DİSK’in eski başkanı ve CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ile tam 1 Mayıs 1977’deki kürsünün kurulu olduğu Taksim Gezi Parkı merdivenleri üzerinde konuşuyoruz. Başkan 1977 Mayısından girdi, 2013 Haziranından çıktı ve şöyle dedi:

-Bu bir devrimdir!
Taksim Direnişi, eski yapılara ait her şeyi çökerterek ilerliyor. Bunların başında otoriter siyasi yapılar var. Özünü ordunun oluşturduğu “Ceberrut Devlet”i yeniden inşat etmek mümkün olamayacaktır. İktidar partisi, Ordunun toplum içindeki etkisini sıfırladıktan sonra yerine polisi ikame etti.

Taksim’de görüldü ki, bu paslı proje yerle bir oldu!

Ceberrut Devlete göbekten bağlı yaygın medya da aynı sallantı içinde yıkılıyor. Her geçen gün itibarlarını biraz daha yitiriyorlar.

Taksim Direnişi’nin etkileri önümüzdeki süreci kalıcı olarak etkiyecektir. Bu asker destekli “1 Dakika Eylemi”ne hiç benzemiyor. Eski olan her şeye karşı ilerliyor.
Farkını en güzel biçimde Aydın Çubukçu ifade etti:

“Biz yıllardan beri kışkırtıyoruz, silkeliyoruz, örgütlüyoruz ama böylesi bir patlamayı başaramadık!”

Çubukçu bu görüşünü “dış mihraklar” arayan iktidar ve onun yanında olanlara karşı yazdı:

-Bizim başaramadığımızı dış mihrak mı başardı?

Gezi Parkı, ağaçla başladı her şeyi önüne katarak süpürerek yolunu açıyor. Süleyman Çelebi’nin tespiti dikkate alınmalı:

-Taksim Direnişi bir Devrimdir! (4 Haziran 2013)

• • •



Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) liderlerinin gönlünü hoş tutmak için 15 -16 Haziran 2013 tarihlerinde Ankara ve İstanbul’da iki miting yapacağını önceden ilan etti.

İktidarda bulunanlar bastıkları zemin konusunda kuşkuya-kaygıya kapıldıklarında çevrelerinin insanlarla sarılmasını isterler. Kitleleri kendilerinin doğal uzantıları olmalarını arzu ederler.

12 Eylül 1980 Askeri Darbesini yapan generaller de aynı süreçten geçtiler. Toplumu susturup, kendi seslerinin yankılanması için büyük mitingler yaptılar. Cunta lideri Kenan Evren, her hafta bir şehirde kürsüye çıktı:

-Sevgili Manisalılar, Çorumlular, Kayserililer… Şimdi diyorlar ki…

Kendileri hakkında kulaktan kulağa yayılan iddiaları kendisi bütün ülkeyi kapsar hale getirirdi!

İşe de yaradı:

-1982 Anayasası yüzde 92’lik oranla kabul edildi!

O dönemde ülkeye hakim olan “mezarlık huzuru” ile Türkiye rahat yaşanan bir ülke haline gelebildi mi?

Şimdi iktidar mitingleri sırası Evren’den Tayyip Erdoğan’a geçti! Biri darbeyle gelmişti, ikinci seçimle… Bu açıdan bile bakıldığında “AKP kendisine yazık ediyor” denilebilir.

-Siz bana oy verdiniz, ama bunlar bana ağaçları kestirtmiyorlar, oraya inşaat yapmama engel oluyorlar! Ey Ankaralılar, ey İstanbullular… Duyun bunu!

Pınarhisar Cezaevinden çıkış yapan muhafazakar sağ çizgiye ve Tayyip Erdoğan’a Evren Bulvarı hayırlı olsun! (16 Haziran 2013)

• • •
Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Ali İsmail Korkmaz cinayeti için 8 Ağustos 2013 Perşembe günü konuştu:

-Polis yapmadı demiştik, dediğimiz çıktı! Birileri suçu devlete atmak istiyordu ama gerçekler ortaya çıkıyor işte!!!

Gerçekler ortaya çıkıyor ama bu hiç de kolay olmuyor. Devlet elindeki tüm imkanları kullanarak cinayeti karartmak için elinden geleni yapıyor. Önce kamera kayıtlarının silindiği ortaya çıktı. Sonra zanlı polisler yüzleştirme sırasında bıyıklarını kesip saçlarını boyayarak yanıltıcı görüntüler oluşturdular. Eğer kamuoyu baskısı olmasa, “üzerine bir bardak su için” bile denilecek bir pişkinlik sergileniyor.

Ama bu yeni bir şey değil. Devletin güvenlik birimleri eliyle öldürülen ilk insan değil ki Ali İsmail Korkmaz…

Devletin üzerine atılacak bir iftira yok!

Devletimiz bu işleri düzenli olarak yapıyor zaten. Mesut Yılmaz’ın Başbakan olduğu yıllarda onun müsteşarı Kutlu Savaş, Susurluk için bir rapor hazırlamıştı. Hatırlamayanlar için müsteşarın satırlarını tekrar yazalım:

“Devletin öldürme yetkisi vardır!”

Müsteşarın itirazı şu noktadaydı:

“Ama bu yetki çok aşağılara kadar indirilmiştir!”

Nereye kadar?

Sokaklarda polislerin kafalarına göre insan öldürmelerine kadar!..

Eskişehir Valisi konuşarak kendisini de cinayet davası dosyasının içine sokuyor adım adım…

Tabii ki olay bu kadar basit değil. O sivilleri gencecik silahsız külahsız insanların üzerine kim sürdü? Sopalı fırıncılardan biri bunu söyledi:

-Bizi polisler yönlendirdi!

Dava bir başlasın bunların hepsi ortaya çıkacak. O zaman görülecek ki, fırıncıları polisler, polisleri amirleri, amirleri en üst mülki yöneticiler onlara da icranın en tepesindeki kişi azmettirdi! (10 Ağustos 2013)