Küçük bir minibüs Antalya’nın sıkışık trafiğinde ilerliyor. Beyaz saçlı yakışıklı adam geçmişten günümüze doğru sinema üzerinden özel bir tarih anlatıyor

Küçük bir minibüs Antalya’nın sıkışık trafiğinde ilerliyor. Beyaz saçlı yakışıklı adam geçmişten günümüze doğru sinema üzerinden özel bir tarih anlatıyor:
- Adam evinde karısıyla kavga edip sıkıntı içinde çıkıyor, gelip acısını sinemadan çıkartıyor!
Anlaşılmaz gibi gelen bu cümlenin önceki satırlarını da yazmam gerekiyor. Yakışıklı adam, sansür kurullarında görev alan devlet memurlarının sinema konusundaki bilgi birikimleri olmadığından yakınıyor. Sansür Kurulu görevlerini de kendi özel koşulları içinde yerine getirdiklerini anlatıyor.
Kim?
Türk sinemasının 1960’lı yıllarına damga vuran jönlerinden Eşref Kolçak!
Bu yıl 46 yaşına basan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılış töreni için Cam Piramit’e sanatçıları taşıyan konvoy tören alanına geldiğinde, Kolçak'lının aracına yanaşan bir polis, “Devam edin” diyerek ters yönü gösteriyor:
- Vali geliyor!
Minibüsten anında yanıtını da alıyor:
- Oğlum bu araçta sanatçılar var, onlar olmazsa Vali’yi ne yapacaksın ki?
Kolçak “Atatürk vefat ettikten sonra” diyor:
- Devlet sanatçıların hiç değerini bilmedi!
Bilmez mi, onlara eserleri yüzünden davalar açtı, yasaklamalar getirdi, hapislere attı, vatandaşlıktan çıkarttı. Bir devlet sanatçıları için daha ne yapabilir ki?
•••
Bu yıl ilk kez temalı bir formatla düzenlenen Altın Portakal Film Festivali’nin başında Vecdi Sayar bulunuyor. Antalya Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, sinema organizasyonu alanında en yetkin ismi Vecdi Sayar’ın İstanbul’dan alıp Antalya’ya getirmekle ne kadar doğru bir iş yaptığını daha festivalin ilk başında gördü.
Bu yıl Portakal 46. yılını kutluyordu. İlk olarak 1964’de başlayan etkinlik dört yıl sonra 50 yaşına basacaktı. Bu olgudan hareketle “Türk Sinemasının 1960’lı Yılları” 46. şenliğin ekseni olmuştu. Açılış gecesine de 1960’ların unutulmaz yıldızları damga vurdular.
Halit Kıvanç ile Nehir Erdoğan’ın sunduğu gecenin akış metni tam anlamıyla bir sinema tarihiydi. Mesela 1960’ların efsane filmlerinden Metin Erksan’ın çektiği Susuz Yaz, Berlin Film Festivali’nde en büyük ödül Altın Ayı’yı almıştı. Filmde “buğday başakları cılız gösterildiği için” Türkiye’de sansüre takılmıştı.
Ama bu bir şey değil…
Halit Ağabey bir şeyi çok iyi hatırlıyordu, kulaklarıyla duymuştu, dönemin önde gelen devlet adamı aynen şöyle demişti:
- Uluslararası ödül diyorlar, bari doğru dürüst bir şey olsaydı, ayıdan başka bir şey alamamışlar mı?
•••
Gece Melihat Gülses’in seslendirdiği 1960’lı yılların film müzikleriyle sürerken araya eski filmlerden bölümler giriyordu. Sonra o filmlerdeki yıldızların sanat yaşamlarına nasıl başladıkları anlatılıyor.
Bilgi akışı durduğunda ise bu sahneye sinemanın her zaman parlayan yıldızları davet ediliyordu:
- Eşref Kolçak, Ediz Hun, İzzet Günay, Salih Güney, Ekrem Bora, Suna Selen, Suzan Avcı, Gönül Yazar, Nilüfer Aydan, Tanju Gürsu, Süleyman Turan, Parla Şenol…
Seyirciler avuçları patlarcasına yıldızları alkışlıyorlardı.
Eşref Kolçak’ın teşekkürü sanatçı gıdasıyla doğrudan bağlantılıydı:
- Sizlerin sevgisiyle yaşıyoruz!
1960’ların yıldızlarını alkışlayanların en önlerinde onlardan sonra gelecek dönemin yıldızları Tarık Akan, Müjde Ar, Rutkay Aziz, Lale Mansur, yönetmen Şerif Gören bulunuyordu.
Antalya Film Festivali’nin açılışındaki vefa dolu renkli temayı sinemaseverler birbirlerine şöyle diyorlardı:
- Vecdi Sayar’ın elinin değdiği belli oluyor!
Antalya’da bu yıl farklı bir Portakal’ın sanatsal esintisi hakim...