Nijer’deki askeri darbe Batı’nın, özellikle de Fransa’nın gündeminden düşmüyor. Seçilmiş bir başkanın askeri darbeyle devrilmesine karşı çıkmamak mümkün değil ancak Avrupa ve Amerika’nın Nijer’e ilgisini sadece demokrasi aşkına bağlayamayız.

ABD ve Fransa’nın cihatçı güçlere karşı Nijer’de askeri üslere sahip olduğu biliniyor. Bu Nijer’deki darbe girişimiyle ilgilenmelerini ilk nedeni. Batı’nın Nijer’e ilgisinin bir başka nedeni de “Sahel Bölgesi” diye de adlandırılan Orta Afrika ülkelerinin birçoğunda askeri darbelerin yönetimi ele geçirmeye başlaması. 2021 ve 2022 yıllarında askeri cuntanın yönetimine geçen Mali, Gine ve Burkina Faso yönetimlerinin Nijer’deki cuntaya verdikleri destek gerçekten de endişe verici. Bölgede askeri darbeler adeta bir bulaşıcı hastalık gibi yayılıyor.

Fransa ve Batı’nın Nijer’e ilgisinin önemli bir nedeni ise diğerleri kadar gündeme gelmiyor. Nijer dünyanın yedinci en büyük uranyum üreticisi. Ülkenin altından sonra en büyük ihracat kalemi bu radyoaktif madde. Küresel üretimin yaklaşık beşte birinden Nijer sorumlu, cevherin kalitesi de oldukça yüksek. Aslında Nijer için üretici demek de pek doğru değil çünkü uranyum madenciliği yapan üç şirketin de çoğunluk hisseleri yabancılarda. Ülkedeki üretimin neredeyse tamamını yapan Somair’in yüzde 63’ü, faaliyetleri 2021’de durdurulan Cominak’ın yüzde 59’u Fransız Orano’nun. 2015’ten bu yana çalışmayan SOMINA’nın da çoğunluk hissesi Çinli firmaların elinde. Nijer, 2022’de dünya uranyum üretiminin yüzde 4’ünden sorumluydu ancak devlet şirketinin madenlerdeki payı yüzde 30 civarında. Mevcut ve planlanan maden projelerinde Fransa, İspanya ve Kore’ye ait şirketlerin varlığı dikkat çekiyor.

***

Nijer’den gelen uranyumun Avrupa için önemini anlamak için AB’nin uranyum ithal ettiği ülkelere bakmak yeterli. Nijer listenin başında yer alıyor. AB’deki uranyumun yüzde 24’ü bu ülkeden ithal edilirken, onu Kazakistan ve Rusya izliyor. Yeri gelmişken hatırlatalım. Evet, Ukrayna’nın işgalinden sonra Rusya’ya karşı Ukrayna’ya silah gönderen, yaptırımlar uygulayan Avrupa Birliği, Putin’in ülkesinden uranyum almaya devam ediyor. Nükleer santrallarda tasarımda belirlenen yakıtın dışında başka bir yakıt kullanmak oldukça zor. Rusya’nın VVER tipi reaktörlerinin çalışabilmesi Rusya’dan gelecek yakıta bağlı. Türkiye de nükleer enerjide ısrar ederse aynı sorunu yaşayacak. Yerli ve milli sloganlarıyla tanıtılan Akkuyu Nükleer Santralı, Rusya yakıt sağlamazsa duracak. Nükleer enerjinin dışa bağımlılığının en net kanıtlarından biri yakıt meselesi.

***

Nijer’den gelen uranyumun en büyük alıcısı Avrupa’daki nükleer filonun üçte birine sahip Fransa. Fransa 2022 yılında uranyum ihtiyacının beşte birini Nijer’den sağladı. Geçen yıl Kazakistan’dan sonra ikinci en büyük tedarikçisi Nijer’di. İthal edilen 7 bin 131 ton uranyumun 1440 tonu askeri cuntanın yönetimi ele geçirdiği Nijer’den geldi. Fransa’daki 56 nükleer reaktörün işletmecisi EDF şirketinin yılda ortalama 8 bin ton uranyuma gereksinimi olduğunu hatırlatalım. Madenler şimdilik çalışıyor ama Fransa ile cunta anlaşamazsa, nükleer santrallar için yeni bir yakıt tedarikçisi bulmak gerekebilir.

***

Fransa’nın Nijer’le ilgisinin ardında sadece sömürgecilik döneminden bugüne gelen ilişkiler yatmıyor. Enerji üretimini nükleere bağlamış ülkenin uranyum ihtiyacı ve Fransız şirketlerin kontrolündeki uranyum madenlerinin akıbeti Fransa’yı endişelendiriyor. Olası bir çatışma, uranyum madenlerinin durmasına ve uranyum fiyatlarının artmasına da neden olabilir.

Türkiye’nin, nükleer enerjinin dışa bağımlı olduğu gerçeği gibi buradan çıkaracağı çok somut dersler var ama mehterin sesi yüksek olunca mesaj duyulmuyor. Batı cephesinde ise değişen bir şey yok. Demokrasi ticari çıkarlar söz konusu olduğunda ortaya sürülen bir bahane olmaya devam ediyor.