Gündem soğuk...

Küresel kapitalizmin ve neo-liberal politikaların ideolojik merkezi Davos'ta zenginler, Venezüela'nın başkenti Karakas'ta ise Davos'un dayattığı dünyadan başka bir dünya hayal edenler toplanıyor... Kuruluşuyla büyük heyecan yaratan ÖDP ıo. yaşını kutluyor... Aydın Güven Gürkan, ölümüyle, solu bir kez daha bir araya getiriyor... Türkiye, 24 Ocak kararları ile girdiği rotada ilerliyor... 24 Ocak'ta işlenen cinayetlerin; Uğur Mumcu ve Gaffar Okan'ın üzerindeki kara perde kaldırılmış değil... Adalet Bakanı'nın inisiyatifiyle atılan ve atılmayan adımlar sonucu Ağca cezaevine dönüyor, Orhan Pamuk davası düşüyor... Yargı, Şemdinli'de suçüstü yakalanıp serbest bırakılan Çavuşlar'la, hayali ihracaat ve mafya ile kol kola savcılar nedeniyle tartışılıyor... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'yi vicdani reddi tanımaya zorlayan bir karar alıyor... Türkiye'nin Kıbrıs'taki yeni eylem planının bir sonuç verip vermeyeceği sorgulanıyor... Google, Çin pazarından daha büyük bir pay kapabilmek için kendi kendini sansürlüyor... Liderlerin banka hesabı gazete manşetlerine çıkıyor... Sırbistan-Karadağ'da bir tren kazası oluyor, 44 kişi ölüyor, bizde olmayan oluyor ve bakan istifa ediyor...

Gördüğünüz gibi gündem yoğun. O kadar yoğun ki, daha düne kadar ağzımızdan düşürmediğimiz kuş gribi bile unutuluyor. Sahi, hastanelerdeki çocukların son durumu nedir? Artık, haber takibi yapan, bu soruyu soran da yok.

Dünya üşüyor. Türkiye üşüyor. İnsanlar donarak ölüyorlar. Kar yolları kapattığından 10 binden fazla köye ulaşılamıyor. Kar Türkiye gündemini de bembeyaz bir örtü ile örtüyor.

Televizyonlarda bir süredir izlediğimiz yeni "aganiginaganigi" reklamı, insanoğlunun daha mağara devrinde ve evrimin ilk günlerinde soğuklardan korunmak için deri ve kürk kullandığını gösteriyor. Mağara insanı avcılık ve toplayıcılıkla geçiniyordu ve beslenmek için avladığı hayvanların kürkleriyle de kendini soğuklardan koruyordu. İnsanlık o günlerden bugünlere çok uzun bir yol kat etti. Artık, ne doymak için avcılık ve toplayıcılığa mahkûmuz ne de ısınmak için derilere ve kürklere.

Yine de, insanın beslenme zinciri içinde et tüketimi önemli bir yer tutuyor ve etiyle beslenilen hayvanların derilerinin işlenip kullanılmasına, en azından benim bir itirazım yok. Ancak, şu soğuk havalarda çıplak bedenleri üzerine ayak bileklerine kadar uzanan kürkler giyerek defilelere çıkan mankenler, bütün o gö-zalıcı güzelliklerine karşın mağara insanlarından daha itici geliyor bana.

Neden mi? İnanın nedenini anlatmak kolay değil. Bazen, en büyük söz ustalarının bile bazı şeyleri ifade etmekte yetersiz kalabileceğini düşünüyorum. Böyle zamanlarda gözleri yardıma çağırmak gerekiyor. Görmek için ve şöyle içine içine bakmak için gözleri çağırmak... Derdimi hâlâ tam olarak anlatamadığımı biliyorum. O yüzden, internet olanağınız varsa eğer, gözlerinizi yardıma çağırmak istiyorum.

"Dünya Yalnız Bizim Değil" sayfası bu gazeteyi diğer gazetelerden farklı kılan sayfalardan biri. Tıpkı "Duvar Gazetesi" gibi. O sayfada dünyayı paylaştığımız diğer canlıların kimi hallerine tanıklık ediyoruz. "Sesonline", sağ-olsun, sözün yetmediği yerde görüntüyü de devreye sokma olanağına sahip.

Bana her tarafın bembeyaz bir örtüyle kaplandığı, insanların soğuktan donarak öldüğü ve çıplak mankenlerin kürk defilelerinin arttığı şu günlerde, gündemdeki bütün konuları bir yana bırakıp bu yazıyı yazdıran da eski bir Sesonline makalesi oldu. Yapabilirseniz eğer, bir zahmet internete girip http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa.php?KartNo=39359 adresine tıklayın. Oradaki video görüntülerinde bir parça kürk için canlı canlı derileri yüzülen hayvancıkları göreceksiniz. Dayanabilirse-niz, o hayvanların gözlerine de bakın. Sonra, mağara devrindeki hemcinslerimizin mi, yoksa bizlerin mi daha vahşi olduğuna karar verin.

Unutmadan, kürk defilelerini izlemekten zevk alıyorsanız, sakın bu dediklerimi yapmayın. Çünkü, o hayvanların gözlerine baktıktan sonra artık kürk defilesi izleyemeyeceksiniz.