İki yıla yakın bir süre, 10 kişilik bir araştırma ekibinin yürüttüğü Maltepe Toplumsal Tarih projesi sonlandı ve ‘Toplumsal Hafızada Zamanda ve Mekanda: Maltepe’ isimli kitap yayımlandı. Kitapta Maltepe’nin yerel kimliğinin yanı sıra, ülkenin; sosyal, politik ve mekânsal dönüşüm süreçlerinin yereldeki etkileri detaylı şekilde incelendi. Kitap sayesinde, İstanbul’un toplumsal ve mekânsal tarihinde bir gezinti yapmak mümkün. […]

İki yıl süren kent  araştırması tamamlandı: Maltepe’nin bilinmeyen tarihi

İki yıla yakın bir süre, 10 kişilik bir araştırma ekibinin yürüttüğü Maltepe Toplumsal Tarih projesi sonlandı ve ‘Toplumsal Hafızada Zamanda ve Mekanda: Maltepe’ isimli kitap yayımlandı. Kitapta Maltepe’nin yerel kimliğinin yanı sıra, ülkenin; sosyal, politik ve mekânsal dönüşüm süreçlerinin yereldeki etkileri detaylı şekilde incelendi. Kitap sayesinde, İstanbul’un toplumsal ve mekânsal tarihinde bir gezinti yapmak mümkün. Maltepe ve Okan Üniversiteleri Öğretim Görevlisi Sosyolog Esra Kaya Erdoğan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Besime Şen ve Bağımsız Araştırmacı Dr. Hatice Kurşuncu’yla hazırladıkları kitabı konuştuk.

► Çalışmanızda Maltepe üzerinden küçük bir İstanbul tarihini okuyoruz. Nasıl oluştu fikir ve bu ekip nasıl bir araya geldi?

B.Ş.: Daha önce Kâğıthane toplumsal tarihini yapmıştık. Bir araya gelip, ‘Maltepe çalışalım’ demedik. Maltepe Belediyesi’nden bize bir öneri geldi. Gecekondu tarihi, göç tarihi, yeni mahalle kuruluşları, politik mahalleler, toplumcu belediyecilik, eski bir balıkçı köyünden dev bir kentleşme serüveni çıkması bunlar bütün olarak hepimiz için cazip konulardı.

E.K.E: 2 yıl önce Maltepe Belediye Başkanı Sayın Ali Kılıç’ın önerisi ile başlayan bu çalışma, belediyenin desteği ve katkılarıyla gerçekleşti. Araştırma ve kitaplaşma süreci boyunca kitap bilimsel kriterlerle hareket ettik. Bu vesileyle hem Belediye’ye hem de Maltepelilere tekrar çok teşekkür ederiz.

► Çalışmaya başladığınız andan itibaren Maltepe’de nasıl bir tarihle, nasıl bir geçmişle karşılaştınız?

H.K.: En bilinen geçmişte, Bizans tarihi ile karşılaşıyoruz. Bildiğimiz kadarıyla 2 bölgede Bizans kalıntıları bulunuyor. Bir tanesi Küçükyalı bölgesinde, bir tanesi de Dragos bölgesinde. Bu 2 bölgeden Küçükyalı daha iyi biliniyor, Dragos üzerine çok tartışılabilir bir alan. Daha sonra Osmanlı döneminde bir balıkçı köyü daha çok Rumların yerleştiği bir yer. 1800’lerde Erzincan Kemah’tan bir göç geliyor. Nüfusu renkleniyor. Daha sonra mübadele başka bir etki yaratıyor, ilçeyi yerleşime dönüştürüyor. Bu dönemde balıkçı köyünden öte bostan ürünlerinin üretildiği, tarım ağırlıklı bir yerleşim haline geliyor. Belki de İstanbul’un mutfağı gibi bir yer. 1950’lere geldiğimizde Maltepe’de sanayi başlıyor. İlk Maltepe’nin olarak tarım ilaçları fabrikası açılıyor. 1950’lerde sanayileşme başladığı zaman yeniden bir göç dalgası geliyor. Ve yine Maltepe’nin yeni bir dönemine geçiyoruz. Gecekondulaşma, nüfusun artışı gibi gelişmeler 80’lerin sonuna kadar devam ediyor. Esas olarak 90’ların sonunda var olan birçok fabrikanın kapandığını görüyoruz.

