Ankaralı müzisyenler serisinde onuncu haftaya gelmiş bulunuyoruz. Haftalardır Ankara müzik sahnesinin değerli ve genç müzisyenlerini sizlerle tanıştırmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu haftaki konuğumuz da grup 163. Grupta gitar, şarkı ve söz yazımı Yamaç Yeşil tarafından yürütülürken, Mehmetcan Bindak bas gitar ve back vokalde yer alıyor. Grubun solisti Doruk Okyay ve Onat Oskay ise davulda bulunuyor. >>Nasıl […]

Grup 163: “Ankara müzik piyasasında dostluk hakim”

Ankaralı müzisyenler serisinde onuncu haftaya gelmiş bulunuyoruz. Haftalardır Ankara müzik sahnesinin değerli ve genç müzisyenlerini sizlerle tanıştırmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu haftaki konuğumuz da grup 163.

Grupta gitar, şarkı ve söz yazımı Yamaç Yeşil tarafından yürütülürken, Mehmetcan Bindak bas gitar ve back vokalde yer alıyor. Grubun solisti Doruk Okyay ve Onat Oskay ise davulda bulunuyor.

>>Nasıl kuruldu 163? Bu isim nereden geliyor?

Yamaç: Biz Doruk ile çocukluk arkadaşıyız. İlkokuldan beri tanışıyoruz. Sürekli bir müzik yapma fikri vardı aklımızda. Bir grup kurduk o pek iyi gitmedi. Sonra birkaç grup denememiz daha oldu. Sonra Onat ve Mehmetcan ile tanıştık. Bu şekilde kuruldu grup.

Doruk: İsmimiz de şuradan geliyor. Biz Çayyolu’nda oturuyorduk Ankara’dayken. Çayyolu ile şehir merkezi arasındaki otobüs hattının numarası da 163’tü ve çok fazla kullanıyorduk bu otobüsü. Anlamlı bir isim olsun derken bu geldi aklımıza.

Yamaç: Eskiden o otobüste tanıştığımızı söylerdik insanlar, gazeteler falan güzel bir tanışma hikayesi diye yazarlardı ama o çok doğru değil.

>>Yaptığınız müziği nasıl tanımlarsınız? Alternatif müzik dediğimiz kavram sizin için nedir?

Yamaç: Grunge, post- grunge fgibi görüyoruz bu son albümü. Bundan bir önceki albüme rock and roll ya da pop rock denebilir. İlk şarkılar özellikle çok pop rock. Alternatif bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Genel çerçevede alternatif rock.

gibi görüyoruz bu son albümü. Bundan bir önceki albüme rock and roll ya da pop rock denebilir. İlk şarkılar özellikle çok pop rock. Alternatif bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Genel çerçevede alternatif rock.

Doruk: Benim için alternatif müzik günümüzde popüler olan tarz dışındaki her şey. İnsanlar seviyor diye yapılmasından çok kendi seviyor diye yapılan işleri alternatif olarak değerlendiriyorum.

Yamaç: Ama tabii şöyle bir şey de var alternatif müzik dediğimiz olay baya ana akım olmaya başladı. Büyük Ev, Adamlar, Yüzyüzeyken Konuşuruz falan Türkiye’de alternatif müziği ana akım hale getiren gruplar oldu. Biz o genre’ya ait görüyor muyuz kendimizi? Bazı ortak yönlerimiz de var müziğimizin farklı yönleri de var.

>>”Anladım” ile birlikte tarzınıza Grunge’ı da eklediniz. Bu tarzın sizin için anlamı nedir?

Doruk: Biz sahnede baya hareketli ve salaş bir çalım tarzı izliyoruz. Ve şarkılarda da bunu daha iyi anlatabilmek, kendimizi daha iyi ifade edebilmek istedik. Son albüm de bu şekilde bir grunge haline bürünmüş oldu. Bu şarkıları bu şekilde daha da güzel ifade edebildik bence. Hatta bu yüzden bunu canlı kayıt aldık hep birlikte aynı odada çaldık.

