Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son olarak Anadolu Üniversitesi’ne Rektörlük seçimlerinde ikinci en düşük oyu olan adayı atayarak politik

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son olarak Anadolu Üniversitesi’ne Rektörlük seçimlerinde ikinci en düşük oyu olan adayı atayarak politik hayatının tümünde eleştirdiği Yüksek Öğretim Kanunu’nun nimetlerinden yararlanmakta bir sakınca görmediğini kanıtladı.
Türbanlı fotoğrafı nedeniyle kaydı yapılmayan eşiyle birlikte Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi bahçesinde yaptığı YÖK karşıtı açıklamaların üzerinden çok uzun süre geçmemişti oysa. Acaba eşi de “oh olsun” diyor mudur? “Yıllarca biz sürünüyorduk, şimdi de onlar sürünsün, nasıl oluyormuş görsünler.”
Cumhurbaşkanı’nın atadığı adaya üniversite 96 oy verirken atamadığı adaya 334 oy vermişti. Nerdeyse 4 kat fazla oy alan adayı atamama gerekçesini açıklamak zorunda değil. Oy verenlere de herhangi bir bilgi verme yükümlülüğü yok. Anadolu Üniversitesi öğretim üyeleri, öğrencileri ve çalışanları kendi seçimlerinin yok sayılmasının ardında yatanı ve seçmedikleri adayın neden Rektör olarak atandığını da hiçbir zaman bilmeyecekler.
Ama sanmayın ki bu durum öğretim üyeleri için sorun yaratacak. Tıpkı Türkiye’nin tüm üniversitelerinde olduğu gibi daha önce Osmangazi ve Gazi ve diğer üniversitelerde olduğu gibi orada da hayat devam edecek. Bir yandan yeni duruma uygun pozisyonlar alınırken, diğer yandan olası atanmama ve atanma nedenleri üzerine öğretim üyesi yemekhanelerinde, hoca odalarında muazzam bir “geyik muhabbeti” dönmeye başlayacak!
Atanmama gerekçesi olarak en çok “hakkında yolsuzluk dosyaları varmış” ile “ulusalcıymış, Ergenekoncularla görüşmüşmüş” yarışacak.
Atanma gerekçesi olarak da “Amerika’ya gitmiş, Fethullah’la görüşmüş” ile “AKP’ye biat etmiş, kadrolaşmaya gidip, türbana göz yumacakmış” ilk sıraları paylaşacak.
Öğretim görevlileri, yardımcı doçentler ve doçentler, bekleyen kadro yükselmeleri için yeni Rektör’e ve onun yakın arkadaşlarına yanaşma manevralarına başlayacaklar. Profesörler Rektör’ün gözüne girip bir Dekanlık, Yüksek Okul, Enstitü Müdürlüğü için kulislere başlayacaklar. Bir önceki Rektör’le çalışan öğretim üyelerinden bir kaçı ibret için bir punduna getirilip (YÖK’ ün yasa ve yönetmeliklerine bol bol yerleştirilmiş maddelerle) cezalandırılacak, diğer öğretim üyeleri bu yasal hukuksuzluklara gıklarını bile çıkarmadan, kendi pozisyonlarını sağlama almanın yollarını bulmaya çalışacaklar.
Yeni Rektör, ona seçilme şansı vermediğinden, atanmayan rektör adayının dibinden ayrılmayan öğretim üyesinin yüzünde yapmacık bir gülümsemeyle kendisine yanaşmaya çalışmasında bir ahlaksızlık bulmak bir yana bir gariplik bile görmeyecek. Hatta onlar arasından karaktersizliği en tescilli olanlarından birini bir göreve getirerek, güya ne kadar tarafsız olduğunu el aleme göstermiş olacak. İstediğini koparan o öğretim üyesi de Rektör’ün en yılmaz savunucusu, atanmayan adayın da en büyük düşmanıymış gibi davranacak. Bu durum diğer öğretim üyelerince bilinmesine karşın, ona hürmette kusur edilmeyecek.
Bütün bu süreçte haksız ve hukuksuz bir uygulamaya maruz kalanlar, İdare Mahkemeleri ve Danıştay’ın koridorlarında ömür tüketmeye başlayacaklar. Bir ihtimal bir hakim perişanlıklarına acırsa, bir köşeye çekip, “YÖK yasa ve yönetmelikleri böyleyken uğradığınız haksızlığı hukuka başvurarak çözmenize olanak yok, buralarda yıllarca sürünürsünüz, siz iyisi mi yeni Rektör’le aranızı düzeltmeye bakın” diye akıl verecek.
Öğretim üyesi ya çekip gidecek ve arkasından davul çaldıracak, ya odasına kapanıp 4 yıl sonra gelecek olası Rektör’ü bekleyecek ya da Rektör’ün kendisini affetmesini sağlayacak eş, dost, akraba, milletvekili, il başkanı aramaya başlayacak.
Ben dahil hepimiz de bu kurumlara Üniversite, ben dahil hocalara da Akademisyen demeye devam edeceğiz, utanıp sıkılmadan.
Cumhurbaşkanı hakkaten sorumsuz, kabahat hepimizin 12 Eylül akademisyeni olmamızda. Gelin www.gulgibiuniversite.org ya da www.bulbulgibiakademisyen.org internet sitelerini kuralım. Kendimiz çalalım, kendimiz oynayıp şakıyalım.