Yanlış anlaşılmasın, iç sıkıcı haber verecek halimiz yok.

Yanlış anlaşılmasın, iç sıkıcı haber verecek halimiz yok. Tam tersine, size haftamı ışıkla başlatan bir fotoğraftan ve bir derginin özel sayısından söz etmek istiyorum.

Dün sabah Facebook’u açar açmaz, eski bir arkadaşımın yollamış olduğu bir fotoğrafla karşılaştım. Sabah hediyesi, haftanın ışığı: William S(eaward) Burroughs ile Kurt Cobain. 1993’ün Nisan Ayı. Yazar, bastonuna dayana dayana, ağır ağır yürüyor, belli. Genç müzisyen bir adım önde. Elleri iki yana açılmış. Sanki hafiften sıçrayarak yürür gibi. Olabildiğince mutlu bir hali var, ne kadar mutlu olabilirse yani. Hatta 25 Ekim 1993’te dangerousminds.net’teki bir yazıda, “Son bir buçuk yılda üzerimden öyle baskı attım ki...” diyor. “Hâlâ büyülenmiş gibiyim.” Sonra bunun nedenlerini sayıyor: “Bu albümü yapmak. Ailem. Çocuğum. William Burroughs’la tanışıp onunla plak yapmak.”

Kurt Cobain 5 Nisan 1994’te intihar etti. Burroughs, üç yıl daha yaşadı. Ama o karşılaşmadan sonra, ‘çocuğun’ umutsuz göründüğünü söyleyecekti. “Cobain çok mahçuptu, çok kibardı ve belli ki onu görünce hayranlığa kapılmadığım için memnundu. Kırılgan, cazip bir kaybolmuşluk hali vardı. Sigara içiyordu ama içki içmedi. Uyuşturucu kullanılmadı, lafı bile edilmedi. Ona silah koleksiyonumu asla göstermedim.”

Ortak albüm ise belki de Cobain diskografisinin en azı tanınan albümü olan 'The “Priest” They Called Him'. Öte yandan William S. Burroughs’un en çok satan ortak çaba ürünü olduğu kesin. 1992’de Cobain, kahramanı Burroughs’a, birlikte bir şey yapmayı teklif etmiş. Yazar da ona ilk olarak 1973 tarihli 'Exterminator' koleksiyonunda çıkan kısa bir hikâyesini okuduğu teypi yollamış. Cobain bunu, 'Silent Night' ve 'To Anacreon in Heaven'ı temel alan gitar müziğiyle desteklemiş. Ama o sırada karşılaşmamışlar.

"Kim Öle, Kim Kala"yı işte o fotoğrafı gördüğümde düşündüm. İyice yaşlanmış bir yazar ile gencecik bir müzisyen. Ortak yanları ise, aşırı yetenek ve belki de bundan kaynaklanan marjinallik. Buluşma sırasında Cobain 26, Burroughs 79 yaşında. Cobain’in intiharının ardından Burroughs bu ölümün sırrını keşfetmek için oturup genç arkadaşının şarkı sözlerini iyice incelemiş. Teşhis aynı: umutsuzluk. “Onunla ilgili olarak hatırladığım şey, yanaklarının gri rengi” diyor. “Kurt’ün kendini öldürmesi iradeyle ilgili bir şey değil. Bana göre, o zaten ölüydü.” Burroughs da 1997’de, genç arkadaşının onu ziyarete geldiği yerde, Lawrence, Kansas’ta öldü.

Ama o fotoğraf, hep yaşayacak. Birinin besteleri, öbürünün yazdıkları gibi.

Dergiye gelince, aslında tek başına da bir yazı kaldırırmış ama, neyse. Classic Rock’ın, 200’üncü (özel) sayısı: '200 Issues 200 Interviews / 200 Sayı 200 Söyleşi'. Editör Siân Llewellyn, sayıyı takdim etmiş. Üç eski editör de ona ve dergiye destek vermiş. Zaten, anlaşıldığı kadarıyla, ellerini de üstünden pek eksik etmiyorlar. İyi ediyorlar, çünkü Classic Rock, kurucusuna göre iflah olmaz, modaya karşı, yapmacıksız, sadık ve agresif bir dergi. Aramakla bulunmaz, rock’un ruhuna uygun.

200 söyleşiyi kimlerle yaptıklarına bakıyorum. Black Sabbath’la başlıyor, John Mellencamp’la bitiyor. Büyüklü-küçüklü söyleşiler: Scott Gorham, yeni izlediğimiz Lars Ulrich, Ian Anderson, Steven Tyler (şimdi basbayağı yakışıklı), Ginger Baker, Mike Portnoy, Keith Emerson, Neil Young, Duff McKagan, ‘Fast’ Eddie Clarke, Slash, Mark Knopfler, Bruce Springsteen, Buddy Guy, Manic Street Preachers, Iggy Pop, Alice Cooper, Bryan Ferry, Elton John, Lenny Kravitz, John Mayall, Sammy Hagar; evet, niye olmasın, Kid Rock... Hatta Suzi Quatro. Yok daha neler: Billy Idol. Richie Sambora ve Schenker’ler; ayrı bir gruptalar, çünkü Richie ve Rudi ile söyleşi yapmıştım, Nokta’dayken. Ve besbelli ölümsüz ve suratsız bir ilah: Keith Richards!

İstismarın şahları olan Rolling Stones elemanları zaten ‘zararlı’ alışkanlıklara bakışımı değiştirmiştir. 60 yaşı atlatırsan, bir daha ölmüyorsun galiba. Dergide neler yok ki: Pink Floyd Yeniden Birlikte! Jimmy Page Bir Kez Daha ‘Live’ Çalmayı Düşünüyor !(seneye), Queen Küllerinden Doğuyor! Led Zeppelin Gene Uçuyor! Bowie Ölüler Arasından Döndü!

Özel sayı, 200’üncü, 200 Söyleşi, söyleşiler yeni, rockçılar yıldız. Bir de CD, tabii: Alice Cooper, Slash, Journey, Black Stone Cherry, Mott The Hoople ve niceleri. Biliyorum, biraz telefon rehberi gibi oldu ama bunlar öyle isimler ki, birazcık bile rockçı olanın ruhunun ayrı bir telini titretir.

Rock insanı yaşatır, kötü çocuklar ölmez. Nice 200 sayıya, diyoruz. Buradakilerin bir iki tanesi orada da olursa şaşmayın.