsun... Kızın Anna. Babam’ Annem hazırladığımız kartı aldığında çok sevinmişti. O kart, hâlâ fotoğraf albümünde durur.”
Erkeklere, Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik etmeyi öğreten İsveçli kadınların 2006 genel seçimlerindeki zaferi; meclisteki 349 milletvekilliği koltuğundan 165’ine kadınlar oturdu.  “Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı, İsveç’ten önce verilmiştir” ezberiniz doğru değil. İsveçli kadınlar oy kullanma ve parlamentoya girme haklarını 1921’de Türk kadınlarından önce almışlar. İsveçli kadınların seçme, seçilme hakkına gelene kadar yasalaştırmayı başardıkları, hak olarak ellerinde tuttukları iki tarihsel madde daha var ki asıl onlar çok ilginç.
1858’de İsveç’te, kadına karşı dayak yasağı konulmuş. Yasaya göre kocaların, eşlerini dövmesi yasaklanmış. Cezai hüküm getirilmiş. 1884’de de evlenmemiş kadınların 25 yaşına basınca tıpkı erkekler gibi reşit sayılması yasaya bağlanmış. Bu iki maddeyle başlayan kadın haklarının yasalaşması süreci, 1983’te “Tüm iş kolları kadınlar için de açıktır” maddesinin eklenmesi ve 1999’da cinsel alışverişin yasaklanmasıyla son bulmuş.
O tarihten beridir de kadınlar için yeni yasalar ekleyip kaldırmaya gerek duyulmamış. İsveç’te çalışan kadın sayısıyla erkek çalışanlar arasındaki oranlar eşitlenmiş. Üniversite mezunu olan kadınların sayısı, erkekleri geçmiş durumda. Meclisin de hemen hemen yarısına kadınlar yerleşmiş. İki hafta önce nişanlanan Prenses Victoria için, babasından sonra, erkek kardeşi olmasına rağmen, kraliyet koltuğuna oturması için bir düzenleme de hazır.
Yine de bütün bunlara rağmen İsveç’te kadınların, attıkları adımlarda ‘ilkler’ bitmiyor. Yıl 2009 ve tarihinde ilk kez İsveç Polis Okulu’na kabul edilen kız öğrenci sayısı, erkek öğrenci sayısını geçiyor. Nerede olursa olsun, yasal hakları ne olursa olsun, konu sosyal yaşama geldiğinde kadınlar, istatistiksel ilklere hâlâ isim yazdırıyor. Umarım bir gün, bütün boşlukları doldururuz. Anna’lara iş çıkacak ama şöyle keyifli keyifli bir ‘Dünya Emekçi Erkekler Günü’ yazısında buluşuruz.