Keçi’nin editörü Halil Türkden’in okurlarına bir mesajı var: Canımız Gülten Akın, “Beni öldürürse bu umut öldürür,” demişti. O, bu uğurda hiç vazgeçmeyenlerdendi. Yazılardan dizelere, kitaplardan sokaklara, bombalarla ve silahlarla delik deşik edilen duvarlara aynı umudu kazımaya devam...

Her şeye inat edebiyat!

Pamir Bakacak

Haziran 2014’te “inadına edebiyat” diyerek yola çıkan ücretsiz e-dergi Keçi’nin 4. sayısı KIŞ 2015 yayına girdi. Derginin editörü Halil Türkden ile yayıncılık, edebiyat ve eğitim dünyasını yakından ilgilendiren bu dergi üzerine söyleştik…

Keçi’nin yolculuğunu biraz özetler misiniz?

Haziran 2014’te ilk sayısı yayınlandı Keçi’nin. Edebiyat yayıncılığında 20. yılını kutlayan Günışığı Kitaplığı’nın yıllardır düzenlediği konferans ve seminerlerinde usta edebiyatçıların sunduğu içerik havuzu çok kıymetliydi. Keçi, 3 Ekim 2015’te beşincisi gerçekleşen, Türkiye’nin ilk ve tek yayıncılık konferansı olan Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nün ve 5 Mart 2016’da dokuzuncusu düzenlenecek, yurdun her bölgesinden öğretmen ve kütüphanecilerin katıldığı Eğitimde Edebiyat Seminerleri’nin tüm içeriğini yayınlıyor.
Keçi’nin 4. sayısı olan KIŞ 2015, yayıncılığa ve kitaba emek veren yazardan yayıncıya, editörden çevirmene, çizerlerden satış, dağıtım ve pazarlama sürecindeki çalışanlara kadar herkesi ilgilendiren bir içeriğe sahip. 5. Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nde bu kadar kişi ve kurumu ilgilendiren, böylesine değerli içeriği bir arada ve ücretsiz sunmak anlamlı bizler için. Bu konferans ve seminerler yayıncılık sektöründe ve eğitimde edebiyattaki paydaşların mesleki gelişimini hedefliyor. Doğal olarak, öğrenmenin, gelişmenin ve birlikte büyümenin anlamlı olacağına inanan etkinlikler bunlar. Bu ülkede öyle olmasını hayat ettiğimiz pek çok şey gibi…

Konferans içerikleri dışında bir içerik yayınlıyor musunuz?

Konuk yazarlardan, her sayının içerik temasına uygun yazılar alabiliyoruz. Bunun dışında Günışığı Kitaplığı’nın gençleri öykü evreninde buluşturan Zeynep Cemali Öykü Yarışması’na ve yurtiçi - yurtdışı kitap fuarlarına ilişkin haber ve yazılar da bulunuyor. Her sayının dosya konusu belli olduğu için dergiye gönderilen yazıları üzülerek reddetmek zorunda kalıyoruz. Edebi bir metne yer vermiyor zaten Keçi. Edebiyata dair bir içerik sunuyor okurlarına…

“İnadına edebiyat” mottosu nereden geldi peki?

Aslında Keçi ve yola çıkış mottosu birbirini buldu. Çocukların ve gençlerin her gün sorgusuz sualsiz öldürüldüğü bir ülkede onlar için 20 yıldır kitaplar yayımlayan bir yayınevi Günışığı Kitaplığı. Genel Yayın Yönetmeni’miz ve çalışma arkadaşım, yazar Mine Soysal’ın sözü hep önümüzdedir: Çocukların ölmediği bir ülke için çalışıyoruz…
Yayınevimiz, kitap yayımlamakla kalmıyor hiçbir maddi gelir elde etmeden, hem çocukları ve gençleri edebiyatla buluşturan eğitimci ve kütüphanecileri, hem de aynı sektörde iş yaptığı yayıncıları, dağıtımcıları, kitabevlerini ve yazarları bir araya getiren etkinlikler düzenliyor. Halihazırda çok yoğun kitap üretim temposu olan bir yayıneviyiz. Yine de her yıl düzenlediğimiz kapsamlı organizasyonlar ve daha pek çok projenin içeriğine herkes ücretsizce, her yerden rahatça ulaşsın istiyoruz. Zannediyorum ki, bunca işin bu ülkede, yalnızca inadına olabileceği aşikâr.

Edebiyat dergilerine ve edebiyat bloglarına alışığız. Peki, edebiyat e-dergisi nasıl bir deneyim?

Edebiyatı bir blogda, web sayfasında, türlü formatlarda okutan birçok oluşum var. Keçi ise, kendisine has edebiyat içeriğini, basılı bir derginin planına sadık kalarak, okurlarına elektronik yollarla ulaştırıyor. Bazen bir elektronik bültenle, bazen sosyal medyada karşımıza çıkabilecek sürpriz bir soru ve onu takip eden bir linkle… Keçi’yi okumak için keciedebiyat.com adresine girmeniz ve girdikten sonra, site içinde kalarak bir uygulama içinde mi, yoksa pdf formatında dergiyi indirerek mi okumak istediğinize karar vermeniz yeterli.

Matbaayı bile 200 yıl geç sindirmiş bir toplum olarak, dijitale mesafeli durma şansımız yok. Sansürlerle ya da erişim zorluklarıyla kaybedilecek vakit yok. E-dergi dünyada çokça başvurulan, sıfır maliyetli, dünyanın her yerinden ulaşılabilen, dağıtımı ve tanıtımı anlık yapılabilen, yayıncısının işini de her açıdan kolaylaştıran bir format. Özellikle öğretmenler, kütüphaneciler, yayıncılar, yeni medya öğrencileri, lise çağındaki bloggerlar dergiyi takip edenlerin önemli bir kısmını oluşturuyor. Alternatif bir alanda edebi metin değil, edebiyat metni sunmak ve bunun böylesi iyi geri dönüşler alması sevindirici elbette.

Peki 4. sayınız, KIŞ 2015… Neler var yeni sayıda?

22 Aralık’ta yeni sayı yayına girdi. 5. Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nün hafızalara yer eden kapanış konuşmasıyla Latife Tekin, çeviriye ilişkin keyifli bir içerik sunan Kutlukhan Kutlu, dil üzerine yapılan en lezzetli yemeklerin aşçısı Feyza Hepçilingirler, dilin hayat olduğunu ve hayatı anadilinde akamayan çocukların mücadelesini vurgulayan Karin Karakaşlı, yazar Müge İplikçi ve blogcuanne.com adlı bloğuyla yetişkinlere bambaşka bir dünya deneyimi sunan Elif Doğan yeni sayıda. Ayrıca, kitabın dijitaldeki geleceği, satış, dağıtım ve pazarlama süreci de sektörün uzmanlarınca bu sayıda tartışılıyor. 34. İstanbul Kitap Fuarı ve Frankfurt Kitap Fuarı’ndan yansımalar da yine yeni KIŞ sayısında.

Yeni sayının okurlara bir mesajı var mı?

Başyazıda da ifade ettiğim gibi, “canımız Gülten Akın, “Beni öldürürse bu umut öldürür,” demişti. O, bu uğurda hiç vazgeçmeyenlerdendi. Yazılardan dizelere, kitaplardan sokaklara, bombalarla ve silahlarla delik deşik edilen duvarlara aynı umudu kazımaya devam...