“Memurlarımıza zamlar gelirken, emeklilerimize hiçbir şey gelmemesi olacak bir şey değil”... Evet, yine güzel muhalefet yapıyorum, dermişim. Tabii ki bu açıklamalar benden değil, tüm ülkede tüm kararları verip hiçbir karardan sorumlu olmayan büyük isim… Haliyle muhalefet muhalefet değil de peynir altı suyuna dönmüşken, admin her geçen gün kendi muhalefetini kendi yapıyor. Yine ortaya bir “Enflasyonu tek haneye indireceğiz” geldi mesela. Sanki ben çıkarttım da admin tek haneye indirecekmiş. Enflasyon, iktidarla kazanç bağı olmayan her haneye indi zaten o yüzden aslında bence bizi yönetemeyip “idare edenler” için enflasyon zaten tek hanededir. 

Alanınız ne? Alanım kuantum fiziği. Alanınız ne? Alanım ekonomi… Kesin emin misiniz? Ya işte öyle dedik öyle oldu ne yapalım şimdi? Alanımız yok mu diyelim? Tabii ki her şey alanımız. Alanımız ekonomiyken getirdiğimiz kur korumalı mevduat saçmalığı, şimdi yine alanı ekonomi olanlar tarafından iptale doğru iteleniyor. Bu sefer bir bu alanı bankaların üzerine inceden yıkmaya başlıyoruz. Alanımız ekonomi ama aklımız bir türlü almıyor. Daha önce ülkede denenmiş ve ekonomik bir fiyaskoyla sonuçlanmış KKM, tekrar mezarından dualarla çıkarıldı, ardında şimdi de tekrar kendisinden vazgeçiyoruz. Alanımız hiç bir şeyi satın alamıyor.

***

Markette peynir ve süt ürünlerine hayret ederken buldum kendimi yine. Peynirin, sütün, yoğurdun, etin lüks olduğu bir toplum olduk çok şükür. Her şeye şükür tabii. Şükür yaşıyoruz sonuçta da olası bir İstanbul depreminde büyük ihtimalle çoğumuz ya hayatta kalamayacağız ya da çok korkunç gerçeklerle yeni alanımızın şehircilik olduğu gerçekliğiyle duvara toslayacağız. 

Sürekli bizden sabır bekleyen iktidar, sürekli sabır etmemizi, biraz daha dişimizi sıkmamızı önerirken, garibanlıktan dişi, kemikleri düzgün gelişememiş güdük ve vitaminsiz bir nesil yetiştiriyoruz. Her geçen gün porsiyonu ufalan hayatlarımızda hayatta kalmaya çalışıyoruz. Yaşamanın tok olarak yatağa girme noktasına güzel bir şekilde geldik. Sürdürülebilir fakirliğimiz günden güne daha da garibanlığa doğru yelken açıyor. Bu arada sadece hayatlarımız değil.

Market raflarındaki ürünlerin de porsiyonları azalmaya başladı. Giderek daha küçük porsiyonlarla yetinmeye, ailemizi ya da kendimizi doyurmaya çalışıyoruz. Bütün bunlar olurken ülkedeki orta direk giderek eridi. Artık sadece zenginler ve fakirler var neredeyse. Sokaklarda en lüks araçların son modelleri, Diyanet’in bütçesiymişçesine harcanan meblağlar bir yandan da her köşe başındaki çöpü karıştıran insanlar var. Türkiye’nin güzel tarafı sırtına kırbacı vurdukça vurabileceğiniz bir halka sahip olması. Ne olursa olsun, içinde bulunduğu su kaynasa da sadece hayatını kaybettiğinde adeta isyan etme ve ses çıkartma hakkına sahip olduğunu düşünen ilginç, atıl ve kaderci bir toplum haline getirildik. Ülkemizi idare edenlerin ellerine kollarına sağlık. Deney faresi gibi üzerimizde kafalarına gelen her şeyi denediler, fazladan kolumuz çıktı, kulağımızdan biri düştü, kelleştik ama hala hayattayız. 

***

Bütün bu olan bitenin yanı sıra, doğasına adeta düşmanın yapmayacağı tahribatı yapan ve bunda ısrar eden bir yönetim. Ormanların ağaç dikerek tekrar oluşabileceğini düşünen bir bilimsizlikte de tutarlı bir şekilde ısrar eden bir karanlık da günden güne hayatlarımızı karartmaya, topraklarımızı çölleştirmeye devam ediyor. Artık kimsenin de çöle dönmesine gerek kalmadı bu sayede. Ülke kendiliğinden çöle dönüştü. Zaten Avrupa ülkeleri bizim ülkeyi çöplerini atarak dev bir kedi kumuna çevirmişti.

22 Şubat 2022’den beri fiilen savaşta olan Ukrayna’nın ekonomisi ya da “bunlar komple haram” deyip heykelleri bombalayan taliban tarafından yönetilen Afganistan’ın ekonomisi bile bizden daha iyi öyle yapın siz hesabınızı. Afganistan parası dolar karşısında yüzde 4 güçlendi, enflasyon yüzde 12’den yüzde 6’ya geriledi… Hesabınızı buradan yapın. 

Hâlâ sayı saymayı biliyoruz, ona da şükür.