Yamaç: Daha salaş, daha doğal duyulsun diye. Bazı hatalar var mesela albümün içinde. Onları bıraktık. Öyle daha içimize sindi. Ama şöyle mesela ben şarkıları yazarken çok da hani
grunge olsun falan diye düşünmedim. Daha çok içimizden böyle geldiği için böyle çıktı. Onat’ın davul çalımı da bunu çok etkiledi. Onat biraz daha yüksek tuşeli çalıyor. O yüksek tuşe de o post- grunge şeyini bize sağladı yani. Ben bir aralar çok fazla Nirvana, Pearl Jam falan dinliyordum. O yüzden bana diğer müzik tarzlarına göre özgür geliyor. Özellikle grunge yapmak istediğimiz için böyle bir yola başvurmadık yani.

Doruk: Mesela ben çok grunge dinlemezdim aslında. Ama yaptığımız işten sonra bunun içimde olduğunu fark ettim, hala da çok fazla dinlediğimi söyleyemeyiz.

>>Ankaralı müzisyen olmanın müziğinize bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Yamaç: Biz Çayyolu’nda oturuyorduk grupça dördümüz de. Orada tanıştık zaten. Biz tanıştıktan sonra arkadaşlarımız da arkadaşlarını getirdi falan baya 50 kişilik bir arkadaş grubu oldu. Ankara’da da böyle çok fazla İstanbul’daki gibi gidebileceğin yer alternatifi çok olmadığı için her akşam yaz kış fark etmez, evlerin oradaki çardaklarda beraber buluşur müzik yapar sohbet ederdik. Arkadaşlarımızla aramız iyi olunca onlar da bizi konserlerde desteklemeye başladılar. Bize arkadaşlarımız çok büyük şeyler kattı. Zeytinli Rock Festivali’nde Athena’nın ön grubu olmuştuk ilk çıkacağımız sene. O sene mesela Ankara’dan otobüs kaldırdık 52 kişi falandık.

Mehmetcan: Arkadaşlarımız sahnemize ve müzik tarzımıza enerji olarak çok destek oluyorlardı.

Onat: Aynı şekilde bir şarkı kaydediyorduk mesela, 50 kişi de farklı görüşe sahip olduğu için hepsinin ayrı yorumları oluyordu. Yapacak pek bir şey olmadığı için Ankara’da biz birbirimize sarıldık arkadaşlarımızla ve o da bizi müziğe itti.

>>Ankara müzik sahnesi koşullarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mehmetcan: Ankara müzik piyasasında da İstanbul’a göre dostluk daha ön planda diye görüyoruz.

Onat: Ankara’da mesela 5-6 tane arkadaş olduğumuz müzik grubu da var. Onlarla da yardımlaşarak birbirimize destek olarak Ankara müzik piyasası zamanla gelişti.

Doruk: Ankara’nın müzik sahnesine gelirsek bence lise çevresinde Ankara’nın müzik sahnesi çok başarılı. Hiçbir şehirde görmediğim kadar lise şenliği ve festivali oluyor. Gayet de başarılı oluyorlar. Bize lisedeyken de hala da çok fazla sahne imkanı sağlıyor. Lise dışında 18 yaş üzeri mekanlar çok fazla. Eğer 18 yaşını geçmemişseniz lise etkinlikleri dışında kendi müziğinizi çalabileceğiniz pek bir mekan yok.

Yamaç: Şu sıralar yeni yeni açıldı 18 yaşında küçüklerin müzik yaptığı yerler. Ama oralara da ulaşım biraz zor. Lise şenliklerinin çoğunda müzik ön planda olmadan para kazanmak ön planda oluyor. Bu bizim biraz zorumuza gidiyor. Geçenlerde bir şenlik mesela ön grup başvurusu alıyor. Bir seçme yapcaklar internetten, ama bu seçmeye katılabilmek için en az 10 bilet satmanı istiyor gruplardan. Önemli olan müzik olmuyor da kar amacı güdüyor insanlar. Biz müzik yaparken çok para kazanalım muhabbetinde değiliz. Biz müzik yaparken insanlar eğlensin biz de eğlenelim diye düşünüyoruz. Aynı şekilde bence Ankara’da canlı müzik için çok az sahne var ve imkanları da çok sınırlı.

