Londra. İngiltere’nin bulvar gazeteleri, Chelsea ve İngiltere Ulusal Takımı’nın kaptanı John Terry’nin karısını, ulusal takımda kaptanlığını yaptığı...

Londra. İngiltere’nin bulvar gazeteleri, Chelsea ve İngiltere Ulusal Takımı’nın kaptanı John Terry’nin karısını, ulusal takımda kaptanlığını yaptığı arkadaşı Wayne Bridge’in sevgilisiyle aldattığı haberleri ile çalkalanırken, aklıma ‘Vadideki Zambak’ romanının Fransız yazarı Honore de Balzac’ın “Aşk, bir tarafın hep hile yaptığı bir oyundur” tanımlaması geliyor. Geldiğimiz çağın, hiçbir şeyin değerininin bilinmediği, yalanlar üzerine kurulmuş gündelik yaşantısında, çabuk tüketilen ilişkileri pek güzel özetleyen. Oysa ki ‘üç kişilik’ ilişki yaşayanların kaybettikleri, kazandıklarından çok olur genelde. Yazarın söylediği gibi, “ihanetse seçtiğin, içinden bütün renkleri alınıvermiş beyaz bir gökkuşağının altından geçersin”.
Son 23 senenin en soğuk ocak ayının son gününde, buz kesmiş Emirates stadında son şampiyonluğunu 2004 senesinde kazanmış Arsenal, Premier lig şampiyonluğu yarışında Manchester United karşısında. Sky Televizyonu, deneme yayınında dünya futbolunda ilk kez bu maçı Londra’nın birkaç spor mekânında üç boyutlu yayınlanıyor. Maçın başlamasına az kala, yanımda oturan yaşlı Arsenal taraftarı, hemen taç çizgisi kenarında ısınan son haftaların formda golcüsü Rooney’i göstererek,  “Beyaz Pele’yi durdurabilirsek, kazanırız” diyor, sanki birazdan olup bitecekler içine doğmuşcasına. Kasım ayında, yine bu sahada lig lideri Chelsea’ye farklı mağlup olan Arsenal’in gençlerini, 60.091 taraftarın önünde zor bir maç bekliyor.
Şampiyonluk yarışındaki diğer iki takımın kadrolarının Arsenal’e göre çok tecrübeli ve zengin oluşu, Arsenal’in golcüsü Van Persie’nin sakatlığı nedeniyle sezonu kapatmış olması, Arsenal’in forvetteki sıkıntısı, bu maçta ibreyi United lehine çeviriyor. Yakın geçmişte Arsenal takımının iskeletini oluşturan Patrick Vieira, Robert Pires, Fredrick Ljungberg, Gilberto, Henry gibi yıldızlar günümüzde başka takımlarda forma giyerken, Arsenal taraftarları Aaron Ramsey, Vella, Denilson, Clichy ve Fabregas’ı izliyor, kimi zaman mutlulukla, kimi zaman eskileri arayarak. Bu maçta takımın orta sahasında oynayan dört futbolcusunun yaş ortalamasının 22 oluşu, takım kaptanı Fabregas’ın henüz 22 yaşında olması, Arsene Wenger’in Arsenal’ini özetliyor. Manchester United, 30 milyon sterlin ödeyerek kadrosuna kattığı Berbatov’u yedek kulübesinde bekletirken, Arsenal van Persie’nin yokluğunda Berbatov gibi bir golcüye sahip olamamanın sıkıntısını çekiyor.
Maçın ilk dakikalarında Arsenal’in solunda, Gael Cliche, Portekizli kanat oyuncusu Nani karşısında zor anlar yaşıyor. Orta sahada ağırlığını koyan United, beklenen golünü 33. dakikada o kanattan atarken, golden 4 dakika sonra, yine Nani’nin taşıdığı topla sahanın yıldızı Rooney, bu sezon 20., Premier Lig kariyerinde 100. golünü kaydediyor. Geçen sezon Premier Lig’de 19 golle gol kralı olan Anelka’nın rekoru henüz Ocak ayında kırılıyor.
