Facebook’u da bünyesinde barındıran Meta’nın başı, Kenya mahkemeleri ile dertte. Avukatlar, şirketin ülkede emek örgütleri ile ortak çalışmaktan, çalışanlarına daha iyi koşullar sağlamaktan kaçındığını söylüyor.

Meta, işçileri yok sayıyor
Kenya'daki Meta işçileri, gasp edilen hakları için Sama şirketinin önünde eylem yapıyor. (Fotoğraf: AA)

Jody RAY

Meta’ya karşı Etiyopya’daki ilk davayı açan, Etiyopyalı iki araştırmacı olmuştu. Tigray Savaşı’nda olup bitenler sosyal medyaya yansıyordu ve Facebook içerik yönetimi konusunda yetersiz kalıyordu. Tigray Savaşı’nın kanlı bilançosu hâlâ büyüyor ve şu ana kadar en az altı yüz insan yaşamını yitirdi.

Araştırmacılar Fisseha Tekle ve Abraham Meareg, davayı Meta’nın içerik yönetimi ofisinin bulunduğu Nairobi’de açtılar. Meareg dava açmaya karar vermişti çünkü kişisel bilgileri Facebook aracılığıyla deşifre edilen babası Profesör Meareg Amare Abrha, cinayete kurban gitmişti.

Nairobi mahkemesi Meta şirketinden kimseyi ülkesi içinde muhatap bulamadığı için mahkeme celbini doğrudan California’daki genel merkezine iletmişti. Çünkü Meta, Doğu ve Güney Afrika ülkelerinde içerik yönetimi yapmaları için yaklaşık 150 kişiyi Sama adında bir taşeron şirket aracılığıyla çalıştırıyor. Sama şirketinin sorumlu olduğu coğrafyada yaklaşık beş yüz milyon insan yaşıyor.

Davacılar Meta’dan Facebook’taki nefret söylemlerini kontrol altına almasını, içerik inceleme faaliyetlerini artırmasını, Kenya’da ofis açmasını ve 1,6 milyar dolarlık tazminat fonu kurmasını talep ediyorlardı.

SÖMÜRÜ OFİSİ

Aradan beş ay geçti ve Meta bu defa bir dönem Sama’da içerik yöneticisi olarak çalışan Daniel Motaung tarafından dava edildi. Motaung, Sama’daki meslektaşlarını sendika üyesi yapmaya çalıştıktan sonra işten kovulduğunu iddia ediyordu. İddiaları arasında aynı zamanda “zorla çalıştırılma, sömürü, insan ticareti, adaletsiz iş sözleşmeleri, sendika karşıtlığı ve çalışanların gerekli psikolojik destekten mahrum bırakılması” suçlamaları vardı.

Meta karşı hamle yaptı ve Motaung’un Sama çalışanı olduğu gerekçesiyle davadan isminin çıkarılmasını talep etti. Kenya mahkemeleri bu talebe karşı çıktı ve Sama şirketinin Meta’ya taşeronluk yapma amacıyla kurulduğu yönünde somut deliller olduğuna karar verdi. Meta karara itiraz etti.

Dava, Amerikan basınında bir nebze olsa da yer buldu. Genelde Afrika’nın işçi hakları haberleri ancak Güney Afrika resme dahil olduğunda uluslararası yankı uyandırıyor. Motaung’un öyküsü Time dergisinde yer buldu ve Meta’nın Kenya’daki içerik yönetim ofisi dergide “Facebook’un Afrika’daki Sömürü Ofisi” olarak tarif edildi.

Hukuki süreçte geçtiğimiz ay bir gelişme yaşandı ve üçüncü bir dava açıldı. Meta, Sama ve Majorel isimli üçüncü bir şirketin, 183 çalışanı işten çıkarıp “kara listeye” aldığı öne sürülüyor. Davacılar, sendikalaşma çabaları karşısında Sama’nın içerik yönetimi faaliyetlerini giderek azalttığını, bunun yerine artık Lüksemburg merkezli Majorel şirketinin kullanıldığını ve Sama’dan kovulan çalışanların Majorel’de işe alınmamak üzere kara listeye alındığını iddia ediyorlar.

Meta bu davadan da sıyrılmaya çalıştı fakat Kenya mahkemesi bir kez daha Meta, Sama ve Majorel hakkındaki iddiaların dinlenmesi yönünde karar aldı.

