İsveç’te yaşamaya başladığımdan beri ilk kez bir seçim göreceğim. Avrupa Birliği Parlamentosu’na gönderilecek siyasetçileri ...

İsveç’te yaşamaya başladığımdan beri ilk kez bir seçim göreceğim. Avrupa Birliği Parlamentosu’na gönderilecek siyasetçileri belirlemek için 7 Haziran’da sandık başına gidilecek. Siyasi partiler aday listelerini belirlediler ve seçim için propaganda yarışı sürüyor.
İsveç’te henüz bir genel seçim ortamı yaşamadığımdan bunu, AB seçim süreciyle karşılaştıramayacağım. Ama şunu söyleyebilirim ki işin heyecanı ve siyasetçilerin seçmenlere ulaşma taktikleri Türkiye’dekinden biraz farklı. Biz de seçim zamanı partiler arası başlayan caddelere sokaklara bayrak asma yarışı burada yok. Partilerin süslü seçim arabaları da gece gündüz tur atıp “oyunuzu bize verin” anonsu yapmıyor. Henüz siyasi parti üyelerinin, seçimin arabasının arkasında araçlarıyla konvoy oluşturup sokaklarda korna çalarak dolaştığını da görmedim. İsveçli siyasetçiler pek gürültü patırtı çıkarmadan seçmeni, kendi yanına çekmeye çalışıyor.
İsveç’in Temmuz’da Avrupa Birliği dönem başkanlığına hazırlandığı bir süreçte AB seçimlerinin en ses getiren propagandasını Türkiye doğumlu göçmen Evin Çetin yürütüyor. Sosyal Demokratlar’ın adayı olan 25 yaşındaki bu genç kadın, yürüttüğü kampanyanın renkliliğiyle İsveç gazetelerine haber oluyor. İsveçli Sosyal Demokratlar, Evin Çetin’i 29’uncu sıradan aday göstermişler. Bu durumda Çetin’in seçilme şansı çok az. Ama oy verme sırasında uygulanan “kişisel tercihler” seçeneğiyle Evin Çetin’e bir şans doğuyor. Çetin kampanyasıyla gerilerden gelip ipi göğüsleyebilir. Demokrasi için yaşam yolları açılınca işin tadı başka oluyor.
Evin Çetin 3 yaşında anne ve babasıyla Nusaybin’den İsveç’e göç etmiş. Ailesi politik sığınmacı olarak İsveç’e gelmiş. Aslında bu göç hikâyenin altında bir aşk öyküsü yatıyor. Evin’in annesi Süryani ve babası da Kürt. Evin’e anlatılanlara göre o zamanlar farklı etnik gruplardan ve farklı dinlerden insanların birbirleriyle evlenmesi bölgede hoş karşılanmıyormuş. Aile baskılara dayanamayınca kızlarını da alıp İsveç’e gelmiş. İsveç’in kuzeyinde Bollnas bölgesine yerleşmişler. Babasının pizzacı dükkânı olan Evin Çetin, üniversite eğitimini hukuk üzerine tamamlıyor. Sosyal Demokrat kanatta siyasete girişi de üniversitenin son yıllarına denk geliyor. Evin’in ifadesine göre İsveç’te yaşadıkları Bollnas’ta o çevresindekiler tarafından, yıllarca “pizzacının kızı” olarak bilinmiş.
Şimdi Evin de AB seçim kampanyasını “pizzacının kızı” başlığıyla yürütüyor. Kampanya için ülke genelinde 100 pizzacıyla anlaşan Evin ve ekibi, pizza kutuları üzerinden seçmenlerden oy istiyor.
Evin’in başında bir aşçı şapkası ve beyaz önlükle poz verdiği pizza kutularında kampanyasının sloganı “O istiyor, o yapabilir, şans verilirse!” yazıyor ve Evin’in AB Parlamentosu’nda yapmak istedikleri maddeler halinde kısaca özetleniyor. Kampanya için hip-hop tarzında bir klip de hazırlanmış. İsveçli bir hip-hop grubuyla mikrofona geçen Evin Çetin, Avrupa’da yaşayıp iş piyasasına giremeyen insanlara nasıl destek olacağını şarkısıyla anlatıyor. Kampanyasında çok iddialı ilerleyen Evin Çetin, ayrıca çağrıldığı her düğüne gidiyor. Düğünlerde üç dakikalık konuşmalar yapıp seçmenlerden oy istiyor ve bu oyların onlara nasıl geri döneceğini özetliyor.
Kampanyasına gösterilen ilgiden çok memnun olduğunu söyleyen Evin Çetin yaptığı açıklamalarda “Ben tabii ki Sosyal Demokratlar’ın siyasi fikirlerini benimsiyorum. Siyasi çizgim bu doğrultuda. Ama kullandığım iletişim yolları partimden farklı” diyor. Şimdi sırada, onun için hazırlanacak özel pizza var. Çetin’in içinde beyaz peynir mutlaka olsun dediği ‘Evin Pizzası’nı malzemelerine facebook üzerinden yapılacak bir oylamayla seçmenler karar verecek. Malzemeler belirlendikten sonra da ‘Evin Pizzası’ anlaşmalı pizzacıların mönülerinde satışa sunulacak.
Evin Çetin’in seçimlerde bir başarı gösterip gösteremeyeceğini, seçilirse AB Parlamentosu’nda neler yapacağını göreceğiz. Ama bizim sosyal demokratlara da genç kadın siyasetçiler ve onların enerjileri şart. Tabii her şeyden önce seçim yasasında değişiklikler ve parti içi demokrasi gerekiyor. Türkiye’de milletvekilliği adaylığında 29’uncu sıraya laf olsun diye yerleştirilmiş 25 yaşındaki bir kadın da listenin ön sırasındakilerle yarışabilmeli.  O zaman iddia ediyorum Meclis’in yarısı kadın vekillerle dolar.