Gomis’ten Kulübe Doğum Günü Hediyesi

Yeni teknik direktörü ile yepyeni bir yolculuğa çıkan Galatasaray, Ağustos ayındaki Antalya deplasmanını olabilecek en ideal maç sonlarından birine çevirerek lige 3 puanla başladı.

Okan Buruk’un yakın geçmişteki teknik direktörlük kariyeri, onun Galatasaray’da devrimsel nitelikte değişiklikler yapmayacağının sinyallerini zaten veriyordu. Antalya maçının ilk dakikası ile beraber takımın iki yönünü de kullanmak istediği bir planı hayata geçirmek istediği belliydi. Berkan’ın desteklediği Boey – Yunus ikilisi ile Oliviera’nın desteklediği Van Aanholt – Kerem ikilisi. Özellikle Boey ve Van Aanholt çizgiye indiğinde Kerem ve Yunus sık sık iç oyuncusuna evrildiler ve orada ceza sahasında, rakip kaleye yüzü dönük halde topla buluşma sayısını artırdılar. 25. dakikadan itibaren 10 dakikalık bir sürede bu planın tek eksikliği topu içeri vuramamaktı, zira hem Kerem hem de Yunus takımlarını öne geçirecek şansları yakaladılar. Bu bölümde onlara Emre Akbaba da katılabilseydi, belki skor tabelasının değiştiğini görecektik. Tabii sonuçsuz kalan atakların ardından, daha maçın ilk dakikalarında hiç hazır olmadığının sinyallerini veren ve nerede ise girdiği tüm ikili mücadeleleri kaybeden Sacha Boey’in sarı-kırmızılıların başına dert açacağı çok net olarak görülüyordu ki, Nuri Şahin bu zaafı görüp devrenin sonunda planını tamamen Nelsson-Boey arasına atacağı toplara döndürdü, ama ev sahibi bu anlarda Muslera’yı geçemedi.

İkinci yarıda Kamerunlu genç sağ bekin Cezayirli Ghacha karşısında ilk yarıya oranla çok daha sağlam durması, Antalyaspor’un bu planını tamamen çöpe attı adeta. Belki de Nuri Şahin ikinci yarıdaki planın önemli bir kısmını onun üzerine kurmuştu, zira bu devrede rakip kalede daha fazla görülmesi beklenen Antalyaspor, Galatasaray’ın çıkarken kaptırdığı toplar dışında nerede ise hiçbir gol denemesinde bulunmadı ki bulundukları da ceza sahasının dışından çerçeveyi göremeyen toplardı. Tabii bunda Galatasaray’ın ikinci yarıda, oyunu kurmada stoperler ve beklerden ziyade rakip alanın ortasındaki Seferovic’i kullanma isteğiydi. Bu ortamda, Okan Buruk’un takımının rakip alanda daha büyük üstünlük kurmasını bekliyorduk, fakat orada da Yunus dışında ön alanda hiçbir yaratıcılık örneği görmeyince oyun fena halde sıkıştı. Bu sıkışmış oyunu doğru anda doğru şekilde yapılacak birkaç hamle açacaktı ve bu da deplasman takımının Norveçli yeni transferine düştü. 90. dakikada kendi ceza yayının önünde, kendi kalesine cepheden gelen bir şutu engelleyen Fredrik Midstjö, bundan 10 saniye sonra, rakip ceza yayında Bafetimbi Gomis’e çok iyi bir servis yaptı. Midstjö’nün oyuna girdiği andan itibaren doğru yerlerde ve doğru zamanda bulunması, top ayağına gelmeden verdiği kararları net ve doğru biçimde uygulaması ve rakibin, cılız olsa da, kontrataklarında hep doğru yer tutması, onun ilk maçında, yerinde bir transfer olduğu sinyallerini verdiğini söyleyebiliriz.

Okan Buruk’un, elinde Dubois, Torreira ve Mertens’in gelişiyle daha alternatifli bir kadro olacak. Önümüzdeki haftalarda, özellikle de stoper ikilisinin, hücum gücü daha üst düzey takımlara karşı göstereceği performansa bağlı olarak nasıl bir oyun kurgulayacağını göreceğiz.