Meta, Kenya’daki taşeron şirketlerin “kendi hesaplarına çalıştıklarını” ve şirketler arasında somut bir bağ olmadığını iddia edebilir. Her halükarda, Meta’nın bu ülkelerde içerik yönetim faaliyetlerini artırmak gibi bir niyeti olmadığı açık.

ÖNEM SIRASI

Londra Merkezli Foxglove, teknoloji adaleti üzerine çalışan bir sivil toplum kuruluşu. Kurum başkanı Martha Dark, “Anglofon ülkeler ve Batı Avrupa dışında kalan coğrafyalarda yeterli içerik yönetimi yapılmıyor ve bunun bedelini hem işçiler, hem sosyal medya kullanıcıları ödüyor. Facebook’un Nairobi’deki içerik yönetim faaliyetleri, 500 milyon kullanıcıyı ilgilendiriyor fakat tüm dünyada istihdam edilen 15 bin içerik yönetim sorumlusunun yalnızca 260’ı bu coğrafyadan sorumlu. ABD’de görev yapan binlerce içerik yöneticisi ile bu rakamı kıyasladığınız zaman Mark Zuckerberg’in hangi dil piyasasını, hangi nüfusu önemsediğini görebiliyorsunuz” diyor.

Foxglove uluslararası düzeyde de faaliyet yürüyor ve Kenya’da açılan davalara destek veriyor. Üstelik çalışmaları Meta ile sınırlı değil. Dark, “Amazon ve TikTok gibi sömürü pratikleri benimseyen diğer teknoloji firmaları üzerine de çalışıyoruz” diyor.

2020 yılında yaşanan bazı hadiseler sonucu Meta, Amerika’da istihdam ettiği çalışanların psikolojik destek harcamalarını karşılamayı kabul etti ve böylelikle içerik yönetimi görevinin çalışanlar açıdan ruhsal yükü olduğunu kabul etmiş oldu. California’nın San Mateo şehrinde görülen bir davada Meta’nın eski ve mevcut çalışanlarının toplam 52 milyon liralık ödenek alarak görevleri esnasında yaşadıkları sorunlardan ötürü ruh sağlığı desteğine erişmeleri sağlandı.

2022 yılındaki başka bir davada ise Facebook ile 10 bin içerik yöneticisi arasında anlaşmaya varıldı ve 85 milyon dolarlık ek ödenek kararı çıktı. Şirket, zararlı fotoğraf ve videolara gündelik olarak maruz kalan içerik yöneticilerini psikolojik zarardan korumamakla suçlanıyordu.

AÇGÖZLÜ MARK

Peki Afrika’da ne oluyor? İşler farklı yürüyor.

Kenya’da içerik yönetimi faaliyetlerini geliştirmek, Meta açısından önemsiz görülebilecek ek maliyetler barındırıyor. Kenya’da çalışan içerik yöneticilerinin saatlik ücreti ortalama iki dolar, ABD’de ise 15 ya da 16 dolar. Taşeronlar aracılığıyla çalışan Meta, çalışanların sağlık sigortası ya da ulaşım giderlerinden dahi muaf kalıyor.

Çalışanlar gündelik olarak şiddet içeriklerine maruz kalıyorlar. Cinayet, işkence ve tecavüz videolarına gündelik olarak tanıklık etmek, insan psikolojisinde yıkıcı etkiler yaratıyor. Dahası, Kenya merkezli çalışan içerik yöneticileri günde 16 dolara denk gelen maaşlarıyla, ailelerini geçindirmenin de mücadelesini veriyorlar. Kenya’ya misafir işçi olarak gelenlerin işi daha da zor. Ya bu işi yapmaya devam edeceksiniz, ya da çalışma izniniz iptal edildiği için ülkeyi terk etmek zorunda kalacaksınız.

Dark’ın sözlerine göre “Facebook, içerik yöneticilerini taşeronlarda çalıştırmak yerine doğrudan istihdam etme yolunca gidebilir. Bu kişilere Menlo Park’ta çalışan Facebook çalışanları ile benzer düzeyde maaşlar ve haklar tanımlayabilir” diyor.

İçerik yöneticilerinin Facebook’un gündelik işleyişinde ne kadar önemli bir rol üstlendikleri açık. Dolayısıyla sormamız gereken, Mark Zuckerberg’in, kendisine milyarlarca dolar kazandıran bu önemli görevi neden görmezden gelmeyi seçtiği. Maalesef açgözlülükten başka bir gerekçe bulmak güç.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Jacobin