Kale arkasındaki United taraftarları geçen sezonun şampiyonunu alkışlarken, evsahibi tribünlerde sessizlik hâkim oluyor. United, ilk yarıda sahanın her yerinde üstünlük kuruyor Arsenal’e. ‘Beyaz Pele’ kâhini yaşlı Arsenal taraftarı ilk yarıyı “Men against boys” (Adamlar, çocuklara karşı) cümlesiyle özetliyor. Denilson, Nasri, Rosicky’den kurulu teknik kapasitesi yüksek ama fizik gücü zayıf orta saha, agresif oynayan takımlara karşı direnç gösteremiyor.
• • •
İkinci yarıya bıraktığı  yerden başlıyor ‘Beyaz Pele’li United. Ji-Sung Park, 52. dakikada tek başına yarı sahayı geçerek United’ın 3. golünü kaydediyor. Dalga dalga gelen United atakları karşısında, Arsenal’in bilhassa orta sahadaki direnç eksikliği fazlasıyla göze batıyor. Brezilyalı Denilson, yokları oynarken, sabrı taşan Wenger onu oyundan alıyor. Arsenal kalesini koruyan Almunia, bir maçta daha pek güven vermiyor. Boşalmaya başlıyor Arsenal tribünleri, maçtan erken ayrılanlar, ev sahibi takımın son dakikalarda Vermaelen’in ayağından kazandığı golü göremiyor.
Maçın bitiş düdüğü  ile birlikte, Arsenal’in son iki sezonda bu sahada ligin diğer iki devi United ve Chelsea karşısında oynadığı son 4 maçı kaybetmiş olduğu, bu maçlarda kalesinde 13 gol gördüğü gerçeği, Arsenal’in son sezonlarda neden şampiyon olamadığını özetliyor. Genelde, yenilgileri karşı takımın aşırı agresif futboluna bağlayan Wenger, kendilerinden çok daha güçlü ve istekli bir takıma, üstelik çok kötü oynayarak kaybettiklerini kabul ediyor.
 • • •
Bu maçtan bir hafta sonra, Wenger’in öğrencileri lig lideri Chelsea deplasmanında. Batı Londra takımına karşı oynadığı son 15 maçtan sadece ikisini kazandı, 8 maçı kaybetti. Arsenal. Didier Drogba, Arsenal’e karşı oynadıgı son dokuz maçta 10 gol attı. Kuzey Londra takımının belalısı henüz 8. dakikada bir kez daha sahne alıyor Arsenal karşısında, sonra 23. dakikada ikinci golünü atıyor. Bir maçta daha Arsenal’in gençleri fizik gücü olarak yetersiz kalıyor Premier Lig’in ‘ağır abileri’ karşısında. Bir Arsenal maçında daha, Robin Van Persie’nin yokluğunda takımın forvet hattına neden takviye yapılmadığı sorusu cevap arıyor. Arsenal adına ilk yarının en net pozisyonunu Andrey Arshavin gole çeviremezken, Wenger’in sıkıntılı görüntüsü yansıyor ekranlara...
İkinci yarıda topla daha fazla oynayan takım Arsenal ama pozisyon üretmekte zorlanıyorlar. Bu yarıda da gole daha yakın taraf Chelsea, oyunun son dakikalarında Drogba bir kez daha yokluyor Arsenal kalesini. ‘Matthew Harding’ tribünü gol diye ayağa kalkarken, Arsenal’i direkler kurtarıyor.
Maçın bitiş düdüğü  ile birlikte, Chelsea taraftarlarının, “There is only one team in London” (Londra’da yalnızca tek takım var) tezahüratı yankılanıyor Stamford Bridge tribünlerinde. Chelsea rakibi ile arasındaki puan farkını 9’a çıkartırken, zor zamanlar geçiren John Terry’nin maçtan sonra yüzü gülüyor. Bu diyarlarda ihanet, en azından şimdilik unutulmuş gibi görünüyor...