Kir, en çok temiz olan

Kir, en çok temiz olanda kendini gösterir.

Kirlenme; Tanrı'nın ruhundan bir parça iken, balçıkla vücuda gelen insanın, kutsal meleklerin tazimine şayan olmasıyla başladı.

İnsanın yaradılışı bir anlamda, hatadan ve günahtan beri olan meleklerin itaat sınavı olarak anlam kazandı.

Balçık Adam, şerefine düzenlenen tanıtım galasında, kendisinin hammaddesine ve kalitesine itiraz ederek kibir ve isyanını açığa vuran İblis'le tanıştı önce.

Tanrının yazdığı "Cennet" isimli belgesel film, İblis'in kadraja girmesiyle içerik değiştirdi ve "Balçık Adam", başrolünde oynadığı "Cennet ve Cehennem" isimli yeni macera filminin çekimi için yeryüzü platosuna taşındı. Tanrı'nın ürkütücü kelimelerle tasvir ettiği "kıyamet" sahnesiyle bitecek olan bu film, Tanrı'nın yazdığı ve fakat İblis'in yönetmeye çalıştığı gerilimli sahnelerle çekimine devam ediyor. Nietzsche'nin;" Bir zamanlar ruh Tanrı idi, sonra insan haline geldi ve şimdi hala ayak takımıdır" aforizmasıyla alçalma evrelerine işaret edilen insan, "kirlenmek güzeldir" sloganlı reklamlarla da filmografisini zenginleştirmeye çalıştı.Ve Adem'den bu yana değişen hiçbir şey olmadı bu gök kubbe altında..

Kirlenmek güzeldir.

Kirlenmeyi temizlenmenin bahanesi kabul eden bir zihniyet, Tanrı'nın en çok bağışlayıcı sıfatlarıyla teselli bulur. Yunus'un, Tabtuk Emre'nin dergahı için "Bu kapıdan odunun bile eğrisi giremez" şeklindeki titiz ve kati tavrına karşılık, "kim olursan ol, gene gel" diyerek Tanrı adına cömertlikte bulunan Mevlana'nın, daha elit bir kitle tarafından tutulması içtimaiyatta ve devlette, "kirlenmek güzeldir" sloganını bir yönetim mantığına dönüştürdü. Tanrı'yı "Rahmeti bol Padişah" sıfatıyla anarak her türlü "günah"ı tövbeyle "mubah" a tevil eden istismarcı elit zihniyetin hükmettiği katlarda, kirlenmenin en güzel örneklerinin uygulanması ondan mülhem bir marifettir.

Radikalizmin her türlü kirlenmeye karşı kullandığı söylem, Tanrı'nın "Kahhar" ve "Muntakim" (Kahreden ve İntikam alan) gibi caydırıcı sıfatları üzerinde gelişirken, meşruiyetini sıradanlaşarak elde eden muhafazakar takımın "kirlenmek güzeldir" sloganını O'nun "Rahman ve Rahim" sıfatlarına sığınarak kabullenmesi kirlenmeyi mubah kılmıştır.

Radikalizmin meşruiyet sürecinde yaşadığı keskin geçiş, siyasi kimlikle beraber sosyal bir kimliği de tasarlamayı zorunlu hale getirmiştir. Balçık yığını gibi duran toplum, iktidar seçkinlerinin politik icatlarıyla şekillenirken, aykırı tonların karışımından oluşan renkler ayrıca lekeye ihtiyaç duymadan bir kirlilik olarak tezahür ediyor. Moderniteyle geleneksellik arasında bir yerde duran muhafazakar kimliğin ideolojik ve ahlaki aykırılıkların terkibinden oluşturduğu yeni şekillenme dönemi, "benim kim olduğumu biliyor musun?" sorusuna verilmesi gereken "Kim olursan ol ulan" cevabı yerine "Buyurun başımızın üstünde yeriniz var" şeklinde bir teraneye dönüşmüştür.

Kirlenmek güzeldir.

Bu ülkedeki son dönem elit Müslümanların kir bulaştırmadan dokunmadığı hiçbir şey kalmadı. Mücahitler müteahhit, muvahhidler ise mütereddit oldu. Kirlenmeden büyümek mümkün değildir çünkü. Ve onlar büyüdükçe inançlar kirlendi.

 Cehennem ayetleri cenneti en çok isteyenler için gerekli. Sevdiği için değil, korktuğu için inanan bu milletin üst değerleri, menfaatleriyle çatıştığı noktada çürümeye başlıyor. Ateizmin ve Agnostizmin "öteki dünya" mefhumundan soyut bir tasavvur oluşu bu yeryüzü filminin gişe hasılatını etkilemiyor. Ancak "öteki dünya"nın nimetleri ile bu dünyanın kıymetleri arasında İman ve ihtiras cenderesine sıkışan ehli imanın iktidar hırsı, tövbe ile günah arasında yüzsüzlüklere de yer açmıştır. Şeytanın kamera arkasında durduğu "Cennet ve Cehennem" filminin kıyamet sahnesini görmeden bu salonu terk etmek istemeyen kaç Müslüman var?

Ey Müslümanlar!!!

Cennete inananlar ancak cehennemden korkar…İnanıyorsanız cehennem ayetlerini okuyun. Sizin en çok onlara ihtiyacınız var. Zira cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil…

Mevlana'nın ruhu tövbeden laçkalaşmış bir müridi olacağınıza, Yunus'un odunları olun.