KEMAHLILAR VE MÜBADELE

►Kemahlılar demişken araştırmada özellikle ilgimi bir bölüm çekti. ‘Kemahlılarda kabadayılık’ ilişkisi…

H.K.: Kemahlılar ve mübadele diye iki sosyolojik farklı göç tipiyle gelmiş olan 2 grup var. Ve bunların ilişkileri kimi zaman biraz gergin ilişkiler olmuş. Bunun çeşitli nedenlerinin olabileceğini düşündük biz. Mesela bir tanesi Kemahlılar kendilerini oranın yerlisi diye adlandırıyorlar. İkincisi mülkiyet meselesi var. Mübadeleyle gelenlere çok geniş bir arazi veriliyor. Evler ve tarımsal araziler. Bu Kemahlılar tarafından eşitsizlik olarak algılanıyor. Böyle bir çatışma alanı var.

► Peki, Rumlar? Örneğin bostan kültürü onlardan miras kaldı değil mi?

H.K.: Ekonomik olarak balıkçılığın izleri var. Şu an hâlâ balıkçılık duruyor. Ama Rumlarla ilgili daha çok özellikle Büyükbakkal köyünde gizli bir vicdan azabı hissediliyor. Çünkü kiliseleri var, onlar yıkılıyor. Mezarlık var, bunun yerine evler yapılıyor. Kendi geçmişlerine dönük bir vicdan hikayesi gibi algılanabilir. Hem Kemahlılar hem de mübadeliler bostanlarda çalıştılar.

1930’larda Maltepe yolcu vapuru.

► 6-7 Eylül olayları Maltepe’de nasıl gerçekleşiyor?

B.Ş.: 6-7 Eylül olayı sadece bir yansıma. Maltepe’den giden bir grup var, yargılananlar var. Bizim açımızdan önemi şu, İstanbul’un merkezindeki olay, Maltepe’de neden açığa çıkar?

EN MODERN PLAJLARIN İLKİ SÜREYYAPAŞA’DA

► Maltepe, Ankara’ya en yakın sayfiye olarak karşımıza çıkıyor. Bu kapsamda Dragos Milletvekili Kooperatifi’nin öyküsünü de merak ediyorum.

B.Ş.: İstanbul’un en modern plajların ilki Süreyyapaşa’da… İstanbul’un merkezinden uzakta bir yerde böyle bir plaj etrafında neyi topluyor sorusunu sorduruyor. Burası çok güzel bir yer, güzel bir denizi var. O yüzden sayfiye olma özelliklerinin hepsini yerine getiriyor. Maltepe yerel siyaseti belirleme etkisi de kazanıyor. Birinci maddi referansı Ankara yolu üzerinden gidiyor olması. Burada bir askeri damar var. Bir darbe mağduru asker grubunun da Maltepe’deki arazi dönüşümünü içine girebildiği bir yer burası. Ankara’nın rahat erişebileceği bir denizi var.

1976 yılında Yalçın Kızılay Gülsuyu’nda
yol çalışması yaparken.

► 1950’lili yıllar… Konut fiyatlarının pahalı olduğu zamanlar, üstelik göç de yaşanıyor. Bu dönemde Maltepe’deki kentleşme nasıl başladı?

E.K.E: ‘50’lerin Maltepe’si için Rum ahşap evlerinin, tek katlı bahçeli evlerin dışında apartman neredeyse yok diyebiliriz. 1951 yerel seçimlerinde Demokrat Partili Belediye Başkanının seçimleri kazanmasıyla birlikte, tüm Türkiye’de olduğu gibi, yereldeki politikalar açısından belediye inşaatı çok teşvik eden bir tutumu benimsiyor. Maltepe’de yıllarda boş, imara açılmamış arazi çok fazla. Arsanın konuta dönüştürülmesi konusunda teşvik edici bir durum var. Bunun yanısıra klasik Anadolu göçü ile Maltepe’ye Anadolu’dan gelen göçmenler söz konusu. Ardından ‘60’larla birlikte sanayileşme ve emek göçü kentleşmeyi oluşturan temel etkiler.

TEKEL Fabrikası’nın girişi.

► Gecekondulaşma da başlıyor, değil mi?

B.Ş.: E-5’in üstü… İşçi nüfusu ve gecekondulaşma başka bir olgu yaratıyor. Orada yaşayanlar orayı kurmuş. 1970’lerdeki gecekondulaşarak büyüyen kentler olgusu şöyle bir şeyi de gösteriyor: Bu mahallelerin politik kimlikleri ortaya çıkıyor. Sol kimliği de sağ kimliği de ortaya çıkıyor. İnanç ve etnik kimlikler üzerinden de bir mahalli nitelik kazanıyor. Bunları Türkiye’deki büyük kentlerin genelleştirici bir boyutu olarak koyabiliriz. Mahalle kurmak, o dönemdeki çatışmacı ortamda bir otonomi yaratıyor. Orası sadece bir mahalle değil, bir mevzi… Mahalle kurarak kent yurttaşlık alanını yaratmak diye bir şey gecekondulaşmada oluyor.

