Kabuktaki Hayalet’in sorunu, filmin kahramanına ve onun eşlikçilerine ilgi duymamız için bize bir sebep vermemesi… Filmin ruhsuzluğu dışında ideolojik olarak da ciddi sorunları var

Kabuktaki Hayalet: Renkli, üç boyutlu ve tatsız

Kabuktaki Hayalet’in orijinal versiyonu 1995 tarihli bir Japon animesi. Bu orijinal filmi izlemedim; bu eksiğimi İstanbul Film Festivali’nde tamamlamayı düşünüyorum. Bu hafta vizyona giren film ise beni açıkçası hayal kırıklığına uğrattı. Tabii ki teknoloji çok iyi ama hikâye çok bildik. Robocop, Matrix, Blade Runner karışımı bir hikâye anlatıyor Kabuktaki Hayalet. Bu filmlerde filmin kahramanlarına bir tür yakınlık duyarız ve onların kaderlerine kayıtsız kalmayız. Kabuktaki Hayalet’in sorunu ise filmin kahramanına ve onun eşlikçilerine ilgi duymamız için bize bir sebep vermemesi. Binbaşı (Scarlett Johansson) adıyla tanıdığımız filmin kahramanı bir tür robokop. Beyni, insan beyni ama vücudu insan görünümlü robot. Tabii ki bu yarı robot, yarı insan varlığın kimlik sorunları olacak, geçmişini merak edecek, tabii ki...

Karşımıza çıkan ucube
Filmin ruhsuzluğu dışında ideolojik olarak da ciddi sorunları var. Filmi yapanlar, devlet ile sermayedar sınıfı arasında bağ kurmayı bilemediği ya da bundan kaçındığı için karşımıza şöyle bir ucube çıkıyor: Ortada gayet güzel bir devlet var ama korkunç kötü bir şirket de var. Bu şirket olmayınca her şey iyi güzel. Ortada son derece ticarileşmiş tuhaf bir hayat var; reklamlar kelimenin tam anlamıyla insanların burunlarından girip kulaklarından çıkıyorlar. Distopya gibi ama tam değil. Dediğimiz gibi kötüler olmasa hiç de kötü değil o hayat. Ne güzel rengarenk! Filmin başındaki ışıkla, sonundaki ışığı karşılaştırın, farkı göreceksiniz.

Filmin adındaki hayaleti görünce karşınıza cinli perili bir film çıkacağını sanmayın. Hayalet burada ruh anlamında kullanılıyor. Robokopun mekanik ve elektronik aksamı kabuk, beyni ise ruhu. Fakat dediğim gibi filmin ruhu, muhu yok. Çok renkli ama tatsız bir şekerleme gibi bu film. Juliette Binoche bile kötü oynamış filmde, varın gerisini siz düşünün. Scarlett Johansson da robotik hareket edeceğim diye, embesil gibi yürümüş. Sonuç: Pek kötü, pek!