WikiLeaks konusunda yazmamak olmaz, hemen hemen bütün dünyada büyük çalkantı yaratan “belge sızdırma” sitesinin birçok açıdan tartışılması gerekli.

WikiLeaks konusunda yazmamak olmaz, hemen hemen bütün dünyada büyük çalkantı yaratan “belge sızdırma” sitesinin birçok açıdan tartışılması gerekli. Sorun gerçekten de çok boyutlu özellikler taşıyor. Bir anlamda 19. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkan kitle iletişiminde yapısal bir değişim gündemde. Egemenlerin iktidarını sürdürme konusunda önemli bir sacayağı oluşturan ve “dördüncü kuvvet” olarak nitelenen konvansiyonel medya internetle birlikte önemli bir meydan okumayla karşı karşıya.
İktidarlar sermaye yapısı, siyasal baskı, ekonomik çıkarlar temelinde yönlendirebildikleri; ya da denetleyemediklerini baskıyla engelledikleri bir medyadan büyük güç aldılar bugüne değin. Hemen her iktidar “medya denetimini” bu nedenle son derece önemli gördü, ülkemizde de “yandaş medya”  oluşmasının altında yatan neden de esas olarak buydu. Bir anlamda medyada etkin olmak kitleleri yönetebilmek ya da onlardan onay almak noktasında kilit bir role sahipti.
İnternet hemen hemen onu kullanan herkesi bir yorumcu ve haber kaynağı haline getirerek sadece eğemen medyadan bize ulaşan haberler üzerinden oluşan “dünya algısını” değişime uğrattı. En muhalif düşüncelerin dile getirilebildiği; en uç fikirlerin insanlara ulaştırılabildiği denetlenemez bu yeni alan iktidar ilişkilerinin de değişime uğramasını kaçınılmaz kılıyor.
Twitter’ın dünyanın en kapalı rejimlerinden biri olan İran’da yaşananları nasıl gözler önüne serdiği, sokak gösterilerinin; rejimin uyguladığı şiddetin nasıl bütün dünyaya anında aktardığı çok kısa bir zaman önce tanık olduğumuz bir gerçeklik.  Seatlle’daki gösterilerin internet forumlarında örgütlendiği; ya da küreselleşme karşıtı gösterilerin sosyal ağlar üzerinden kurgulandığı da bilinen gerçekler.
Youtube, Myspace, Lastfm, facebook, twitter vb. eğlence ve iletişim anlayışımızda önemli değişiklikler yapan dijital dünyanın yeni yıldızlarıydı. Google önümüze bütün dünyanın bilgisini taşırken; çağın ikonu haline dönüşen Iphone, Ipad gibi cihazlar dijital çağın insanları için el, ayak gibi organlar haline geldi.
WikiLeaks yarattığı etkiyle “gazeteciliğin” aldığı yeni biçimi gösteriyor. Arkasında uluslar arası bir çıkar çatışmasının gücü mü var, ABD’nin komplosu mu? Ya da Julian Assange’ın kişiliğinde yeni medyayı ustaca kullanan bir “adalet Savaşçısı”yla mı karşı karşıyayız? Soruları kadar WikiLeaks’in ortaya saçtığı belgelerin yarattığı “toplumsal algı” üzerinde düşünmek zorundayız.
Her şeyden önce dünyanın süper devletinin nasıl işlediğine dair sonsuz kanıt ortada. Kriptolar; gizli konuşmalar, diplomatik ikiyüzlülükler; kadın, para, uyuşturucu; rüşvet, silah ticareti, mafya dünyanın hemen hemen her ülkesinde eğemenlerin şu ya da bu ölçüde bulaştıkları ilişkilerin merkezinde yer alan kavramlar. Oysa dünya liderlerinin bize sundukları vatanseverlik, ulusal çıkarlar, doğruluk, dürüstlük, adalet, demokrasi gibi kavramlar değil mi? WikiLeaks belgeleri en azından dünya eğemenlerinin bu ikiyüzlülüğünü bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
 “Emperyalizmin”  eskimiş bir kavram olduğunu bıkmaksızın tekrar eden liberal bakış açıları da hemen hemen dünyanın bütün coğrafyalarında kendi çıkarları için çalışan emperyal bir devletin varlığını ortaya koyan WikiLeaks belgeleriyle yerle bir olmuş durumda. Üstelik belgelerin bize gösterdiği sadece Aysberg’in görünen yüzü.
Evet, Amerikan diplomasisi bu olayla dünyanın gözünde bir hayli prestij kaybına uğradı ama yine de yabana atılmaması gereken bir durumla karşı karşıyayız. Açıklanan belgelerin Türkiye’yle ilgili bölümüne baktığımızda, elindeki belgeleri kaptıran şapşal bir dışişlerinin bir hayli sağlam analizler yaptığını görüyoruz. 2005 yılı için yapılan AKP değerlendirmeleri, yine aynı yıl için CHP’nin “gürültücü bir avuç elitist” olduğu yabancı bir gözlemci tarafından yapıldığı düşünüldüğünde hiç de yabana atılacak değerlendirmeler değil.
WikiLeaks belgelerinin yazıldığı yıllar düşünüldüğünde Türk siyaseti açısından doğruya yakın analizler yapıldığını söylemek mümkün. Bugüne ilişkin belgeler de bir gün kamuoyuna sızar umuduyla bekliyoruz. Hem AKP için hem de CHP için sanıyorum bugünkü Amerikan belgeleri aynı analizleri yapmayacaktır. Çünkü son “füze kalkanı” olayında görüldüğü gibi Türk dış politikasının ekseni yerine oturtuldu ve CHP ‘de “gürültücü bir avuç elitist” olmadığını iddia eden “popülist” bir yönetim var.
Kıssadan hisse bugünün dünyasında iktidarın getirdiği ilişkilerin uzun süre gizli kalması mümkün görünmüyor sorun ikiyüzlülüğü ortaya çıkan eğemenlerin iktidarlarını nasıl sürdüreceğinde , WikiLeaks iyi güzel de temel yanıtlar onun aydınlattığı gerçeklerin gerçek bir aydınlığa dönüşüp dönüşmeyeceğinde düğümleniyor. Sanal dünyaya kendi kaderlerini değiştirecek gerçek insanların eklenmesi gerekiyor.