Kış olimpiyatlarında da oynanan curling diye bir oyun var. Üç kişilik takımların buz üzerinde yaptığı bir spor. Buzdan sahanın bir ucuna iç içe geçmiş yuvarlak halkalar çiziliyor. Takımların atıcıları, oyunda kullanılan ağırlığı, buz üzerinden kaydırarak, halkaların merkezindeki yuvarlağa denk getirmeye çalışıyor. Bizim çocukların sokakta oynadığı misketin olimpik hali.  Tüm takımların amacı buzda kaydırdıkları ağırlıkları merkezdeki kırmızı daireye denk getirebilmek. Her takımda bir atıcının dışında iki de yol açıcı var. Atıcının fırlattığı ağırlık, buzun üzerinde kaymaya başladıktan sonra, diğer iki oyuncunun görevi başlıyor. Ağırlığın buzda kayarken hızını arttırmak için ellerinde süpürgeye benzeyen aletler olan iki oyuncu, ağırlığın önündeki yolu süpürüyor. Takip ettiği yol süpürülüp böylece sürtünmeden doğan hız azalması aza düşürülen ağırlık, başarıyla dairelerin içindeki yerini alıyor. Çoğu zaman fırlatılan ağırlıklar daire içinde duran başka ağırlıklara da çarpıp onları dairelerin dışına fırlatarak diskalifiye ediyor. Curling sporu yapanlar zevk alıyor mudur bilmem ama izleyicilerinin öyle çok heyecanlı dakikalar yaşamadığı bir gerçek.
Kış Olimpiyatları’nın bütün milletçe çok sıkı takip edildiği İsveç’te, ihtiyaçtan yeni bir tanımlama çıkıverdi, bugünlerde ortaya. Curling ebeveynleri. Çocukları bir yetişkin olmasına rağmen onların yollarına çıkan engelleri, onlar adına süpürmeye çalışan anne babalar. Zaten anne ve baba olmanın vazgeçilmez şartı, çocuklarını mutlu görmek adına, onlar için ellerinden geleni yapmaktır. Ama İsveç’te curling ebeveynleri denilen grup, çocukları için üstlendikleri sorumlulukları iyiden iyiye abartmış durumdalar.  Çoktan birer yetişkin olmuş evlatlarını, koruyup gözetlemeyi hayatlarının merkezine yerleştirmişler.
 Curling ebeveynlerinin çocukları, 80 kuşağı gençlik. İsveçli 80’liler, hiçbir şeyden çekmiyor anne ve babalarından çektikleri kadar. Yapılan bir iş ekonomisi araştırması, İsveçli sosyologlara yeni çalışma alanları açtı bile. Bu araştırmaya göre, İsveç’te her 10 şeften biri, zam görüşmeleri sırasında 80 doğumlu çalışanlarının yanında, onların anne ve babasını da görüşme odasında buluyor. 80’lilerin ebeveynleri, çocuklarının zam görüşmelerine katılıyor. Onlar adına, şeflerle pazarlık yapıyor. Büyütüp yetiştirip iş güç sahibi yaptığı çocuğunun daha iyi kazanması için yöneticilerle münakaşaya giren anne veya babalar, İsveçli şeflerin kâbusu olmuş durumda.
İlk iş görüşmesine anne veya babasıyla giden çocukların oranı İsveç’te yüzde 9. Çocuklarının iş yerindeki sorunlarını çözmek için girişimde bulunan ebeveynlerin oranı da ülke genelinde yüzde 13. Çocuk doğum oranlarının düşüklüğü, nüfusunda azlığı göz önüne alınacak olursa olay vahim. Ekonomi araştırmasıyla ortaya çıkan Curling ebeveynleri gerçeği, devlet televizyonun ana haber bültenlerinde ilk açılış haberi oldu. Şimdi de psikologlar, televizyonlar aracılığıyla ebeveynlere yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyor. Çocuklarınızı rahat bırakın mesajları, “Bak sonra aptal olacaklar” tehditleriyle birlikte gönderiliyor. Açıklananlara göre bu alandaki çalışmalar geliştirilecek. Alınması gereken önlemler, sorumlular tarafından alınacak.
Türkiye’de de şimdi iş güç sahibi olmuş, hayatın sorumluluklarını yüklenmiş 80’li gençlik için sık sık tekrarlanan bir saptama vardır. “80 kuşağı apolitik bir kuşak oldu. Hiçbiri Türkiye’nin meseleleriyle uğraşmıyor.” Bu kuşağın anne ve babaları ucundan kıyısından 68 gençliğini yakalamış ebeveynler. Üzerinden darbeler geçmiş bir ülkede, 80 kuşağı gençliğin politik olmasını beklemek bana hep şaşırtıcı gelmiştir. Şimdi aklıma bir soru daha takıldı. Yoksa bunca yıldır ülkenin sorunlarına kafa yormuyorlar diye suçlanan gençliğin, anne ve babaları mı onlar adına bu sorumluğu yüklendi. Olaylar böyle Arap sacına döndü. Nedir bu 80’lilerin çektiği kardeşim?