ABD, Kızıldeniz’de Husilere karşı Refah Muhafızı Operasyonu’na 20 farklı ülkenin katıldığını öne sürüyor fakat yeni katılan ülkeleri açıklamıyor. Muhtemelen verdikleri desteğin ne kadar kalıcı olacağı meçhul.

Kızıldeniz koalisyonunun amacı ne?
Husiler 19 Kasım’da İsrailli bir şirkete ait Galaxy Leader adlı gemiye el koymuştu. (Fotoğraf: AA)

Abdul RAHMAN

Yemen Yüksek Siyasi Konseyi üyesi Muhammed Ali el-Huti 22 Aralık Cuma günü yaptığı açıklamada, ABD tarafından Kızıldeniz ticaretini korumak için kurulduğu duyurulan sözde uluslararası koalisyonu sert sözlerle eleştirdi. El-Huti, ABD önderliğinde kurulan koalisyonun seyrüsefer güvenliğini sağlamak ile hiçbir ilgisi olmadığını, tek amacın İsrail’in çıkarlarını korumak olduğunu söyledi.

El-Huti, ABD’nin iddialarının aksine Kızıldeniz güzergahının herkese açık olduğunu, geçişine izin verilmeyen gemilerin İsrail’e gidenler olduğunu söyledi. ABD’nin Kızıldeniz’de silahlanma peşinde olduğunu, bölgeye daha fazla savaş gemisi göndererek diğer ülkeleri de aynısını yapmaya teşvik ettiğini söyledi. Artan gerilimi Yemen halkının hoş karşılamadığını, “Amerikan saldırganlığına karşı tüm seçeneklerin masada olduğunu” da sözlerine ekledi.

ABD’nin geçen salı günü yaptığı açıklamada, Kızıldeniz ticaret rotasını korumak için kurulan koalisyona en az 10 ülkenin hâlihazırda katıldığını duyurdu. ABD’nin iddiasına göre “Refah Muhafızı Operasyonu” bölgede seyrüsefer özgürlüğünü korumak için başlatılmıştı. Koalisyona katılan ülkeler arasında Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Kanada, Hollanda, Norveç, İspanya, Seyşeller ve Bahreyn olduğu söyleniyor.

21 Aralık Perşembe günü açıklama yapan ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Pat Ryder, koalisyon üyelerinin sayısının 20’ye çıktığını söyledi. Fakat koalisyona katılan yeni ülkelerin adını vermekten kaçındı.

Basına konuşan Ryder, Husilerin “uluslararası bir ticaret rotası olan Kızıldeniz’de yol kesen eşkiyalar” olduğunu söyledi ve “dünya uluslarının ekonomik saadetine ve refahına saldırdıklarını” öne sürdü.

Ensarullah adıyla da bilinen Husiler, Gazze’ye yönelik saldırılar durana kadar İsrail’e giden gemilerin Kızıldeniz’den geçmelerine izin verilmeyeceğini açıkladılar. Galaxy Leader isimli İsrail bandıralı gemi kasım ayında alıkonulmuştu ve o zamandan bu yana bölgeden geçen onlarca gemiye füze saldırıları gerçekleştirildi.

Ryder’ın açıklamasında koalisyonun Kızıldeniz ve Yemen Denizi’nde bir nevi “otoban polisi” gibi çalışacağı ve uluslararası sulardan geçen ticari gemileri koruyacağı ifade edildi.

ORTAKLARIN ENDİŞELERİ

Diğer yandan, ABD’nin duyurduğu koalisyonda adı geçen bazı ülkeler Kızıldeniz’de yapılacak tek taraflı manevraların “endişe kaynağı” olduğunu açıkladılar. Örneğin İspanya koalisyona katılım için faaliyetlerin NATO ya da Avrupa Birliği (AB) tarafından koordine edilmesini şart koştu.

El-Huti yaptığı açıklamada Suudi Arabistan ya da Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) koalisyona katılmamasını tercih edeceklerini, çünkü koalisyonun nihai olarak Filistinlileri öldüren İsraillilere hizmet ettiğini dile getirdi. “İsrail ile ortak hareket etmenin, Filistin’e karşı hareket etmek ile aynı şey olduğunu” sözlerine ekledi.

Bölgenin güçlü ülkelerinden olan Suudi Arabistan ve BAE, ABD önderliğinde kurulan koalisyona “açıktan” katılmaktan şu ana dek kaçındılar çünkü bunun bölgede ve iç politikada yaratacağı etkilerden endişe ediyorlar.

El-Huti, Mısır’ın tüm ABD baskısına rağmen koalisyona katılmama kararını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. 12 gemicilik şirketinin Kızıldeniz’deki faaliyetlerini durdurma kararı almasından en olumsuz etkilenecek ülkeler arasında da yine Mısır var.

Faaliyetlerini durduran şirketler arasında Danimarkalı AP Moller Maersk, Alman Hapag-Lloyd ve Hong Kong’lu OOCL gibi dev şirketler var. Süveyş Kanalı, Mısır’a senelik 10 milyar dolarlık gelir sağlıyor ve bu gelir kaynağının sekteye uğraması Mısır’da büyük bir ekonomik kriz yaratacaktır.

KÜRESEL KRİZ

British Petroleum (BP) ise Kızıldeniz’den petrol sevkiyatı yapmayacağını açıkladı ve küresel petrol piyasası bir anda allak bullak oldu. Kararın küresel petrol fiyatlarına etki etmesi bekleniyor.

Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı bölgesi, dünyanın en yoğun deniz rotalarından biri. Küresel deniz trafiğinin yüzde 30’u bu rotadan geçiyor. Küresel petrol ticaretinin yüzde 12’si bu rotayı kullanıyor ve sıvılaştırılmış gaz ticaretinin yüzde 8’i Babülmendep Boğazı’ndan geçiyor. Bu enerji ürünlerinin çoğu Avrupa piyasalarına ulaştırılıyor.

Mevcut durumda birçok şirket sevkıyat için Afrika kıyılarından geçen daha uzun, alternatif rotalara yönelmek zorunda kaldı ve bu durum sevkıyat süresinin ortalama dokuz gün artmasına sebep oldu. Bazı tahminlere göre gecikmeler sevkıyat maliyetlerinde yüzde 15 artışa yol açacak.

El-Huti, İsrail’in saldırgan hamlelerine karşı yaygın tepki gösterilmesi yönünde çağrı yaptı. Filistin halkını destekleyen halkların, İsrail’i destekleyen ülkelerin bankalarındaki paralarını çekmeleri gerektiğini söyledi.

Çeviren: Fatih Kıyman

Kaynak: People’s Dispatch