Mehmetcan: Bazı mekanlarda mesela gidiyoruz güzel ses ayarı falan yapıyoruz ama sahne genişliği sorun oluyor, çünkü niz sahnde hareketliyiz. İstanbul’a oranla Ankara’nın o sahne durumu kötü.

Yamaç: Ama tabii bunun da şöyle bir artısı var bir gün bir mekanda güzel konser oluyor, sonra insanların başka alternatifi olmadığı için herkes oraya gidiyor. İstanbul’da böyle değil bu. Çok bölünüyor. Sahneler küçük ama ses sistemleri ve sesçiler baya iyi oluyor.

Doruk: Ankara sadece yurt içiyle sınırlı kalmış durumda. İstanbul’da fark ettim ki istediğim zaman herhangi yurtdışından gelen bir ismi dinleyebiliyorum. Çok ünlü olmak zorunda değil, yurtdışında alternatif işler yapanlar da İstanbul’da çok konserler veriyor ama Ankara için bu böyle değil. Tabii bunun sebebi İstanbul’un daha kalabalık nüfusu ve açıkçası paranın burada olması. Tabii gönül isterdi ki tüm şehirlerde de böyle konserleri istediğimiz gibi izleyebiliyor olsak.

>>”İnsan Öldü” şarkınızda “Bir savaş var, düşman ağaçlar” diyorsunuz. Müziğinizde sizi toplumsal meselelere eğilmeye iten koşullar neydi? 

Yamaç: Ben İnsan Öldü’nün yapım aşamasını anlatayım. İstanbul’a ilk geldiğimiz dönemde çok zorlandık grupça. Hiç arkadaşımız yoktu, sadece dördümüz vardık. O dönemde ben de müzik ve şarkı yazarken zorlandım. Bir duraklama dönemim oldu. Bir gün Youtube’da bir şey izlerken Can Bonomo’nun bir videosuna dek geldim. Orada her gün kalkıp belli bir saatte aklımdan geçenleri yazıyorum diyordu röportajında. Bana da işini böyle ciddiye alan birini görmek güzel geldi açıkçası. Ben de bunu denemek istedim. Bizim de İstanbul’da kaldığımız evin camından bakınca tamamen evler var, beton yığını aslında. Bir sabha kalktım, oturdum masanın başına. Tam da o görüntüye bakıyordum. Gerçekten görseniz sıfır ağar. Orada da o söz geldi aklıma. Toplumsal meseleler de bence şöyle. Baktığımızda çoğu grubun, Adamlar’ın ya da Yüzyüzeyken’in son albümü olsun, hepsinde çok açık olmasa da bir toplumsal mesajlar var. Çok fazla insan aynı şeyi düşünüyor. Bir konu hakkında bir serzeniş varsa gerçekten bir sorun var demektir. Beni de bu toplumsal meselelere iten büyük ihtimal çevremde gördüğüm şeyler. Daha çok İstanbul’a geldikten sonra çıktı bu toplumsal meselelere yatkınlık.

Doruk: Bence sanat her zaman toplumda en çok görülen şeylerden yola çıkıyor. Ve bizim ülkemiz de siyasetle fazlasıyla içli dışlı bir ülke. Bu yüzden birçok noktada siyaseti görüyoruz. Bu yalnız müzik için de değil, sinemada da böyle. Tabii gişe filmlerinden bahsetmiyorum. Resimde de böyle. İnsanlar en çok neyi görüyorsa onu dışa aktarıyorlar.

Önümüzdeki günlerde planlarınız neler?

Doruk: Geçtiğimiz gün Avare Yıllarım’a klip çektik. Yakında onun klibi yayınlanacak.

Onat: Onun dışında bu yaz yeni soundlu bir albüm kayıtlarına başlayacağız. Yaklaşık 10-15 şarkı arasında bir sayıda albüm olacak. Bu albümde grunge’ı kattık yaptığımız müzik türleri arasına ama bir sonraki albümde belki daha farklı türleri katarız.