Orta Dünya sinema perdesinde 20 yılını 2021’in sona ermesiyle birlikte tamamladı. Harry Potter filmlerinin yirminci yılından sonra şimdi de bu yıldönümü kutlanıyor. Ama belki bununla birlikte Profesör John Ronald Reuel Tolkien’in doğum yıldönümünü kutlamayı da ihmal etmemek gerek.

Tolkien 3 Ocak, 1892’de, Bloemfontein, Güney Afrika’da doğdu ve seksen bir yıl yaşadı. Dil üzerinde en çok çalışmış kişilerden biriydi. Gerçi Anglo Sakson ve İngiliz Dili ve Edebiyatı Profesörüydü, Eski ve Orta İngilizce uzmanıydı ama esas olarak dil yaratmasıyla tanınmıştı. Annesinin dizi dibinde Latince, sonra da Grekçe öğrenmişti, o dönemde sanat eğitiminin olmazsa olmazları. Dil yeteneğini de belli etmişti. Modern ve kadim dillerde, daha sonra da Fince’de ustaydı. Bu arada eğlenmek için kendi dillerini yaratmaya başlamıştı. Elflerle gnom’lar (Grekçe genomos –toprakta yaşayan”dan) ve dilleri Qenya ve Goldogrin, örneğin. Kendi icadı olan Elf dillerini de iyice rafine etti. "Diller icat etmeye başladım, ama çok geçmeden bu dillerin bir kültür içinde var olmaları gerektiğini fark ettim. Onları konuşacak insanlara ihtiyacım vardı."

***

Profesör Tolkien’den söz ettiğim zaman hep bu dil işine takılıp kalırım nedense. Oysa şu anda bile, ‘fantezinin babası’ Orta Dünya’yı icat etmese ne yapacağımızı, nasıl yaşayacağımızı bilemiyorum. Neyse ki, üstadın da bizden pek farkı yoktu. Orta Dünya nasıl bizim kıymetlimizse, onun da gözbebeğiydi. Aslında tek kitap olduğu söylendiği halde hep üç kitap olarak basılan “Yüzüklerin Efendisi”ni sinemaya aktaracak kişinin Peter Jackson olduğunu duyduğumuzda “yapar / yapamaz” ekipleri olarak ikiye ayrılmıştık. O sıralar Jackson’a delice filmler yapan genç bir deli olarak bakılıyordu. Üstelik de orijinal kitabın Ekler bölümündeki bir karakteri, Arwen Undómiel’i neredeyse başrole çıkarmıştı. Kendisi bu itiraza (haklı olarak) onun yani Liv Tyler’ın yerine kimi başrole çıkarmasını tercih ettiğimiz, bu filme nasıl seyirci bulacağımız sorusuyla karşılık veriyordu.

Zaten ilk “Yüzüklerin Efendisi” filmi” The Fellowship of the Ring / Yüzük Kardeşliği’ni (2001) izlemeye giden ‘yapamaz’cılar bile, filmin başındaki Hobbiton / Shire bölümüyle cepheden bir darbe yemiş ve teslim olmuştur herhalde. Masal diyarı Shire, Tolkien’in de rüyasıydı: Çıkın Çıkmazı, yaşlı Bilbo Baggins ve genç Frodo, büyücü Gandalf, Samwise Gamgee ile diğerleri… Sonra bu emsalsiz rüya da sona erdi tabii. Hem kitaplarda, hem Tolkien’in hayatında... Hem de bizim hayatımızda. Shire, gerçek dünya ve hayal-dünyada ilk gördüğüm günden beri vazgeçilmez bir diyar olmuştur benim için. Kitap Shire’ını da sevmiştim ama, film Shire’ı hakikaten unutulmazdı.

J.R.R., Hobbit’ten on yedi yıl sonra yayımlamaya başladığı Yüzüklerin Efendisi’yle benzersiz bir efsanenin de yaratıcısı oldu. Yüzüklerin Efendisi’nin anlattığı hikâye, mekândan mekâna sıçrar, sayısız karakteri ve ayrıntıları sayesinde son derece inandırıcılık kazanan bir hayal dünyası vardır. Daha da önemlisi, aralarında köprü kurulmuş mitolojisi ve icat edilmiş dilleriyle, bir dilbilim şaheseridir. Tolkien Hobbit’i “Yüzüklerin Efendisi”nden önce yazmıştı ama, filmler Hobbit dizisine başlanmasından 9 yıl önce biter. “Üç kitap” uğuruna bağlı kalmasa ve incecik Hobbit kitabından üç uzun film çıkarmaya çalışmasa, belki o film de unutulmaz olurdu.

***

İlk kitap/filmdeki huysuz Gimli’yi çok sevdiğim için madenci/zanaatkâr cüceleri de çok sevmiştim ama iki üçlemeyi mukayese etmek mümkün değil. Orta Dünya’nın ilk filminden sonra her şey o kadar değişti ki, artık Jackson’ın “filmin yıldızı” konusundaki kaygısını da anlamıyorum. Ustalar ustası Ian McKellen var ya? Peki Sean Bean niye ilk filmde ölüyor? Gerçi sonradan âdet oldu ve “Game of Thrones”un da ilk sezonunda öldü. Christopher Lee ise hem film hem müzik dünyasında oldum olası bir yıldızdı. Kıymetli Aragorn’uma hiç yakıştırmadığım Viggo Mortensen başka, benim için bu filmin sürprizi odur.

“The Lord of the Rings/Müziklerin Efendisi” hâlâ bizimle birlikte – CD box’ı var, Netflix’de oynuyor, vs. Şahsen benim hayatımın bir parçası olmuş Elf kardeşlerimiz de bizimle. Elf fiziğine sahip kişiler (sivri kulak hariç) bugün de içimi ferahlatır. Hepsi iyi de, bundan sonra bizi Shire’ın o masal dünyasına kim taşıyacak? Orta Dünya kime emanet?