Maltepe’de yapılan camii, 1950.

H.K.: Sanayi meselesini de buraya bağlayabiliriz. Gecekonduda yaşayan insanların bir kısmı Maltepe, Kartal’daki sanayi fabrikalarında çalışıyorlar. Maltepe’de bizim en çok gözümüze çarpan mekân fabrikalar ve TEKEL. TEKEL’in çok büyük etkisi var, TEKEL’de çalışan birçok insanla görüştük. E-5’in üstünde işçiler yaşıyor, altında da işçiler çalışıyor. Bu aynı zamanda politik ilişkilerle de alakalı. TEKEL’de işçi olmuş, fabrika hareketleri içerisinde bulunmuş insanların yaşadığı yer Gülsuyu ve orada da bir sol yansıması bulunuyor.

İLK DOLGU KIZILAY DÖNEMİNDE

► Belediye Başkanı Yalçın Kızılay ve toplumcu belediyecilik örneğini de irdeliyorsunuz.

E.K.E: Yalçın Kızılay dönemin toplumcu belediye başkanları olarak bilinen kuşağının Maltepe’deki temsilcisi. Maltepe’de toplumcu belediyecilik pratiklerine dair birçok politikayı ve çalışmayı hayata geçiriyor. Ayrıca Maltepe’nin hafıza figürlerinden biri özellikle Gülsuyu ve Gülensuyu mahallelerinde en çok duyduğumuz isimdi. Kişisel özellikleri arasında inatçı, kararlı ve idealist olması yaptığı işlerde etkili oluyor. Örneğin; Maltepe’nin ilk dolgusu Yalçın Kızılay döneminde yapılıyor. Denizi dolduruyor, çünkü sahil hattı boyunca yer alan yalılar ve yazlıkçı evlerin halkın denize ulaşmasını engellediğini düşünüyor. Gülsuyu, Gülensuyu’nun altyapı çalışmalarında iş makinesinin üzerine çıktığı zamanlar oluyor. Birçok riske ve tehdide rağmen inandığı işleri hayata geçiriyor.

1980’LERDEN SONRA YAPILAŞMA SİTELERE DÖNÜŞÜYOR

► 12 Eylül darbesi sonrasındaki liberal dönemde Maltepe’de neler yaşanıyor?

H.K.: Siteleşme başlıyor. Özel şirketlere devredilen konut sisteminden bahsediliyor. 1980’lerden sonra yapılaşma sitelere dönüşüyor. 2000’lere kadar böyle bir süreç olduğunu söyleyebiliriz.

► Kentsel dönüşüm buralarda ne durumda?

Maltepe’de balıkçı tekneleri.

E.K.E: 2002’de AKP’nin iktidar olmasıyla başlayan inşaata dayanan bütün o ekonomik model Maltepe’de de karşımıza çıkıyor. 1999 depremi sonrasında, Maltepe’de E-5 altında sahile komşu mahallelerde hızlı bir dönüşüm süreci başlıyor. Kentsel dönüşüm olarak anılan daha çok bina yenileme bazlı diyebileceğimiz çok yoğun bir inşaat faaliyeti karşımıza çıkıyor. Bunun yanısıra 2000’lerin ortasında gecekondu mahallelerinin dönüşümüne yönelik uygulanamayan plan kararları var. Ayrıca sanayisizleşmenin etkisiyle ortaya çıkan arazilerin ve İstanbul’un diğer ilçelerine oranla arazi stoğu olan fazla olan bir ilçe olması; ofis, rezidans ve AVM artışını beraberinde getiriyor. Kozyatağı- Kartal boyunca süregelen hattı Maslak-Levent aksının banliyösü olarak görmek mümkün. Yine metro ve diğer ulaşım olanaklarının artması kentin çeperindeki bu ilçeyi kentin merkezi haline getiriyor.

► Çalışma en net neyi gösterdi bizlere?

Süreyya Plajına Dair Bir Reklam Afişi

E.K.E: Kent tarihi açısından çok hızlı bir dönüşüm ile karşı karşıyayız. İstanbul çok radikal ve hızlı bir dönüşüm yaşıyor. Kentin yaşlanmasında izin vermeyen, kentin yaşadığı dönüşümü anlamaya dahi bir fırsat vermeyen bir hız ve akıştan bahsediyoruz. Bunun yanısıra kent açısından neyin çeper, neyin merkez olduğu sorusunu sordurdu. Kent kavrayışlarımızın idari sınırlara indirgenemeyecek bir tarihsel birikime sahip olduğunu ve kentin yaşadığı bu değişim baskına bir anlamda direndiğini de gösterdi.